• 17 March 2020, Tuesday 8:19
FikretÇoban

Fikret Çoban

Komşumuz Dünya !

Aralık ayında Çin'de başlayan Coronavirus bize uzaktı ve sadece haber olarak bakıyorduk. ‘Her kış mevsimi çıkarırlar böyle salgın bir hastalık, amaaan’ deyip geçiyorduk. Günler geçtikçe çember daraldı, bizi de içine aldı. Artık kaçacak yerimiz kalmadı. Çünkü hepimiz dünya denilen küresel bir köyde yaşıyoruz. O kadar içiçe ve komşuyuz artık. Devletlerin, büyük güçlerin; savaşlarla, işgallerle çizdikleri sınırlar da bir işe yaramadı, Çin Seddi bile bir işe yaramadı ki salgın duvarları aştı. Biz donumuzu giyene kadar dünyayı dolaştı. Demekki çağımız sınırların işe yaramadığı bir çağdır. O sınırlar ideolojilerde, çıkarlarda kaldı. Dünya tek; insanlık tek bir halk artık. Kötü bir hastalık da olsa Coranovirus insanlığın kaderinin ortak olduğunu gösterdi .

Demem o ki hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. Süregiden bütün eşitsizliklere, savaşlara rağmen doğa dediğimiz büyük döngü, insanlar hayat sürsünler diye bizim bozduğumuz dünya eko sistemini dengelemek için çırpınıp duruyor.

Burada benim aklıma büyük bir dua geliyor. Uygar dünyanın yeryüzünden kökünü kazıdığı Kızılderililere ait bir dua:

'Sabahları güneş sana taze enerji getirsin. Geceleri ay seni yavaşca sağaltsın. Yağmur endişelerini alıp götürsün. Rüzgar varlığına taptaze güç üflesin. Dünyada nazikçe yürüyesin ve bütün yaşamın boyunca hayatın güzelliğini tadasın.'

Gerçek olan; kapitalizmin son bir kaç yüzyılda yeryüzünde yarattığı tahribat, eşitsizlikler, insan ve doğa sömürüsünün sınır tanımadığı adalet ve düzen anlayışıyla uyguladığı hayat tarsi, dünya denilen bu küresel köye böyle bir son hazırlamıştır.

Çağlar öncesinden Filozof Diogenes şöyle der: ''Hayatla ilgili yanlış fikirlere sahip olan insan sayısı gün geçtikçe artıyor, çünkü koyunlar gibi hastalığı birbirlerinden kapıyorlar.''

Sağlıklı, mutlu ve özgür bir şekilde yaşamak için gerekli olan ihtiyaçlar sıralamamızı neye göre belirliyoruz. Gerçekten biz istediğimiz için mi, onlar olmazsa mutlu olmayacağımız için mi? Lüks tüketim, lüks arabalar, lüks binalar bizi coronavirüsten, kötü hastalıklardan koruyor mu, daha iyi yaşamamızı sağlıyor mu?

Kapitalist küresel düzen öyle bir sistem kurmuş ki; bizim ihtiyaçlar sıralamamızı kendi zenginleşme önceliğine göre yapıyor. Lüks yiyecek ve içeçekler bizi kötü hastalıklardan korumadığı gibi bedenimizin sağlıklı kalmasını sağlamıyor ama tıkabasa tüketiyoruz işte.

Coronavirus salgını sınır tanımadığı gibi zengin fakir ayrımı da yapmıyor. Ünlü film artistleri, siyasetçiler, popüler futbolcu Ronaldo bile bu hastalığa yakalanmış durumda. Onların kendini koruyamadığı yerde alt gelir guruplarını varoşlarda yaşayanları, sınır boylarında yaşam mücedelesi veren göçmenleri düşünün. Gazetelerde okuduk , Ronaldo çocuklarıyla birlikte bu salgın geçinceye ve tedavi oluncaya kadar bir ada satın almış ve oraya yerleşmiş. Eeee fakirler ne alsın; kaldıysa makarna, kolanya ...

Daha az demokrasi, dengesi bozulan doğa ve kısıtlanan özgrlükler; bunun yerine daha çok güvenlik, daha çok baskı, daha gösterişli tüketim merkezlerinin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz artık. Bu durumları olağanmış gibi çoğunluk kabullendi. Herkes demiyorum, orada ya da burada tepkisini, itirazını, isyanını gösteren 'insan kitlesi' az da olsa var tabi ki.

Coronavirüs çağın tüketim anlayışının ortaya çıkardığı dıştan bir virus, yavaş yavaş teker teker hepimizi buluyor. Ama esas virüs içimizde, vicdanımızda, vicdanlarımızın körlüğünde.. Önce ondan kurtulmamız lazım.

Işte o zaman yeni bir gelecek şansımız var. Ben buna inanıyorum.

Demlenmiş sözler....

Nasıl olsa dayanacaksın, insansın. Kendin söyledin insan. Düşün bir, kimler nelere dayanmadı, dayanacaksın ve yeni bir kişilik yaratacaksın... (Ferit Edgü )


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık