• 26 December 2017, Tuesday 18:58
FikretÇoban

Fikret Çoban

Değişirken değişmemek!

Hayata Dair / Fikret ÇOBAN

‘Felsefe yolda olmaktır.’

Bu yolda olma imgesini ben de çok kullandım ama yine de kullanmaya devam edeyim.

Yolda olmak; bitmemek, ne olursa olsun devam etmek, ideallerinin peşinden gitmek oluyor.

Gerçi yürümekten vazgeçmedim hiç, o anlamda eskiden de aynı adamdım halâ aynı adamım. Orda bir sorun yok. Eskiden de bir parça gökyüzünün, bir kırık dalın bir avuç suyun bile herkesin olduğunu söylerdim, halâ öyleyim ama şöyle bir gerçek var, daha doğrusu aşılmayı bekleyen bir engel var. Ben bu engeli bir türlü aşamadım.

Hani bazen bir yoldayızdır, kar-kış kıyamet. Gerekli tüm malzemeler hazırdır. Sağlam bir ayakkabı, yağmur geçirmeyen mont, sıcak boyun atkısı, şapka, sırt çantası falan...

Yürüdüğün yol da sağlamdır, bilirsin! Ama gene de az ötesini göremezsin, iyice baksan, gözlüklerini çıkarıp da baksan, gözlüklerini parlatıp da baksan yine göremezsin, gördüğün belirsizlik olur.

Ne yapacaksın, belirsizliğin içine mi dalacaksın, sisin içine mi dalacaksın ?

Ama yine de yürümekten vazgeçmezsin, çünkü yoldasın, durursan düşeceğini, arkada kalacağını biliyorsun, yürümekten başka çaren yok. Nazım ustanın dizesiyle ‘’yürümeyenleri boş sokaklar gibi arkanda bırakıp karanlığın gözlerine bakarak yürümek’’ten başka çaren yok .

Yazının başında, ‘felsefe yolda olmaktır’ demiştim ya; yolda olanlar için diyorum bütün bunları. Yürüdüğümüz yol sağlam ama, yıllar, çok eski yıllar da bunu böyle söylüyor, bizim 20 yıl önce doğru dediklerimize şimdi nerdeyse herkes doğru diyor ama, biz yoldayız yine ve yalnızız!

Yolun sağlam olunduğu bilinse de bizimle birlikte yola çıkılmıyor, hep bunu sormak isterim, neden diye?

Ama şu benim için kesin, önümüzü göremiyoruz. Göstermiyorlar, aydınlaamıyorlar, peki biz ne yapacağız ? Yürümekten mi vazgeçelim, yolda olmak bize mutluluk veriyorsa, aklımızı ve kaderimizi özgürleştiriyorsa kendimizden mi vazgeçelim!

Benim aklım şuna eriyor, babamın deyimiyle kıt-kanat da olsa kışın nasıl geçeceğini, bahara nasıl kavuşacağımızı bu her şeye itiraz edip duran, ama şu yüzüm gözüm kırışsa da bir türlü kırışmak bilmeyen kalbim sen yürü diyor, hem yürü hem de önümüzdeki engelleri görerek yürü, kara gürültüye gitme diyor.

Eee ben kalbimin sesini dinlemeyip sabah akşam bağırıp duran, birbirleriyle kavga edip duran siyasetçilerin sesini mi dinleyeceğim.

“Siyasilerin yalanlarına kanıp onların peşinden gitmektense adaletli olup yalnız kalmayı tercih ederim” Gandi

 

ŞİDDET ALTINDAYIZ!

Alt kültür davranışları; insana yönelen akıl ve kanun dışı yerel ders verici usuller, öyle olmazsa böyle olur refleksleri toplumu zehirliyor ve korkuya esir ediyor. Burda devlet benim, adalet benim, ben kendi kurallarımı uygularım güdüsü giderek taban bulan, örgütlenen lümpen ilişkiler ağından beslenen bir alt-kültür uygulamalarına dönüşüyor.

Bunun tercümesi: Herkes tehdit altındadır. Sesini çıkarma, ye iç yat anlamına gelir ki bu da insan olmanın, birey olmanın katli demektir.

Ödemişli Okul müdürünün iki öğrencisi tarafından öldürülmesi, kıskançlık yüzünden küçük çocuğun babası tarafından öldürülmesi, hırsızlık yüzünden bir ailenin yakılarak yok edilmesi, bir kadının parça parça edilerek farklı yerlere gömülmesi ... Her gün gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin vahşi insan cinayet haberleri ile dolu olması ve bu haberlerin okunuyor olması sebebiyle reyting kazanması bütün bunlar ‘bize ne oluyor Allahım’ dedirtiyor. Bütün bunların sebebi nedir sorusuna uzmanlar çeştli görüşler ileri sürüyor ama bu, şiddetin, terörün azalmasına yarıyor mu ?

O da ayrı bir yazı konusu !

 

Demlenmiş Sözler ...

“Sonra bir şey kırılıyor birden bire çıt diye. Serüven bitmiştir artık, gün eski yavanlığına bürünüyor yeniden. Dönüp bakıyorum; ardımda o güzel ezgili biçim bütünüyle geçmişe gömülüyor. Küçülüyor, küçülüyor, kendine indirgendikçe büzülüyor. Şimdi son, başlangıçla bir oldu…”

(Jean Paul Sartre, Bulantı / Roman)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık