• 12 February 2024, Monday 11:41
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDE ÖZGÜN BİR KÜLTÜREL ÇALIŞMA: KÖY TİYATROLARI

            8 Şubat 2024 tarihinde Fuar-Kültürpark İzmir Sanat salonlarında panele davetliydim. Panel konusu “Köyde Yaşam ve Sanat” idi. İzmir Büyükşehir Belediyesinin  “2.Köy Tiyatroları Festivali” çerçevesinde düzenlenen etkinliğe konuşmacı olarak Doğa Rutkay, Prof. Dr. Emine Onaran İncirlioğlu, Prof. Dr. Kemal Kocabaş ve Neptün Soyer davet edilmişti. Telefonla beni davet eden İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sanat yönetmeni ve koordinatörü Vedat Murat Güzel “Hocam, çalışmalarımızı Köy Enstitülerden esinlenerek sürdürüyoruz, sizden Köy Enstitüleri’ni anlatmanızı rica ediyoruz” demişti. Merakla ve sevgiyle salondaydım.  Köy tiyatrolarında rol alan her yaştan köylü kadınlarımızın doldurduğu salon  cıvıl cıvıldı.

            Yapılan Basın açıklamasından İzBB Köy Tiyatroları birimi Ocak 2022’de Sayın Tunç Soyer’in  kırsala yönelik “Başka bir Tarım Mümkün” çalışmalarını sanat ve kültürle  buluşturması çabalarının bir ürünü olarak kurulduğu belirtiliyor.  İzmir’in köylerinden gönüllü katılımcılardan oluşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Köy Tiyatroları iki yılda 200 katılımcıyla  110 gösteriyi gerçekleştirerek  16 bin seyirciye ulaşıldığı belirtilerek  “Sokakta, pazarda, fuarda, sahnede, festivallerde, şenliklerde, Gezici Sahne ile İzmir’in her köşesinde seyircisiyle buluşan Köy Tiyatroları başka kentlerde  ve Uluslararası festivallerde sahne aldı”  bilgilendirmesi  yapılıyor.  İzBB Köy Tiyatrolarının  Cumhuriyet Bayramı’nda 5 köyün ortaklaşa hazırladıkları ve İzmir’in farklı yerlerinde oynadıkları “Cumhuriyeti Biz Böyle Kazandık” ve “Kurtuluş Destanı” isimli oyunlarla kutladığını  ve oyunlarıyla pek çok ödül aldığını görüyoruz.   Düzenlenen “Köy Tiyatroları Buluşmaları” ile köylerin yöresel yemeklerinden el işlerine, geleneklerinden halk oyunlarına kadar kendi kültürlerini tanıtmaları birbirleriyle etkileşimlerinin amaçlandığı görülüyor.  Oyunculara ilişkin olarak “Çoğu hayatında hiç tiyatro oyunu izlemeden tiyatro yapmaya başlayan kadınların kimisi okuma yazma bilmiyor, kimisi ise bastonuna rağmen sahneden kopmuyor”  ayrıca  köy halkının, tiyatro sayesinde hem eğlendiği, hem dayanışma duygularının hayata geçirildiği  ifadeleri yer alıyor.

            Bu özgün çalışmanın düşünsel temelleri Köy Enstitülerine dayanıyordu. Köy Enstitüleri köyden gelen çocukların duyuşsal ve bilişsel gelişimlerini, yani bütünsel gelişimlerini temel almıştı. Nüfusun büyük çoğunluğunun orta çağ koşullarında yaşayan köylerin kendi çocuklarıyla içten canlandırılmasını hedefleyen Köy Enstitüleri köye modern tarım ve hayvancılık dışında köye kültürel ve sanatsal etkinliklerle zenginleştirecek öğretmenleri yetiştirerek bunu başardı. Köy Enstitüleri Teşkilat Yasasının 10. Maddesi köy öğretmenini verdiği görevler  “Köy halkının milli kültürünü yükseltmek, onları sosyal hayat bakımından asrın şartlarına ve icaplarına göre yetiştirmek, köyün ekonomik hayatını geliştirmek için ziraat, sanat, teknik alanlarında köylülere örnek olabilecek işler yapmak, kooperatif kurma ve işletme gibi hususlarda köylülerle işbirliği yapmak gibi görevler yüklenmişti” şeklinde ifade edilmişti.  İzBB Köy Tiyatroları birimi, çalışmalarında köylü yurttaşlarımızın kendi köyünde, kendi yaşantılarını, kendi hikayelerini sahnelemelerini amaçlıyordu Tıpkı Köy Enstitülerinde olduğu gibi. Aksu Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen, yazar Pakize Türkoğlu enstitülerdeki çalışmaları;  “Köy Enstitülerine gittiğimiz ilk aylarda öğrenciler, ulusal oyunlar müzik, şiir gibi etkinlikler  yanında köyden getirdikleri ve enstitü yaşamından çıkardıkları seyirlik konuları eğlence günlerinde oynamaya başladılar. Oyunlarımız daha çok köy yaşamından ve enstitü çalışmalarından olurdu.” İfadeleriyle bize aktarmıştı.

             İzBB Köy Tiyatroları, basın açıklamalarında kırsalda sanat üretimini başlatmak ve köylülerin kişisel gelişimine katkı sağlamak amacıyla oyunculuk, hareket, müzik eğitimleri verdiklerini ifade ederek “Eğitimler mümkün olduğu kadar köyün doğasını bozmadan onların kültürünü yansıtarak ama sahnenin gerekliliklerini göz önünde tutarak yapılıyor. Amaç özgüvenli, kendini iyi ifade eden, hakkına emeğine sahip çıkan, üretimini pazarlayan bireyler oluşturmak. Ağızları, yöresel oyunları, kıyafetleri yöresel zenginlik. Bu zenginliğin korunması, köyün rengini, kültürünü, motifini, dilini, geçmişini gelecek nesillere aktarmak” diyerek hedeflerini özetliyordu.  Köy Enstitülerinin kuramcısı uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç yayınladığı genelge ile enstitünün her yerinde müzik çalışmalarının yapılabileceğini “Enstitülerde bir müzik aracı çalmayı, şarkı söylemeyi, milli oyunlar oynamayı herkes öğrenmelidir… Her enstitüde, başta radyo olmak üzere gramofon, mandolin, davul, zurna, kaval gibi müzik aletlerinin bulunması şarttır. Bunların alınması için hiçbir şey esirgenmemeli… Çocukların kendi kendilerine kaldıklarında çalıp öğrenebilecekleri aletler çok sayıda alınmalı ve serbestçe dağıtılmalıdır”  ifadeleriyle vurgulamaktadır.

             Kepirtepe ve Aksu Köy Enstitüleri sosyoloji öğretmeni Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil  Köy Enstitülerin köylüdeki pek çok meziyet ve kabiliyetlerin varlığını  ortaya çıkardığını işaret ederek hazine olarak değerlendirdiği bu birikimi “Yağlı boya resmi ilk defa enstitüde gören eline ilk defa fırçayı enstitüde alan pek çok talebe meydana getirmiş olduğu eserlerle hayretler yaratmaktadır. Müzik istidatı resimden hiç de aşağı değildir. Çok sesli korolar, müzik aleti ile kolay dostluk oluşturma, kulak terbiyesi, sanki musikişinaz aile muhitlerinden gelmiş çocuklarla yüz yüze olduğunuz fikrini uyandıracak kadar ilerdedir. Büyük bir romana mevzu teşkil edebilecek hadiselerin potasından geçmiş delikanlılar yazı yazmaya çok isteklidirler. Sağlam bir kültüre kavuştuktan sonra edebiyatımızın hasretini çektiği yaşanmış hayat, onların, gerçeğin kan ve ter izlerini taşıyan hikaye, roman ve şiirlerinde dile gelecektir." İfadeleriyle anlatır. Pamukpınar Köy Enstitüsü Müdürü Şinasi Tamer de köyün sınıfına değil köye öğretmen yetiştirmeyi temel alan enstitü  çalışmalarını “Köy el sanatları ilkellikten kurtularak bilgi ve aracın da sağladığı daha güzel, daha mükemmele götürülecek, öğretmenler yalnız öğrenci okutmakla kalmayacak, köyü; büyüğü, küçüğü, kadını, erkeği tümüyle eğitecek. Şimdiye kadar, köye verildikleri halde köylüye yarar yerine zarar veren öğretmenin yerine, aynı köyün türküsünü söyleyen, nesnelere onun gözü ile bakan, onun derdine ortak öğretmeni yetiştirmek.” ifadeleriyle aktarır.

            Köy Enstitüleri tiyatroyu, piyesleri, seyirlik oyunları, halk oyunlarını yani halk kültürünü eğitim dizgesinde ağırlıklı olarak yer veren eğitim kurumlarıydı. Enstitülere giden yolculukta ilk adım olan Eğitmen Kurslarında bu çalışmaları görebiliyoruz. Çifteler Eğitmen Kursunda Eğitmenler 1936 yılında Aka Gündüz’ün yazdığı “Yarım Osman” piyesini  Mahmudiye, çevre köylerde  ve Ankara Halkevi’nde başarıyla sahnelemiştir.  Daha sonraki dönemlerde Köy Enstitülerinde öğrenciler köyün sorunlarını, kültürünü kendi yazdıkları temsillerle sahnelemiştir.  21  Köy Enstitülerinde   yaygın olarak bu çalışmaları görebiliyoruz. Kepirtepe’de Cevat Başkurt’un “Paydos” oyunu, Kızılçullu’da “Akın”  piyesini, ve Efes Antik tiyatroda  sahnelenen  “Kral Oipidus’u”, Hasanoğlan’da öğrencilerin yazdığı “Bizim Köyü”, Gogol’un “Bir Evlenme Oyununu” örnekleyebiliriz.  Hasanoğlan Köy Enstitüsünde öğrencilerin kendi elleriyle yaptıkları açık hava tiyatrosu bu kültürel çalışmaların sahnelendiği bir merkez olmuştur. Carl Elbert, Mahir Canova, Ulvi Uraz, Cüneyt Gökçer, Aydın Gün, Ruhi Su gibi pek çok sanatçı Hasanoğlan’daki bu çalışmalara katkı sağlamıştır. Şair-ressam  Bedri Rahmi Eyüboğlu  Hasanoğlan tanıklığını “Hasanoğlan’da enstitülerin kuruluş günü olan 17 Nisanı , bir vesile ile yapılan şenlikleri gördüm Bunlar arasında Gogol’un Müfettiş’ini oynadılar. Ben ömrümde bu kadar zevkle çok az oyun seyrettim. Şenliği görmek  İçin Ankara’dan gelen kalabalık arasında tiyatrodan anlayanlar aynı fikirdeydi. Gogol’un ruhunu andılar. Şaştık kaldık.” İfadeleriyle aktarır. Köy Enstitülerindeki bu çalışmalar 1954-1974 yılları arasında ilköğretmen okullarında  sürdürülmüştür. Bu satırların yazarı olarak  Ortaklar İlköğretmen Okulunda öğrenci iken “Karaların Memetleri” oyununda  yer almıştım.

            İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, alt yapı çalışmalarıyla beraber pek çok çalışmalara imza attı. “Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi, Tarım Lisesi, Köy Tiyatroları”  projeleri  enstitüleri günümüze taşımaya hedefleyen çok değerli özgün çalışmalardı. Sayın Soyer’in yaptığı bu özgün çalışmalarına rağmen  tekrar aday yapılmaması tam bir akıl tutulmasıdır. Sayın Soyer’e  ve çalışma arkadaşlarına teşekkürlerimizle…

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık