• 01 December 2017, Friday 18:38
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

İstanbul Maltepe’de bir skandal kitap ve demokratik tepki

 

Haftada Bir / Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ - kekocabasgmail.com

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) tüm şubeleri, 28 Kasım 2017 günü ayakta, kızgın ve gericiliğin sınır tanımaz vasatlığını, ilkelliğini kınayan haklı mesajlar yayınladılar. Tepkiler, İstanbul Maltepe’de 24 Kasım Öğretmenler gününde öğretmenlere ücretsiz dağıtılan Taner Taştekin’in editörlüğünde hazırlanan “Felsefeden Tecrübeye Etkili Öğretmenlik” adlı akıl ve mantık dışı marazi bir kitapla ilgili... Bu kitap, 2017 yılında tarikat ve cemaatler tarafından yönetilen Milli Eğitim Bakanlığının ne hale geldiğini gösteren somut bir belge. İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Şubemiz Eğitim-Sen ile birlikte 29 Kasım günü Maltepe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaparak skandal kitap dağıtımını kınadı. İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da konuyu TBMM’ne taşıdı. Gösterilen haklı demokratik tepki nedeniyle Maltepe Kaymakamlığı kitap için toplatma kararı aldı. Son üç günde yaşadıklarımızın kısa özeti böyleydi.

 

Akıl dışı zırvalarla dolu skandal kitapta neler var. Kitap, “eğitimde ve hayatta dayağı” savunuyor. Dayağı savunmak demek şiddeti savunmak, öğrencinin, insanın yaratıcılığını baskılamak, yaşam sevincini, coşkusunu yok etmek demektir. Dayak ve şiddet bir insanlık suçudur ve savunmak da marazi bir ruh halidir. Köy Enstitülerinin kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç, enstitü eğitiminde dayağa karşı çıkar ve disiplinin cezalarla değil, öğrencilerin yönetime katılarak sorumluluk almaları ile kurulacağını söylüyor. 13 Aralık 1943 tarihinde Köy Enstitüsü müdürlerine gönderdiği bir mektupta, bu mektubun öğretmen ve öğrencilerin birlikte olduğu ortamlarda yüksek sesle okunmasını istiyor ve olası dayak ve hakaretlere karşı “Öğrencilerin karşılık verme hakkı”nın doğacağını belirtiyor. Bugün sokaklarda, parklarda, otobüslerde, okullarda kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının arkasında bu kitabı hazırlayanların tutucu karanlık ruh hali olduğu açıktır.

 

Kitap; eğitim ve bilim dışı bir yaklaşımla “okuma yazma bilmeyenlerin, bilenlere göre daha ahlaklı olduğunu” öne sürüyor. Cumhuriyetin aydınlık yüzü milyonlarca yurttaşımız izan dışı, pedagoji dışı bu kitapla ahlaksız ve terbiyesiz olarak ilan ediliyor. Bu anlayış, yeni çağın araçlarıyla orta çağı yaşamak isteyenlerin kin ve nefret dolu söylemlerinin bir başka ifadesi. İsmail Hakkı Tonguç, Enstitü eğitimini “…Türk çocuğunun yaratıcı kudreti meydana çıkarılmış, gelenekçi okulun çocukları ezen, yıpratan sakat usulleri yerine yeni metotlar geliştirilmiştir. Köy Enstitüleri pedagoji alemine yeni değerler katan, çocuğu modern pedagojinin ilkelerine uyarak eğiten, haklarına kavuşturarak ona çocukluk ve gençlik çağının özelliklerine göre yaşamayı sağlayan; onu etkin duruma sokan ve bu bakımdan pedagojinin gelişmesine hizmet eden kurumlardı…” diyerek açıklar.

Tonguç, doğan her çocuğun büyük bir zenginlikle hayata merhaba dediğini, eğitim ile toplumsallaşma, insanlaşma ve özgürleşme süreçlerini ürettiğini ifade eder. Bu anlamda eğitim, evrensel “insanlık-ahlak becerilerinin” kazanıldığı bir sürecin adıdır... Köy Enstitülerinde ahlak dersi yoktu. Zira enstitülerde bahçede, inşaatta, tarım alanlarında, tüm okulun katıldığı sabah zeybeklerinde, enstitü imecelerinde kazanılan iş ahlakı vardı. Ahlaklı olmanın ne demek olduğu konusunda bu kitabın arkasındaki güçlerin söyleyecek sözleri asla olamaz. Karaman’daki çocuk istismarı yapan tarikatlar mı ahlaklı? Aladağ’da yurtta 12 kız çocuğumuzun ölümüne neden olan tarikat mı ahlaklı? Soma’da maden faciasında ölenler için, insan hakları ve yaşanan hukuksuzluklar için sözü olmayan cemaat ve tarikatlar mı ahlaklı? Ahlak; yürekte ve beyinde insandan, hayattan, doğadan, hukuktan, çocuktan, kadından, yoksuldan, böcü börtüden, ‘öteki’den yana olmanın adıdır.

 

Türkiye gericiliği yıllarca biriktirdiği kinle aydınlanmanın, insan olmanın, özgürlüğün kurumu Köy Enstitülerini hiç anlayamadı ve anlamaları da olası değil... Bu kitap da enstitüleri “ahlaksızlık yuvası” olarak niteleyerek enstitülerde eğitim görmüş yoksul halk çocuklarına yönelik ağır hakaretler yağdırıyor. Cumhuriyetin yatılı okullarında yoksul halk çocuklarının eğitim hakkıyla buluşmasını eleştiriyor. Kitaptaki bu bölüm, akıl dışı marazi ahlak yaklaşımının ürünüdür. Türkiye muhafazakarlığı kadının özgürlüğüne, kadının eğitim hakkına, kadının birey olmasına karşıdır. Köy Enstitüleri parasız yatılı laik, demokratik, bilimsel, karma eğitim yapan, ülkemizin evrensel dünyaya armağan ettiği, onur duyduğu eğitim kurumlarıdır. Köy Enstitüleri yoksul halk çocukları ve özellikle kızlar için “pozitif ayrımcı eğitim” hakkını hayata geçiren eğitim kurumlarıydı. Tonguç karma eğitimle ilgili genelgesinde, “Kurumlarımızdaki kız öğrenci işi pek çok emeğimizi harcamamamız gereken çok ciddi, önemli bir davadır. Kızları bir yana, erkekleri bir yana ayırarak kurumları kafes haline getirmek asla doğru değildir” diyor. Maltepe’de dağıtılan kitap bu nedenle karma eğitim karşıtı, bilgisizliğin, fanatizmin, hezeyanların belgesidir. Okullarımızı kafes haline dönüştürmeyi hedefleyen bu anlayışın nesnel ve bilimsel bir dayanağı da yoktur.

 

Kitapta eskiden herkesin tarikat üyesi olmasına dair övgülerin yer almasının yanı sıra, Osmanlı döneminin ritüellerine övgüler yapılarak, feodal dönemlere yani Cumhuriyet öncesi dönemlere dair “tarikat, tekke ve şeyh” vurguları ve tekke ve zaviyeler övgüsü “Eski çağlarda insanları bir araya getiren, onlara psikolojik ve sosyal terbiye veren bir yığın müessese vardı. Köylere varıncaya kadar teşkilatlara uzanan tekkeler, din esasına dayanan terbiye müesseseleri idi. Hemen herkes bir tarikata, bir tekkeye, bir şeyhe mensuptu. Buralara son derece sıkı bir disiplin altında gidiliyordu. Türkiye’de eski tekkeler bozulduktan ve kapatıldıktan sonra, o pis kahvehane ve meyhanelerin dışında insanları bir araya getiren ve onlara sosyal terbiye veren müessese kalmadı” şeklindeki ifadelerle öne çıkıyor. Cumhuriyet ve laiklik karşıtı bu kitabın Maltepe Milli Eğitim Müdürlüğünce öğretmenlere dağıtımı ülkedeki siyasal iklimin yarattığı planlı, sistematik eğitimi dinselleştirme politikalarının bir parçasıdır.

 

Türkiye laik bir ülkedir. Laiklik, düşünce ve inanç özgürlüğünün teminatıdır. Laikliğin olmadığı bir ülkede demokratik hukuk devleti olamaz. Laikliğin örselenmesiyle son yıllarda yaşadıklarımız açıktır… Günümüzde boş bir söylemle Atatürkçü(!) olmaya yeltenenler unutmamalıdır ki; Atatürkçülük “demokratik hukuk devleti ve laik bilimsel eğitimi” referans almaktan geçer. Şeriata övgüler yağdıran bu kitap, dayakla ahlaklı, dindar ve kindar nesil yetiştirmeyi hedefleyen siyasal islamcı bir düşün dünyasının ürünüdür. Akıl dışı, hezeyan dolu böyle bir kitabı dağıtmak için, Cumhuriyet ve laiklik karşıtlığının merkezi haline gelen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından izin veriliyor olması olayın vahametini daha da arttırmaktadır.

 

Bilim dışı, pedagoji dışı “Etkili Öğretmenlik” adlı kitabı hazırlayanlar ve Milli Eğitim Bakanlığı, “etkili öğretmenlik” ile ilgili kazanımları ülkenin özgün öğretmen yetiştirme modeli olan Köy Enstitüleri “saklı eğitim kentinin” deneyimlerini inceleyerek, araştırarak bulabilirler, öğrenebilirler. Unutulmamalıdır ki, Köy Enstitüleri kızlı erkekli, evrensel pedagojinin kazanımlarıyla hayata geçen bir toplumsal değişim projesi ve aşılamayan özgün öğretmen yetiştirme modelinin adıdır.

Köy Enstitülü eğitim kahramanlarının anılarına saygıyla ...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık