• 15 September 2022, Thursday 10:39
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

PAMUKPINAR AYDINLIĞI YOK EDİLEMEZ !

"Beni ağaçlarım, bahçem, bağım, kısaca toprak ve kuşlar bekliyor. Sonra onlar sana güzel, güzel masal anlatacak"

Yukarıdaki sözler Pamukpınar Köy Enstitüsünü öğrencilerine çevre ve doğa bilinci kazandıran efsanevi tarım öğretmeni Ömer Yurdugül’e ait.  Pamukpınarlı yıllarda dedesine  her gün evden neden erken ayrıldığını, niçin ona  masal anlatmadığını soran  torunu Nuran Heper Ayyıldız’a yurtsever bir enstitü öğretmeninin verdiği yanıttı. 2021 yılında yayınladığımız  Pamukpınar Aydınlığı kitabı nedeniyle tanıştığımız Nuran Heper  Öğretmen 11 Eylül 2022  tarihinde bana “Sevgili Hocam merhaba, Pazartesi günü yani yarın Pamukpınar Yatılı Bölge Okulu kapatılıyormuş, ne yapmamız gerekir. Eğitimin kapısına bir kilit daha vuruluyor” ifadelerini içeren hüzün dolu iletiyi atmıştı. Daha sonra Pamukpınarlılar platformunda bu bilgi paylaşıldı. Arkadaşlarımız Pamukpınarlı  Bekir Bayram ve kısa bir süre önce enstitüleri dolaşarak bir çalışma yapan Sayın Yıldırım Kaya  da yeni bilgilerle haberi teyit ettiler.  Birileri düşünsel olarak aşamadıkları Köy Enstitüleri aydınlığını mekanları yok ederek silmek istiyorlardı.

NEDEN İTİRAZ EDİYORUZ

            Köy Enstitüsü mekanlarının ranta, talana  bırakılmasıyla ilgili pek çok örnek var.  Düziçi, Akçadağ, İvriz, ve Ortaklar’da öğrenci emekleriyle  çok zor koşullarda yapılan bu yerleşkelerin yangınla, talanla yok edilerek birilerine peşkeş çekildiğini biliyoruz. Şimdi de 4 bin dönümlük arazide Pamukpınarlı öğrenciler ve Kızılçullu, Çifteler, Pazarören ve Akpınar’dan gelen   imece gruplarının  emekleriyle yapılan, daha sonraki dönemlerde Sivaslı ve Erzincanlı öğrencilerin  gece gündüz çalışarak yaptıkları  ve illerinin adlarını taşıyan iki binayı Pamukpınar’a kazandırdıkları  enstitü yerleşkesi mekânsal anlamda yok edilmek isteniyor.  

            Ülkenin dört  köşesine eşitlikçi bir anlayışla dağılan Köy Enstitüleri “laik, demokratik, bilimsel” eğitim yapan, yoksul köy çocukları ve kız öğrenciler için pozitif ayrımcı eğitim  yapan aydınlanma kurumlarıydılar. Son yirmi yılda ülkeyi yöneten siyasal iktidar ise eğitimde  dinselleştirme ve   piyasalaştırma anlayışını öne çıkaran politikalarla ülkeyi yönetiyor.  Tüm okulları imam hatipleştirme anlayışıyla  Mili Eğitim Bakanlığının tarikat ve cemaatlerle işbirliği yaparak, Diyanet İşleri Başkanlığının görevlerine üstlenmesi ve  eğitim kadrolarındaki liyakatsızlık-vasatlık  “laik eğitimin ve eğitim hakkının”  tümüyle örselenmesine neden olduğunu hep beraber görüyor ve izliyoruz.  Çağdaş eğitim, laik, demokratik, bilimsel eğitimdir.  Rasyonel olmayan bu eğitim politikaları aydınlanmanın tüm kazanımlarını yok etmeyi amaçlamaktadır.  1940 yılında Hasan-Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un büyük emekleriyle hayata geçirilen  Köy Enstitüleri 1954 yılında İlköğretmen Okullarına dönüştürülür, 1976 yılında da bu okullar önce öğretmen lisesine, daha sonraki dönemde de Anadolu Öğretmen Liselerine dönüştürülür. 2014 yılında da tüm Anadolu Öğretmen Liseleri kapatılır. Pamukpınar’da da benzer süreçler yaşanır, sonra da  Güreş Okulu ve Yatılı Bölge Okulu bu yerleşkede hayata geçirilir.  Bu son bilgiyle  öğrenci emekleriyle yapılan bu yerleşke şimdi eğitim kurumu olmaktan çıkarılmak istenerek  Pamukpınar Köy Enstitüsü  kültürel mirası yok edilmek istenmektedir. Buna itirazım var. Köy Enstitüleri yerleşkeleri halkındır, bu ülkenin yoksul köy çocuklarının alınteriyle kurulan bu kurumlar ranta, talana bırakılamaz diyoruz ve itiraz ediyoruz.

PAMUKPINAR TARİHİNDEN KESİTLER

 

            Pamukpınarın kuruluşu Sivas Valisi Akif İyidoğan'ın devlet arazisi diye susuz 4 bin  dönümlük toprak parçasını bakanlığa önermesiyle kararlaştırılır ve  Pamukpınar Köy Enstitüsünün temeli   Sivas’ın Yıldızeli ilçesinden 6-7 kilometre ötede  1941 yılında atılır. Kurucu müdür Beşikdüzü Eğitmen kursu öğretmenlerinden Ethem Salmangil’dir. Sivas, Erzincan ve Tokat illerinin köylerinde adeta orta çağı yaşayan yoksul köy çocukları zembil sepetleriyle, azık torbalarıyla, tüm yoksulluklarıyla yürüyerek, kamyon kasalarında veya trenle  Pamukpınar Aydınlığına, eğitim hakkına koşarlar. Salmangil sonrası Akçadağ Köy Enstitüsü müdürü Şinasi Tamer 13 Mayıs 1942 tarihinde Pamukpınar Köy Enstitüsü müdürlüğüne atanır ve Pamukpınar bu dönemde yapılaşma, yerleşim ve eğitim alanında büyük atılımı yapar. Şinasi Tamer, enstitü yerleşkesine ilişkin "Elâzığ'ın Hanköy'deki sucu ustaları imdadımıza yetişmeselerdi, 4.000 dönümlük araziye rağmen Yıldızeli'de Köy Enstitüsü kurmak mümkün olmazdı" diyerek yer seçimindeki olumsuzluğu nasıl aştıklarını ifade eder. İsmail Hakkı Tonguç’un Gazi Eğitim Enstitüsünden öğrencisi olan  resim öğretmenleri Müdür Şinasi Tamer ve eğitimbaşı   Osman Yalçın Tonguç’un iş okulu anlayışını Pamukpınar’da hayata geçirerek yoksul köy çocuklarının adeta kanatlandırırlar.  Müdür Şinasi Tamer çoğu zamanını köylere giderek daha çok kız öğrenci bulmak ve mezunlarının çalışmalarını görmek, denetlemeyi ayırır. Pamukpınar imecesinde uzun yıllar görev yapan tarımbaşı Ömer Yurdügül öğretmene soyadını Atatürk Orman çiftliğindeki çalışmaları nedeniyle Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal tarafından verilir. Daha sonra Pazarören Köy Enstitüsüne ve daha sonra da Tonguç’un ricasıyla 25 Eylül 1942 tarihinde Pamukpınar Köy Enstitüsüne tarımbaşı olarak atanır ve 1970’li yıllara kadar onurla görev yapar.  Pamukpınar'ın yaşanabilir bir doğal ortam olması için diktiği ağaçlar, çiçekler ve öğrencilere aktardığı doğa-çevre duyarlılığıyla Pamukpınar aydınlığına işle, emekle imza atar.

            PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ VE YARATTIĞI TOPLUMSALLIK

            Şinasi Tamer Pamukpınar'da yaptıkları çalışmaları "Yıldızeli Köy Enstitüsünde yalnız doğa ile savaştım. Gerek idare amirlerinden ve gerekse idareci arkadaşlarımdan daima yakınlık ve beraberlik gördük" derken ilişkide oldukları köyler ve köylülerle ilgili olarak "Bütün köylüler dostumuzdu. Günlerce enstitümüzde kalan, tohumun iyisini bizden alan, hayvanlarını aygırlarımıza çektiren, ineklerini damızlık montofon boğalarımıza getiren ve her yaptığımız yeni tarım atılımlarını izleyen birçok köylü dostumuzdu. Çoğunun tarlasını ekiplerimizle sürer, ekerdik. Çoğunun ilk nadaslarını traktörümüzle çözerdik." İfadelerini kullanır. Aşık Veysel’in  enstitü döneminde ve ilköğretmen okulu döneminde sık sık Pamukpınar'a geldiğini tanıklıklarda ve anılarda görüyoruz. Müdür Şinasi Tamer açıklamalarında "Aşık Veysel'in evinin etrafına ve bir tarlasının sınırlarına kavakları bizim çocuklarımız dikti. Evini bizim çocuklarımız onardı" diyerek enstitünün Aşık Veysel'e verdiği önemin altını çizer. Çevre köylerine ilişkin de "Bize üç kilometre uzakta bulunan komşumuz Ilıca köyüne modern bir çamaşırhane, bir hamam, üç örnek evi bizim çocuklarımız yaptı. Kendi ihtiyacımız dışında su ile çalışan değirmenimizi köylülerin hizmetine vakfettik." diyerek toplumsal yarar adına enstitülerin çevreyle olan somut ilişkisini ifade eder. Tamer, Köy Enstitüleri eğitim sisteminin getirdiği yenlikleri "Ezbere öğretim ve eğitim yerine, görerek, tutarak ve bilerek öğrenmek. Kısacası pragmatist felsefeye dayanan iş okulu... Ezbercilik okulu yerine faydalı iş okulu." ifadeleriyle özetler.

            Pamukpınar Köy Enstitüsü çıkışlı edebiyatçı, dilci  Emin Özdemir,  1931 yılında Erzincan-Kemaliye'nin yoksul bir köyünde dünyaya gelir.  Bir  gezici başöğretmen başkanlığında enstitüye öğrenci arayan bir ekibin seçimi ve sonra enstitüye çağrılmasıyla, yoğun kış koşullarında zorlu bir yolculuktan sonra Pamukpınar'a ulaşır. O yılları:  "Düşünüyorum da, Köy Enstitüleri üzerine çok şey söylendi, övülecek de çok şey söylenir, yerilecek de çok şey söylenir. Benim gibi 12 yaşındaki bir çocuğun sırtında taş taşımasını, ayrık toplamasını eleştirenler var. Ama o olmazsa ben olmazdım, ben okuyamazdım, buraya gelemezdim." diyerek yaşamındaki enstitü gerçeğini ifade eder. Özdemir, devam ederek "Hayatta takım elbise giymemişsin, takım değil, ama boz bir asker urbası. Yan cepleri geniş, kalın bir ceket, pantolon, iç çamaşırı. Düşünün ki top top yamalı şalvardan çıkıyorsunuz pantolon giyiyorsunuz, cizlavet lastikten çıkıyorsunuz postal giyiyorsunuz" diyerek yaşamındaki değişikliği aktarır. Özdemir Pamukpınar Köy Enstitüsünde eğitimin karma olduğunu, sınıfların 25-30 kişiden oluştuğunu, her sınıfta kız öğrencilerin de olduğunu söyleyerek "Köy Enstitülerinin ruhu, denilebilir ki, Cumhuriyetin temel eğitim felsefesini bütün boyutlarıyla içeriyordu. Biliyorsunuz, temel eğitimin, Cumhuriyet eğitiminin ana boyutlarından biri de ayrımsızlıktı. Kesinlikle söyleyeyim, karma eğitim hem köylü çocuklarının birbirine karşı davranışlarındaki sertliği gideriyor hem de muhatabının karşı cinsten biri olduğunu hissettiriyordu." ifadeleriyle enstitülerdeki eğitim ve Cumhuriyet ilkeleriyle arasındaki ilişkiyi değerlendirir. Özdemir Hoca, Köy Enstitüleri olmasaydı, bizlerin okuma olanağı yoktu diyerek enstitülerin birer uyanış yuvası olduğunun altını önemle çizer. Köy Enstitüleri, toplumsal bağlamda, bir tür aydınlanmanın, aydınlanma ruhunun ilk ocakları ilk adımlarıydı değerlendirmesiyle "Köy Enstitüleri Cumhuriyetin köydeki soluğuydu" ifadesini kullanır.

            Pamukpınar Köy Enstitüsü ve ardılı Pamukpınar İlköğretmen Okulu yoksul köy çocuklarının hayatlarını dönüştürerek onları aydınlık Türkiye imecesine katmıştır. Edebiyatçı Emin Özdemir, demokratik öğretmen hareketinin önemli ismi Ali Bozkurt, yerel yönetimler bakanlığı yapan Mahmut Özdemir, Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal, Prof. Dr. Sadi Gitmez, Prof. Dr. Hüseyin Akçay, Prof. Dr. Ali Uzun, Prof. Dr. Ali Öztürk, şair Hüseyin Avni Tatar, şair Hazım Zeyrek, halk müziği sanatçısı Hüsnü Aydoğdu ve yüzlerce öğretmen, ilköğretim müfettişi  Pamukpınar Aydınlığı ile kendilerini var etmişlerdir. Pamukpınar Aydınlığı kitabını hazırlarken söyleşi yaptığım enstitü ve öğretmen okulu çıkışlı eğitimcilerin demokratik öğretmen hareketinde yer almayı bir göreve dönüştürdüklerini onurla gözlemledim.

 SONUÇ VE ÖNERİ

            Enstitüler toplumun gereksinmelerini temel alan ve her tür ayrımcılığa itiraz eden eğitim kurumlarıydı. Pamukpınar Öğretmen okulunun son dönemlerde bizzat siyasal iktidarların liyakattan uzak atamalarıyla ayrımcılıklar öne çıkmış ve pek çok olumsuzluk yaşanmıştır. Bunlar unutulmamalıdır… Pamukpınar yerleşkesi günümüzde mutlaka eğitim kurumu olarak var olmaya devam etmelidir. O yerleşkede binlerce yoksul köy çocuğunun emeği, alınteri vardır. Mevcut üniversiteler enstitü düşüncesini anlamaktan çok uzaklar. O nedenle Pamukpınar yerleşkesi çevredeki okulsuz, taşımalı eğitim yapan köy çocuklarının eğitim gördüğü parasız-yatılı eğitim kurumuna dönüştürülmelidir. Bu yerleşkede bir Pamukpınar Müzesi oluşturularak 1942-1976 yılları arasındaki özgün çalışmalar sergilenmelidir. Bu yerleşkede yaz okulları açılarak tarımsal üretim, hayvancılık ve güzel sanatlarla ilgili uygulamalı eğitimler verilmelidir.

            Sürece eğitimle ilgili tüm demokratik kitle örgütleri katılarak,  kararın iptalini dayanışma ile sağlamalıyız. YKKED bu konuda gerekeni yapacaktır. Pamukpınar’da Sivaslı, Tokatlı, Erzincanlı halk çocuklarının iş eğitimi ve demokratik eğitim süreçleriyle yaktıkları Aydınlanma Işığı sönmeyecek…

Kaynak: Kocabaş. Kemal, (2021). Pamukpınar Aydınlığı, YKKED Yayınları, İzmir

 

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık