• 04 April 2017, Tuesday 19:28
FikretÇoban

Fikret Çoban

Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...

Hayata Dair / Fikret ÇOBAN

13 gün sonra tekrar sandık başındayız. Bu sefer iş kolay iki renkten birini seçeceğiz. Sayım dökümü de kolay olur bunun. Her halde saat 7-8 gibi, iki renkten hangisinin kazanacağı belli  olur diye düşünüyorum.

Gerek var mıydı yok muydu derken sandık önümüze geldi gelecek.

Yazımın esas konusu YGS sınavı sonuçları üzerine olacaktır. Madem gençlik geleceğimiz, Atatürk Cumhuriyeti gençlere emanet etmiş , seçme seçilme yaşının 18’e indirilmesini de oylayacağız; o zaman ne bu YGS sonuçları diye sorayım.

18 yaş ve üstündeki  öğrencilerimiz harıl harıl matematik çalışıyor, test çözüyor , yeni yeni kitaplar yayımlanıyor ,etüt merkezleri açılıyor, bakıyorum gençler gerçekten çalışıyor >, ellerinde kitaplar, yaprak testler çözüp duruyorlar. Aileler fakir bütçelerinden ayırdıkları onca parayı çocuklarının geleceği için harcıyor.

Ama başarısızlık  değişmiyor.

40 soruluk  matematik sınavında Türkiye ortalaması 5.2 net.

40 soruluk fen bilimleri sınavında başarı sıralaması 4.6 net.

Durum cidden bu. İşin uzmanları, eğitim yöneticileri yazıp çizip durdular. Öneri üstüne öneri getirdiler. Daha bir hafta geçmeden konu tavsadı, öncekiler ve çok öncekiler gibi.

Milli Eğitim bakanımız başarızıslığı el yazısına bağlamış olmalı ki, Hüseyin Çelik döneminde getirilen zorunlu bitişik el yazısı uygulamasını kaldırıverdi. İnşallah başarı da böyle birden geliverir.

Matematik ve Fen Bilimleri ortalaması böyle de Türkçe farklı mı? 40 soruda17 net. Eee anadili bu, konuşma, düşünme, hayal etme dili.. YGS Türkçe ortalaması bile çok düşük bana göre.

Türkçe sorularının çoğu paragraf ve üstelik paragraf sorularının çevabı, içinde. Biraz hız, biraz dikkat ama en önemlisi biriktirme, bilgiyi ezberleme değil akılda döndürebilme, kullanma, analiz yapma işi. Bizim eğitim sistemimizin eksikliği bu.

Eğitim sistemimiz düz düşünmeyi, ezberi öğretiyor. Çok daha açık ve net yazmak gerekirse ‘öğrenmenin önündeki en büyük engel, bilgisizlik değil, bildiğini sanmaktır.’

Türk eğitim sisteminde hep değişen ama hiç değişmeyen nedir?  Kanunlar değişir, yönetmelikler değişir, bakanlar değişir, müşteşarlar değişir, ders saatleri ders sayıları değişir, ama şu başarısızlık bir türlü değişmez!

Bizim meselemiz bu! Tamam eğitimi çok önemsiyoruz, en çok onun üzerinde duruyoruz, en çok mili eğitim bakanı değişiyor, devlet olarak dünya kadar bütçe ayırıyoruz, aileler çocuklarının gelecekleri için hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyor, ama sonuç ortada! Her şey değişiyor ama başarısızlık bir türlü değişmiyor!

Sonucun değişmemesi biraz da bize mi bağlı acaba diye düşünmüyor değilim. Bizler, biz büyükler de bu eğitim sisteminin eseriyiz ki çocuklarımızın bizi geçmesini istemiyoruz. Tekrar edip duruyoruz. Zaten belli bir yaşa gelince çoğumuzda değiştirme-dönüştürme mecali kalmıyor.

Bir fıkrayla bitirelim. Geçimini pazarcılık yaparak sağlayan çiftçi Hasan dayı bir gün arabasını tamire götürmüş. Ya usta demiş benim bu arabanın bir yeri hariç her tarafından ses geliyor .

Tabi tamirci ustası merak etmiş .

- Eee neresinden ses gelmiyor?

- Kornasından, kornasından, demiş Hasan dayı.

Onun gibi ses gelmesi yerden ses gelmiyor ama gelmemesi gereken her yerden ses geliyor?

Bilmem anlatabildim mi derdimi?

 

Demlenmiş Sözler ...

Ve şuna inanıyorum: Dünyada, el üzerinde tutulması gereken tek şey insanın araştırıcı ve hür aklıdır. Ve uğrunda direnilecek şey güdümsüz ve kontrolsüz çalışacak insan aklı... Ve karşı durulacak şey: insanı sınırlayan ve harap eden her fikir, bağnazlık  ve rejim ... insan bunun için varsa hürdür.

( J. Steinbeck -Cennetin Doğusu )


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık