• 16 January 2024, Tuesday 17:17
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

MUĞLA’DA BİR ŞAİR VE ŞİİRLERİ: İBRAHİM ERGİN

            Ocak ayının ilk haftasında “Muğla Sanat Severler Derneği” Başkanı arkadaşım Sadettin Özbek arayarak 12 Ocak 2024 Cuma günü geleneksel hale getirdikleri “Yaşayan Ustaya  Saygı” etkinliğine  konuşma yapmak üzere davet etmişti. Daha önceki yıllarda  Ortaklar Köy Enstitüsü çıkışlı baba dostu şair, yazar Bahattin Uyar için yapılan etkinliğe katılmıştım. Bu kez etkinlik şair, yazar İbrahim Ergin  için yapılacaktı. İbrahim Ergin, dernek olarak 2003 yılından beri ekonomik krize rağmen çıkarmakta olduğumuz “Yeniden İmece” dergisi ve  “Muğla Devrim” gazetesi  yazarlarındandı. Muğla memleketim idi. Bu davete kayıtsız kalamazdım, eşimle beraber 12 Ocak günü Muğla’daydık.  İbrahim Ergin ile zaman zaman telefonla ve  her Muğla’ya gittiğimde Öğretmenevinde söyleşir, sohbet ederdik. Muğla Öğretmenevi Muğla’nın politik, sosyo-kültürel nabzının attığı yerdir. Sonsuzluğa uğurladığımız,  Aksu Köy Enstitüsü çıkışlı Hüsnü Kıvırcık, Ortaklar Köy Enstitüsü çıkışlı Halil  İbrahim Durgut, Tahir Kara ve Bahattin Uyar, Pamukpınar Köy Enstitüsü çıkışlı Cemalettin Dökmetaş öğretmenlerim ile  Öğretmenevi bahçesinde  “ne olacak bu memleketin hali” söyleşileri yapmıştık. Onları rahmet ve saygıyla selamlıyorum.

            Ocak ayı, çok değerli şairlerimizin dünyaya geldikleri veya sonsuzluğa uğurladığımız bir ay. O nedenle sosyal medya ve yazılı basında ocak ayında şairlerimizle ilgili çokça yazılar karşımıza çıkıyor. 15 Ocak 1902 tarihinde dünyaya merhaba diyen Nazım Hikmet’in 122.  Yaşı,  9 Ocak 1990 tarihinde kaybettiğimiz Cemal Süreya’nın aramızdan ayrılışının 34. Yılı,  13 Ocak 1921 tarihinde dünyaya gelen Necati Cumalı’nın hayata merhaba  demesinin 103. yılıdır. Son olarak 9 Ocak 2024 tarihinde kaybettiğimiz şiirimizin önemli ismi Süreyya Berfe’yi kaybettik.  Etkinlikte kaybettiğimiz dört şairimizin dizlerinden örnekler vererek konuşmaya başladım.

            İbrahim Ergin kimdi? 1964 yılında yayınlanan şiir kitabının arka kapağında kendisini “Canı dişinde bir babayla dişi tırnağında bir ananın insanların mutluluğuna adanmış oğluyum. Kimliğimdeki kayıtlara göre 1938 yılı güzünde Muğla’da doğmuşum. Oysa asıl  doğum yerim Muğla’ya bir kuşluk çeken Yerkesik bucağıdır. Bir de anama soracak olursak, azıcık gülümseyerek  ‘Dayın askerden geldiği yıl tütün tarlasında doğurdum seni; keşke doğurmasaydım…’ diye ekleyecektir. Çünkü yoksulduk o zamanlar. Bu güzel yurt üstünde bir tek çöpümüz bile yoktu. Alınteriyle yaşayan   insanların  yaşam savaşını, çul çaput içinde gülümseyen çocukluğumu düşündükçe bir burukluk, bir eziklik duyarım içimde” ifadeleriyle anlatmıştı. İbrahim Ergin, kendisini insanların mutluluğunu adamış hümanist, ilerici bir yazar ve şairdir. İlkokulu Yerkesik’te okuduktan sonra yoksulluk nedeniyle eğitime bir süre ara verir ve bu dönemde pek çok kitapla, klasiklerle  buluşur. Daha sonra Muğla’da Meslek Lisesine başlar. Kız arkadaşına yazdığı bir mektup nedeniyle okuldan ayrılır ve meslek lisesini İzmir Mithat Paşa Meslek Lisesinde tamamlar. Daha sonra fark derslerini vererek lise diploması, yine öğretmen okulu fark derslerini vererek öğretmen olur. Harran’da yaklaşık yedi yıl öğretmenlik yapar. İbrahim Öğretmen, kendini sürekli yenileyen, dil öğrenmek için Goethe Enstitü sınavlarını kazanarak Almanya’da beş yıl kalarak arayışlarına devam etmiştir.

 

            İbrahim Ergin’in yazın yaşamında iki farklı dinamikten etkilendiği görülüyor. Bunlardan ilki   Köy Enstitülü yazarlar olduğunu “Öğretmenlik yaptığım yıllarda bir çok sanat ve edebiyat dergilerinde şiirler, denemeler, öyküler yazıyordum. Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Mehmet Başaran, Selahattin Şimşek gibi yazarların hayranıydım. Harran’da öğretmenlik yaparken ara-sıra Mahmut Makal’a mektuplar yazardım. Ne de olsa eniştemiz sayılırdı” ifadeleriyle aktarır.  Diğer dinamik ise  Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Şadan Gökovalı ile olan yakınlığıdır. “Fenikeli Şair” şiirinde “Ben Fenikeli bir şairim/Babil sokaklarında adım söylenir/Akdeniz’i karış karış bilirim/Un, kereste şarap, pekmez satarım/Mısır’a Tabletlerde çarpar yüreğim” bu yakınlığın izleri karşımıza çıkmaktadır. Yine Yeniden İmece dergisinde yayınladığımız Mübadele insanlarını anlattığı “Beyaz Gelinlik” adlı öyküde benzer izlerle karşılaşırız.  İbrahim Öğretmen, kendine özgü bir anlatım zenginliği yaratarak toplumsal gerçekçilik ve mitolojiyi  şiirlerine ve yazılarına yansıtmıştır.

             Şiirlerinde  doğduğu Yerkesik, ailesinin yaşamı, tütün tarlaları,  Gökova, Kıran Dağı ve ülkenin yaşadığı sorunlar öne çıkmıştır. Bu anlamda yazdıklarında yerelden evrensele bir aydınlık pencere açma uğraşılarını görüyoruz. Gökova’yı “Bir daha sordum kendime/Neler düşünür uçurumdaki bir çiçek/ Gökova’yı gördükten sonra/Neler düşünür/Limon çiçeklerinin kokusuyla sarhoş/Şiire durmuş şair/Bir inansam Cennet dediklerine/Tam burada durasım gelir” diyerek Gökova’yı selamlar.  Doğum yeri olan Yerkesik için yazdığı şiirde  “Hey gidi çocukluğum hey/Çocukluğumun tasasız/En katkısız günleri hey/Nerelerdesiniz/Etekleri tutuşmuşsa zamanın /Çok gerilerden böyle buruk/Neden gülümsersiniz” diyerek çocukluğunu selamlar.  Arkadaşım, dostum, gönüldaşım diye tanımladığı Şadan Gökovalı’nın vefatını duyduğunda kaleme aldığı şiirde “Ve ölüm haberi geldi/ Ulan ölüm! diye haykırdım/Arsız ölüm/Bu sefer yanlış kapı çaldı/Şadan ölecek adam değildi/ Bunca mı alçaldın ölüm!/Seni öldürmek geliyor içimden”  dizeleriyle yaşadığı acıyı aktarır. Pek çok aydınımızı, şairimizi kaybettiğimiz Sivas Madımak Otelindeki faciayla ilgili duyduğu üzüntüyü aydın duyarlılığıyla “Ah! Cahit Külebi ah!/Sivas senin  bildiğin Sivas değil/Şimdi Sivas yollarında geceleri/Bir takım adamlar tutmuş yolları../Dişleri kirli sarı/İrin gibi suratları/Bir oteli yakacaklar/Ve içindeki aydınları/Kiminin başında türban/ Kiminin elinde Kur’an/Kiminin elinde/Benzin bidonları” dizelerini taşır. İbrahim Öğretmen “Babalar Geçidi” başlıklı şiiriyle Babalar Gününü dizelerini taşır; “Ninemi hiç görmedim/Taze bir fidanmış öldüğünde/Üç kız dört oğlan bırakmış geride/ En büyükleri babam/Yokluk dağ olmuş önlerinde/Yaşanmış olmuş yaşam/…Babadan babaya sürüyor yaşam/Bizler yolcuyuz/Tırmandığımız kuş yuvaları/Çamurdan yaptığımız evler/Okul bahçesinde cıvıl cıvıl /Oyun oynar çocukluğumuz”

            12 Ocak 2024 Cuma günü İbrahim Ergin Öğretmen için düzenlenen etkinlikte  Menteşe Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi  Muğlalı sanatseverlerle doluydu. Bu etkinlik büyük bir değerbilirlik ve emeğe, sanata saygıydı. Menteşe Belediyesinin yayınladığı  Ergin’in “Aşkın Bana İhtiyacı Var” kitabı katılımcılara armağan edildi.  Emekli edebiyat öğretmeni arkadaşımızın başarıyla sunduğu etkinlikte  öğrenciler, öğretmenler İbrahim Öğretmenin şiirlerini büyük bir özenle yorumladılar. Saz sanatçısı  arkadaşımız  Hamdi Demirtaş “Kerimoğlu” ve diğer Muğla türkülerini başarıyla yorumlarken lise öğrencisi çocuklarımız “Deniz Üstü Köpürür” türküsü ve pek çok türküyü başarıyla seslendirdiler.

            Muğla’da katıldığım bu etkinlik üç kuruluşun imecesiyle gerçekleşti.  Bu imeceye ve kültür-sanat etkinliklerine büyük katkı sağlayan  Menteşe Belediye Başkanı Sayın Bahattin Gümüş’e, özgün bir yetişkin eğitimi deneyimi olan Tazelenme Üniversitesini Muğla’da başarıyla hayata geçiren  yöneticisi  Sayın Prof. Dr. Muammer Tuna’ya ve  Muğla’daki kültürel etkinliklere aydınlık bir pencere açılmasını sağlayan Muğla Sanatseverler Derneği’nin değerli başkanı Sayın Sadettin Özbek’e teşekkür ediyorum. Sayın İbrahim Ergin öğretmene kültür dünyamıza katkıları nedeniyle kutluyor,  sağlıklar, güzellikler diliyorum.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık