• 25 July 2023, Tuesday 13:39
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

Köy Enstitüleriyle Devrimini Üreten Öğretmen: Pakize TÜRKOĞLU

“Bugün 25 Temmuz 2023 sabahı acı bir haberle karşılaştık. Aksu Köy Enstitüsü-Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen, yazar Sayın Pakize Türkoğlu’nu (1927-25 Temmuz 2023)  Antalya-Gazipaşa’da geçirdiği bir kalp kriziyle kaybetmiştik. Sayın Türkoğlu son olarak  Hilmi Uysal, Mualla Aksu arkadaşlarımızla birlikte hazırladığı dün kargo ile basılmış halini gönderdiğimiz  “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri” yapıtını elini alamadan, göremeden aramızdan ayrıldı. Sayın Türkoğlu Yeniden İmece dergimizin yazarıydı. Köy Enstitüleri ailesinin çok değerli birikimiydi. Onun için  8 Kasım 2012’de Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülü için  yazdığım yazıyı  okurlarımızla yeniden paylaşıyorum. Anısına saygıyla…”

            Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) 2012 Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülü’nü 24 Kasım 2012 tarihinde İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile birlikte Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde öğretmen, yazar Pakize Türkoğlu’na veriyor. Dernek ödül gerekçesinde “YKKED; Antalya-Gazipaşa Gevenez köyü Gökşenir yaylasında 1927 yılında doğan, 1940 yılında Aksu Köy Enstitüsünde ilk devrimini yaşayan, 1944-1947 yılları arasında Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü öğrencisi olan ve “Tonguç’un Enstitüleri, Kızlar da Yanmaz, Kısa Süren Hasat” adlı yapıtlarıyla, gazete ve dergilerdeki yazılarıyla, demokratik öğretmen hareketinin efsanevi örgütü TÖS’ün GYK üyesi olarak katkıları nedeniyle demokrat, ilerici, aydınlanmacı duruşuyla gericiliğe ve her tür geriliğe karşı aydınlanmanın sesi olan Sayın Pakize Türkoğlu’na YKKED 2012 Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülünü vermekten sevinç ve onur duymaktadır” ifadelerine yer veriyorduk.

            Pakize Türkoğlu 1992 yılına kadar eğitim süreçleri içerisinde öğretmen, yönetici, öğretim görevlisi olarak yer alır. 1997’de yayınlanan “Tonguç ve Enstitüleri” yapıtıyla, Türkiye İş Bankası “Cumhuriyetin 75. yılı Toplum ve İnsan Bilimleri İncelemesi Dalı Büyük Ödülü”nü alır. 2003’ten bu yana da YKKED’nin yayın organı “Yeniden İmece” dergisinde ve 1960’tan beri pek çok dergi ve gazetede eğitim yazıları yazar. Pakize Öğretmen aydın sorumluluğunu, yazma eylemini seksenli yaşlara da taşıyan üretken bir halk çocuğu. İlerici Köy Enstitüleri sistemini çok iyi bilen ve bunu anlatmaya çabalayan, yazan bir enstitülü. Türkoğlu enstitüleri devrimci bir uygulama olarak değerlendirir, Kuvayı Milliye davranışıyla yürütülen bir eğitim politikası ve getirdiği çok yönlü programı ve hayatın gerçek işleri içindeki eğitim yöntemiyle refah getirici etkiler yaratmayı, bir anlamda da halkın dünya işlerini düzenlemeye, düzeltmeye ve biçimlendirmeye, köyleri canlandırmaya yönelik olduğunu ifade eder. Ağustos ayında İş Bankası yayınlarından “Kısa Süren Hasat” adlı yepyeni bir yapıtı elimdeydi. İlk sayfayı açtım. Büyük bir zerafetle “Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Başkanı Prof.Dr. Kemal Kocabaş’a Köy Enstitüleri anılarımı saygıyla, sevgiyle sunarım” denilerek imzalanmıştı. “Bir Eğitim Cenneti” olarak tanımladığı Aksu Köy Enstitüsü, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsündeki yaşanmışlıkları, tanıklıkları, “Tonguç Işığı”nı, Cumhuriyetin 1946-1947 yıllarındaki ilk kırılmalarını aktaran kitabı çok kısa sürede heyecanla okudum.
            Bu kitabı okurken diğer enstitülerde yaşanılan büyük insanlaşma, aydınlanma yolculuğunun benzerinin Aksu Köy Enstitüsünde de  yaşandığını görebiliyorsunuz. Türkoğlu; uygarlık araçları ve eğitim ilişkisini, bisiklet, motor, makine ve mandolinin yaşamlarına nasıl girdiğini, teknolojiyle nasıl barışık bir eğitim aldıklarını anlatır. Savaştepe Köy Enstitüsü çıkışlı Yaşar Ertem Haziran 2011’de öz yaşam öyküsünü anlatan “Yeşilköylü Koca Çınar” adlı bir kitapçık yayınlamıştı. Kitabın 35. Sayfasında Ertem “1940’larda radyo yeni çıkmıştı. O zaman radyoda halk türkülerini söyleyip öğreten Muzaffer Sarısözen vardı. Okulumuzda radyo yoktu ama müdür yardımcısı Zeki Tunaboylu’nun evinde radyo bulunuyordu. Hocamızın evi meydana bakıyordu. Radyoyu pencereye koyarlar, biz de meydanda toplanarak halk türkülerini Muzaffer Sarısözen’le beraber söyleyip öğrenirdik. İlk öğrendiğimiz türkü “Çiğdem Der ki Ben Alayım, Yiğit Başına Belayım” idi diyerek anlatır. Aksu Köy Enstitüsü’nde aynı olayı Pakize Türkoğlu Öğretmen “Radyoda Muzaffer Sarısözen’in “Yurttan Sesler” programı yeni başlamıştı. Bu ilginç programı hepimize topluca dinletiyorlardı. Program, akşamüstü derslerden sonraki zamana rastlardı yanılmıyorsam. Bu saat geldiğinde radyonun duyulduğu, dinlendiği ön bahçeye toplanılır, defterimizi, kalemimizi alıp yayını beklemeye başlardık. Sadece biz değil öğretmenler de meraklıydı Yurttan Sesler’i dinlemeye.  Sarısözen sadece koroyu yönetip türkü söyletmiyor, kendine göre kullandığı bir yöntemle dinleyicilere de öğretiyordu türküleri. Program başlayınca önce açıklamasını yapıyor sonra türkünün sözlerini yazdırıyor, nereden derlendiğini vb. gibi türküyle ilgili ilk bilgileri veriyordu. Onun korosundan ilk öğrendiğimiz “Menekşe Buldum Derede” türküsüydü” diyerek anlatır.

            Köy Enstitüleri iş okulu, spor okulu olduğu kadar müzik okulu, kültür okullarıydı. Yoklukların arasında güneşi, aydınlığı arayan okulların adıydı. Kitap; pek çok “insana dair” güzelliklerle dolu. Pakize Öğretmen Aksu’da ilk okuduğu kitabın Halit Ziya Uşaklıgil’in “Mai ve Siyah” adlı eseri olduğunu enstitülü öğrencilerin kitapla ilişkilerini “İpek böceklerinin dut yapraklarına saldırdığı gibi sarılıyorduk kitaplara” diyerek anlatır. Türkoğlu “Hız” adını verdikleri enstitü gazetesini nasıl çıkardıklarını ve neleri işlediklerini, öğrencilerin bu gazeteye yazı yetiştirme yarışını keyifle anlatır. Enstitüde yaşanan ablalık-ağabeylik süreçlerini ve eğitime katkılarını örneklerle aktarır. Alanya’ya vapurla giderken vapurdaki Alanyalıların “Bunlar şu enisdolu çocuklar değil mi”, yine Aksu’dan Hasanoğlan’a giderken arkadaşı Hüseyin Aşık’ın mandolin çalması üzerine trendeki Ispartalı bir yolcunun yanındakilere “Akadeş, bizim Gönen’de de va bunların okuduğu mektapdan. On parmağında on huner oluyo her birinin” diyerek o dönemlerdeki toplumsal algıyı yerel ağızla bize yansıtır. Perge eteklerindeki Eğitmen Kursunu bize tanıtır. Pakize Türkoğlu, matematik öğretmeni Ömer Pamukçuoğlu’nun matematik derslerinde o ay, o mevsim ya da o yıl ne kadar ağaç dikilmiş, ne kadar bağ bahçe yapılmış, ne kadar meyve sebze yetiştirilmiş, ne kadar tahıl almışız, tavuk inek gibi hayvanların sayıları, atölyelerde üretilen bez, çeşitli giysi ve örtülerin maliyeti, yapılan binaların malzemeleri gibi üretim hesaplamalarını yaptırarak hayatın gerçek problemleri üzerinden nasıl matematik öğrendiklerini kitabına taşır. Aksu Köy Enstitüsü’nden mezun olurken müdür Talat Ersoy’un öğrencilere görevleri sırasında enstitünün her zaman yanlarında olacağı, ilişkilerinin kesilmeyeceğini ifade eden sözleri, Pakize Türkoğlu’na diplomasını verirken Vali Haşim İşcan’ın “Başın sıkışınca, bir ihtiyacın olursa beni her zaman, hiç çekinmeden arayacaksın. Ancak bir isteğim var, köyde büyük küçük herkesi kısa zamanda okutacaksın, bana haber vereceksin” sözleri o dönemlerde eğitime verilen değer anlamında önemlidir.

            Pakize Türkoğlu kitabının ikinci yarısında Hasanoğlanlı günleri anlatır. Bu bölümde Yücel, Tonguç, Sabahattin Ali, Mualla Eyüboğlu, Ruhi Su, Rauf İnan, diğer öğretmenler ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünün kapanış dönemi tartışmalarını bir solukta okuyoruz.
“24 Kasım Mustafa Necati Öğretmenlik Onur Ödülü”nü ülkenin gerçekten “Gözbebeği” olan Köy Enstitülerinin yetiştirdiği Pakize Türkoğlu’na vermekten büyük onur duyuyoruz. Pakize Öğretmen, yaşamıyla, duruşuyla bir Cumhuriyet öğretmenidir, bir Köy Enstitülüdür. Bu ödül nedeniyle 24 Kasım’da soracağımız sorular: “Türkiye nitelikli öğretmen yetiştirebiliyor mu?, “Ülkenin okullarında çocuklarımızı özgürleştirecek nitelikli bir eğitim var mı?” Yanıtlar keşke “Evet” olabilseydi.  Köy Enstitüleri “nitelikli öğretmen” yetiştirmenin özgün kazanımıdır. O nedenle Köy Enstitüleri “ eğitim saklı kentinin” kahramanlıklarını, kazanımlarını yazılarımızla günümüze, yeni kuşaklara taşımak boynumuzun borcudur. Zira Köy Enstitüleri bu ülkenin vicdanıdır, eğitim aracılığıyla insanlaşma, değişim ve dönüşüm sürecinin adıdır.

            Pakize Öğretmeni ve 17 300 Köy Enstitülü öğretmeni, öğretmenlik meslek onuruna kattıkları değer ve onur için saygıyla selamlıyorum.

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık