• 21 June 2016, Tuesday 19:35
FikretÇoban

Fikret Çoban

Liseli Gençleri anlamak!

Hayata Dair / Fikret ÇOBAN

Gençler, yaşı gereği çoşkunluk ve itiraz hallerini bazen birden büyütebilirler.

Zekalarını, ince duyarlılıklarını hiç beklemezken konuşturabilirler.

Büyükler kendilerine benzetmek istedikleri bu gençleri anlamakta her zaman zorlanmışlardır. Onun için hemen suçlamaya hazır ideolojik argümanları devreye sokarlar. Bu sayede gençlerin isyankar yönlerini yok edebileceklerini düşünürler.

Karalamaya başlarlar, hatta baskı ve şiddet devreye girer.

Hep böyledir bu, içinde bulunduğumuz ay Haziran, isyan ayıdır.

Gençlerin farklı kesimlerle buluşup “imkansızı’’ istedikleri aydır Haziran.

Büyük direnişlerin, acıların ayıdır.

Cemal Süreya’nın “yenil, bir daha yenil ama güzel yenil” dediği aydır Haziran.

İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin mezuniyet töreninde, müdürleri konuşurken sırtlarını dönmeleriyle başlayan zekanın ürünü olan itiraz girişimleri birden yayılıverdi.

3-5 lise derken 60’a yakın lisede aynı zeka ürünü içinde espirileri ve kimsenin hayır diyemeceği görüşleri barındıran isyan belirtileri hız kesmeden karne dağıtımlarına kadar sürdü .

Basına yansıdı, ne istedikleri ortadaydı.

Çok bilinen klasikleşmiş bir dil yerine, gençler kendi renkliliklerini konuşturmuşlar, açıyı geniş tutmuşlar, herkesle her görüşle temas kurmaya çalışmışlar.

Kendi üzerlerinde kurulmaya çalışılan ideolojik ve otoriter dili, uygulamaları reddetmişler.

Daha özgür bir hayat, işlerine karışılmaması, kendilerine dayatma yapılmaması şeklinde dertlerini biz büyüklere aktardılar, güzel de aktardılar.

Dilleri, gençlerin halleriydi.

Zekalarını konuşturmasını bilmişler.

Sanırım alması gerekenler gerekli mesajı almıştır ve ona göre hareket ederler.

Eğer bu ülkenin geleceği ise derdimiz, bu gençlerin önünü açmamız gerekir.

Açığa çıkması gereken yeteneklerini, zekalarını yaşı gereği heyecanlarını bastırmak yerine önlerini açmamız lazım.

Bizim gibi olmaları gerekmez.

Önemli olan enerjilerini ve birikimlerini kullanabilecekleri ortam ve koşulları hazırlayabiliyor muyuz?

Aslında hayata hazırlık diye düşünülen eğitim süreci biz büyüklerin sayesinde dar bir alana hapsediliyor.

İsteniyor ki gençlerin fikir ve zeka seviyesi bizi yönetenlerden daha çok gelişmesin, bizim önümüze geçmesin.

Şunu peşinen kabul edelim, hangi çağda ve nerde olursa olsun, gençlerin dünyayı değiştirme gibi bir iddiaları ve çabaları her durumda olmuştur.

Yani biz büyükler, yaşadıklarımızdan sonra pes etmiş olabiliriz, “amaaaan, böyle gelmiş böyle gider” noktasına gelmiş olabiliriz.

Ama gençler buna itiraz edebilir, “tamam böyle gelmiş ama böyle gitmesin” diyebilirler.

Desinler.

Bu, hayatı yeniden düzenler, hız kazandırır zamanın saatini çağın ihtiyaçlarına göre kurmamızı sağlar.

Bundan kötülük çıkmaz.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık