- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 12 December 2017, Tuesday 18:44
- 6575 kez okundu
Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
Ödemiş’ten Bozdağ’a doğru yol alırken ulaşılan belirli bir yükseklik, dağın eteğinde yer alan Gölcük Gölü’nü ağırlar.
Doğanın bütün zenginliğini bünyesinde barındıran yaylanın orta yerinde yer alan Gölcük Gölü, her mevsim farklı bir güzelliğe bürünmüş olarak karşınıza çıkar. Kestane ağaçlarının çoğunlukta olduğu bir bitki örtüsünün içinde yol alırken ulaşacağınız Gölcük Gölü, tüm dinginliğini size aktarmakta hiç zorlanmaz.
İsmini gölden alan Ödemiş’in Gölcük Mahallesi, içinde yer aldığı bu coğrafyanın dinginliğine ayak uydurmuş gibidir.
Hele mevsim, güzden kışa devrilmek üzereyse.
Evlerin kümeleştiği bölgeden gölün kıyısına doğru ulaşıldığında, hafif bir kıpırdanmanın yaşandığı caddeye ulaşırsınız. Gölü yarım ay gibi çevreleyen bu caddenin, göle bakan kısmına dizilmiş beş – on dükkânın varlığı, kuşkusuz bu kıpırdanışta söz sahibidir. Daha çok, zorunlu gereksinim mekânları olarak değerlendireceğimiz bu dükkânlar bakkaldan kasaba, kahvehaneden lokantaya gibi işkollarını barındırır. Caddenin bu kısmıyla caminin olduğu küçük meydan, bir nevi mahallenin çarşısı konumundadır.
Gölcük Gölü’nün gri renkten turkuaz mavisine dönüşmekte olduğu sabahın ilk saatlerinde, bu caddedeki dükkânların daha yeni hareketlenmeye başladığı görülür. Ancak kasap ve kahvehane arasına sıkışmış camekânlı bir dükkan dikkatinizden kaçmaz. Zira kirli beyaz renkli çerçevesine asılmış bir-iki açma tarzı poğaçaların varlığı oldukça davetkardır. Bu davet üzerine çerçevenin arkasına dikkatle baktığınızda, farklı bir hareketlilik göze çarpar.
Sabahın keskin ayazını dışarıda bırakıp tahta kapıdan içeriye girdiğinizde, iliklerinize kadar ısınacağınızdan henüz habersizsinizdir.
Bir simit ya da Ege ağzıyla ‘gevrek’ fırınının içinde olduğunuzu ayırt ettiğiniz zaman, bu sıcaklık sadece bedeninizi değil aynı zamanda ruhlarınızı da ısıtacaktır.
Sabahın ilk saatleri ve gevrek.
Üstelik fırının komşusu olan kahvehanenin bacasından, içeride yanmakta olan sobanın dumanları tütmektedir.
Fırının sahibi olan Cihangir usta, bu sıra üzerindeki beyaz iş önlüğüyle hamur teknesini sıyırırken, oğlu Cemal de elindeki kürekle fırının içinden gevrekleri çıkarmakta.
Mermer tezgâhın üzerinde fırına girecek şekillenmiş hamurlar ve fırından çıkan gevrekler yer alıyor. Aslında görüntü olarak bir açma ya da halkaya benzeyen bu unlu mamullerin bu yöreye özgü birer gevrek olduğunu Cihangir ustanın söyleminden öğreniyoruz. Üstelik üstüne basa basa söylüyor her defasında, ‘Daban gevreği’ diye. Anlaşılan o ki ‘taban’ sözcüğü ünlü Ödemiş ağzıyla ‘daban’a dönüşmüş yörede.
Ödemiş’in ünlü daban gevreği ile karşılaşmak hoş bir sürpiz oluyor. Nohut mayasından üretilen bu daban gevrekleri, Ödemiş’te çok yaygın olmasının yanı sıra akşamları da fırınlarda üretilmesi ve akşam sofralarında tüketilmesiyle de ünlü.
Cihangir ustaya bakılırsa, bu mekân ülkede nohut mayasından gevrek üreten tek fırın. Tabii bu cümlesinin başına ‘artık’ sözcüğünü eklemeyi ihmal etmiyor. Nohut mayasından üretilen unlu mamuller, bayatlamadan uzun süre dayanması ve lezzetli olarak tüketilmesiyle bilinir. Bu yüzden de Anadolu’nun ‘makbul’ mayalarından biridir. Günümüzde ticari mayaların kullanımının artması ve üreticilerin maya üretme zahmetinden kaçınıyor olmasından kaynaklı olarak nohut mayasının kullanımının azaldığını biliyor olmamız, Cihangir ustayı haklı kılıyor. Zaten o da bu cümlelerini desteklemek için fırının arka bölümündeki mayayı gösterirken, yerli nohut kullandığını ısrarla söylüyor.
Anlayacağınız bu fırında her şey Cihangir ustanın atasından gördüğü gibi yol alıyor.
Egeliler, nohut mayasını daha çok ‘tatlı maya’ olarak isimlendirir. ‘Tatlı maya bu’ deyince, Cihangir usta gülümseyen yüz ifadesiyle onaylıyor. Fırının camekan kısmında, yine nohut mayasından üretilmiş peksimetler gözden kaçmıyor.
Bu sırada, fırına girip çıkan müşteri sayısı çoğalıyor. Satılan gevrekleri ambalaj kâğıdına sarıp da veren Cemal, bir yandan da bizi izliyor. İlk karşılaşmamızdaki yorgun gözleri biraz daha canlanmışa benziyor. “Ödemiş’in tulum peyniriyle nefis olur sıcak daban gevreği” cümlesi Cemal’den geliyor.
Ödemiş yöresi, daban gevreğini kahvaltılarda bir nevi ekmek niyetine kullandığı için, bu gevreğe ‘taban’ ismini uygun görmüş diye düşünüyorum. Beslenmelerinin ilk ‘altyapısı’nı oluşturduğu için.
Bu sevimli fırından ayrılma zamanı geliyor.
Ödemiş’in geçmişinden gelen daban gevrekleriyle Gölcük’ün kahvehanesine yöneliyoruz. Bu lezzeti biraz sonra peynire katık, çaya keyif eklemek için.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.