• 07 November 2017, Tuesday 18:36
FikretÇoban

Fikret Çoban

“TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!

Hayata Dair / Fikret ÇOBAN

Günlerdir ailelerin tereddütle beklediği, çocukların ise ne olacaksa olacak sonunda bir sınav olacak diye takmadığı TEOG yerine getirilen sınav sistemi açıklandı.

Dağ fare doğurdu desek yeridir. Kim ne anladı bilmiyorum. Yakın çevre, tanıdık ve soran ailelere; ‘sonuçta sınav olacak, değişen pek bir şey olmayacak, çalışmaya ve yarışmaya devam’ gibi sözler söylemiştim.

Bakanın sözlerinden anladığımıza göre sınav tıpkı üniversiteye yerleştirme gibi Haziran ayında yapılacak, Haziran sınav ayı olacak gibi duruyor. Bitirme sınavları, yks sınavları, liseye geçiş sınavları, açık öğretim sınavları ve tatiiiiiiiiiiiil ...

Yeni sınav sistemine göre 6, 7 ve 8’inci sınıf konularını içeren ve 60 soruluk bir test çocuklarımızı bekliyor.

3 yılı kapsayan bu kadar az soru, gerçekten ayırt edici bir özellik taşır mı, elemeye eşitlik sağlar mı, birinin başarılı diğerinin başarısız olduğunu gösterir mi?

Bu soruların kolaylığı ya da zorluğu fırsat eşitliğini gösterir mi?

Üstelik bu yıl sınava girecek çocuklar TEOG sistemine göre hazırlandılar. Benim tanıdıklarım var, tatillerini bu sınav uğruna heba ettiler. Ne oldu da ne değişti, çocuklara nasıl anlatacağız bunu.

Okul ya da sınavlar çocuklarımızın başarısını, vicdanını, eleştirel zekalarını geliştiriyor mu?

Ancak devlet ve onun uygulamaları çocukların enerjilerini tüketen, heyecansızlaştıran değil arttıran bir sürece doğru rehberlik etmeli …

Benim ülke ve devlet anlayışım, eğitim anlayışım bunu istiyor ve olanı olması gerekenle sorguluyor.

Devlet olarak, siyaset olarak, aileler olarak eğitimi önemsiyoruz çünkü o kadar çok bütçe ayırıyoruz. Üstelik aileler çocuklarının eğitimi için hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyorlar, her desteği yoksul bütçelerine rağmen sunuyorlar. Ama sonuç: 2 - 3 yılda bir değişen sistem.

Ne yapmak istiyoruz?

Tamam, bu yeni sistemin bir iyi yanı da var: Sınavsız liseye geçiş. Ama kim isteyecek bunu. Bu kadar motive edildikten sonra, sınavla bu işin çözüleceğine inandırdıktan sonra, birden bu sınav sistemi çöker o çocukların üstüne.

Yani öyle bir sistem olmalı ki, şimdiden çocukları 3 yıl sonrasına hazırlamalı, sınav merkezli eğitimin yerine öğrenim ve yetenek merkezli bir döneme geçiyoruz, bunun sebepleri de şunlar dense, işin uzmanları konuşsa, raporlar hazırlasa ve süreç öyle başlasa ne kaybederiz?

Hadi canım senin haddine mi sen kimsin de denebilir, ama “ben en azından tartışmak isterim, fikirlerimi söylemek isterim, eğitim üzerine çok düşünmüşüm, kitap okumuşum, yazmışım, yabana gitmesin” demek isterim.

Kardeşim ben şu soruyu sorarım:

Bizdeki eğitim sisteminin amacı çocuklarımızın yeteneği ve yetkinliğini açığa çıkarıyor mu ? Onların içinden ekonomik durumu, aile durumu ne olursa olsun başarılı, bilge olacak insanı seçip çıkartıyor mu? Yoksa bastırıyor mu? Çocuklarımızın sadece belleğini doldurup, onların zamanlarını çalıp geleceklerini yok mu ediyoruz?

Unutmayalım:

“Dünyada, el üzerinde tutulması gereken tek şey insanın araştırıcı ve hür aklıdır. Ve uğrunda direnilecek şey güdümsüz ve kontrolsüz çalışacak insan aklı ... Ve karşı durulacak şey: İnsanı sınırlayan ve harap eden her fikir, bağnazlık ve rejim ... İnsan bunun için varsa hürdür. (J. Steinbeck - Cennetin Doğusu)

Demlenmiş Sözler ...

Ezbere bilmek, bilmek değildir ... Descartes


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık