- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 22 June 2021, Tuesday 10:58
- 3304 kez okundu
H.Avni Kunduracıoğlu
ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAKBiraz ötesinde yer alan tepeye yani ‘seyir terası’na çıktığınızda, Çukurca’ya neden bu ismin uygun görüldüğünü anlıyorsunuz.
Her biri göğe doğru uzanan görkemli dağların çevrelediği coğrafyanın içinde yer bulan Çukurca’nın konumu, yukarıdan bakıldığında gerçekten de ‘çukur’ da yer aldığı izlenimi veriyor. Aynı tepeden çıplak gözle görülebilen Irak sınırına komşu bir bölgede konuşlanmış olması da, bu küçük ilçenin ajans haberlerinde sıklıkla karşımıza çıkmasını sağlıyor.
Yine Irak sınırına komşu olması Çukurca’nın Cumhuriyet sonrası yani 1926 Ankara Antlaşması ile topraklarımıza katılmasını sağlamış. Musul sorunu Çukurca’ya önem kazandırmış ve bu yüzden de 1926’da sınırlarımız içine alınırken, 1953’de de ilçe statüsüne girmiş.
Çukurca, Urartu Uygarlığının ilk yerleşim yeri olmasının yanı sıra, Abbasiler bu küçük yerleşim yerini ‘Mir’ denilen bir sistemle yönetmiş. Selçuklular döneminde İmadiye Beyliğine bağlanmışken, Osmanlı döneminde de Hakkarı Beyliğine katılmış.
Çukurca’nın bilinen son sakinlerini Nasturiler oluşturmuş.
Nasturiler, 431’de toplanan Efes Konsulü’nü tanımayan ve bu yüzden aforoz edilen dönemin İstanbul Patriki Nestoirus’un görüşünü kabul edenler oluyor. Yani Nastur’un teolojik görüşlerini benimseyenler Nasturiler olarak adlandırılıyor. Mezopotamya’nın kadim uygarlıklarından olan Nasturiler, Abbasi olarak da karşımıza çıkar.
Katolikliğe dönüştürülmemiş olan Nasturiler, uzun bir dönem Hakkari’nin Kodşanıs yani Konak köyünü patriklik merkezi olarak ilan eder. Patrikleri, 1918’e kadar bu köyde ikamet eden Nasturilerin bir dönem Hakkari nüfusunun yarısını oluşturdukları biliniyor. Ciziri Botan Miri Bedirhan Bey ve Hakkari Miri Nurullah Bey’le 1843-1846’da yaşanılan çatışmalar ciddi bir Nasturi kaybına yol açar.
1.Dünya Savaşı sırasında biraz da Rusların kışkırtmasıyla ayaklanan Nasturiler, Kürt Aşiretleri ve Osmanlı ile çatışır. Yenilgi ile sonuçlanan bu ayaklanma sonrası, bölgeyi terk ederek İran ve Irak’a yerleşirler.
Dolayısıyla, Çukurca da Nasturilerin terk ettiği yerleşimlerden biri olur.
Her ne kadar, artık Çukurca ‘da Nasturiler’den az iz olsa da tarihsel bir geçmişleri var.
İşte o geçmişe tanık olmak için, kent merkezinin biraz ötesine gidiyoruz. İki dağın oluşturduğu boğazda konuşlanmış yıkıntının bir zamanlar Nasturiler’in yaptığı ‘karakol’ olduğunu öğreniyoruz. Döneminde bir nevi vergi toplama yeri olarak kullanılan bu yıkıntıya ulaşmak oldukça zor. Zira sarp bir yamaca inşa edilmiş.
Geçim kaynaklarından olan tarım Çukurca’da karşımıza, pirinç ve susam ağırlıklı olarak çıkıyor. Çeltik tarlalarının arasından geçerek, Çukurca’nın kırsal bölgesinde Nasturilerden kaldığı söylenen bir başka yıkıntıları (ne yazık ki) yine uzaktan seçmeye çalışıyoruz.
Ancak yakından görebileceğimiz bir başka kalıntı daha doğru deyimle kültürel miras, çocuksu bir keyif yüklüyor. Şimdi önünde durduğumuz beyaz badanalı küçük yapıya su sesleri arasında giriyoruz. Burası su ile çalışan eski bir ‘susam değirmeni’.
400 yaşında olduğu söylenen bu susam değirmeni, Çukurca Kaymakamlığı tarafından aktif hale getirilmiş. Değirmen taşı, gürültülü bir şekilde susamları ezerken Çukurca’nın ünlü tahinin geçmişini kavramakta zorlanmıyoruz.
Kent merkezinden de görülebilen yamaç evleri bir başka sürpriz yapılar oluyor..
Açıkçası Nasturilerin yaşam alanını ne Çukurca ile sınırlamak ne de Nasturilerin bu bölgedeki geçmişlerini birkaç cümleye sığdırmak doğru olur.
Anadolu’da Hristiyanlığı ilk kabul eden topluluklardan biri olan Nasturiler, Hakkari’den Van’a kadar olan coğrafyada hüküm sürerler. 13.yüzyılda Moğol ve 15. yüzyılda yaşanan Timur seferleri Nasturiler için ciddi çöküş olur. Moğol egemenliğini kabul eden Nasturiler, başlarda esnek olan Moğolların zulümleri karşısında ovalardan dağlara çekilmek zorunda kalır. Bütün bunların sonucunda Hakkari’de dağlarda yaşayan Hristiyan halkına dönüşürler. Aynı durum Timur seferinde de yaşanır ve Van Gölü ile İran sınırındaki Urmiye Gölü arasındaki dağlık bölgelere çekilirler. Artık coğrafya Nasturilerin Kürtlerle birlikte yaşamasına tanık olacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekirse, Nasturiler de tıpkı Keldaniler gibi, düzenlerini aşiret sistemi üzerinden kurmuşlardır. Yani Süryani ve Ermenilerin aksine onlar da silahlı aşiretlerdir. Konumlandıkları coğrafyanın dağların zirveleri oldukları göz önüne alındığında, silah olmadan korunamayacağı anlaşılır. Demem o ki, aşiretler arası ittifaklar ya da karşı ittifaklar sürekli bölgeyi sıcak tutmuş.
Nasturiler, 1. Dünya savaşı sırasında Ruslarla yaptığı işbirliğinin Rusların geri çekilmesiyle bozulunca bu kez İngilizlerle görüşmeye başlarlar. Zira Irak’ta bulunan İngiltere Musul sorunu nedeniyle bölgedeki sıcak yakınlaşmaların içinde yer alır.
Aslında Türkiye cumhuriyeti, kurulduktan sonra bölgede yaşayan Nasturilerin Türkiye yurttaşı olması için girişimlerde bulunur ama İngiltere çıkarları doğrultusunda buna sıcak bakmaz, dahası kışkırtır. Silahlanan Nasturiler 12-28 Eylül 1924’de isyan çıkarırlar ama 28 eylül 1924 de Şemdinli Harekatı ile bastırılır. Bu isyan sonrası Irak, İran ve Avrupa ülkelerine büyük göç başlar. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak Hakkarı’de kalan az sayıda Nasturi de, 1990 yılında Avrupa ülkelerine giderler.
Dağları arkalarında bırakarak.
Çukurca’da ve sonrasında Hakkari’de bulunduğum sürece, Nasturilerin ‘etnik’ değil de ‘dinsel’ yani inançları için var olmaya çalıştıkları 1600 küsur yıllık geçmişlerinin coğrafyasında yer aldığımızın ayırtında oldum. Sarp ve yalçın dağlara inşa ettikleri kiliseler, manastırlar zaman içinde yıkıntıya dönüşürken, elbette talandan da paylarını alırlar.
Son Nasturi Patriği Mar Şemon Benjamin’in kız kardeşi Surma Xanım’ın Amerika’da kaleme alıp ‘Ninova’nın Yakarışı’ ismiyle yayınladığı kitaptaki cümleler, bu sürecin özeti gibidir ; ‘’ …Diğer çok zengin bir kilise de Cilo’daki Mar Zayya (Dea Mate) Kilisesi’dir. Burada altın ya da gümüş haçlar, kâseler, tepsiler, antika buhurdanlıklar, devekuşu yumurtaları, çok büyük Çin vazoları, 1000 yıllık parşömen üzerine yazılmış kitaplar ve Hz. Muhammed’in verdiği üzerine bu kilisenin korunmasına dair bir fermanın yazıldığı ipek bir mendil bulunuyordu. Ne yazık ki bütün bu zenginliklerden geriye küllerden başka bir şey kalmadı. Vazolar paramparça olmuş, tüm değerli eşyalar çalınmıştı…’’ (1)
Anadolu’nun büyük zenginliğini oluşturan halklarından olan Nasturilerin izlerini (kısmen de olsa) tanık olmaya çalıştığım Çukurca’dan ayrılık zamanı geldi.
Bir gün yine gelmeyi düşünerek.
Nasturi geleneklerine göre, çocuk doğduğu zaman toprağa bir fıçı şarap gömülürmüş. O çocuk büyüyüp evlenme çağına gelince de bu şarap fıçısı topraktan çıkarılır ve çocuğun düğününe gelen konuklara ikram edilirmiş.
Ne yazık ki, o çocuklar için gömülen şaraplar topraktan bir daha çıkamadı.
Çünkü ne o çocuklar ne de misafirler bu topraklara gelemedi.
- Surma Hanım’ın Nirova’nın Yakarışı isimli kitabındaki bu bölüm için; Arjen Nemrud’un Artı Gerçek’de yayınladığı ‘Mezopotamya’nın Üvey Evladı Nasturiler’ başlıklı önemli incelemesinden yararlanıldı.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.