- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 November 2016, Wednesday 18:42
- 5490 kez okundu
Bazen... / fotoğrafların peşinden ... - Hüseyin Avni KUNDURACIOĞLU
Yetmişli yılların başlarında, Cumhuriyet Caddesi’nde (Ziraat Bankası karşısı) bulunan İsmail amcanın bakkal dükkânı sadece caddeyi kullananların değil, aynı zamanda Arasta sakinlerinin de ilgi gösterdiği bir mekândı.
Mavi renge boyanmış ahşap camekânın ardında yeralan raflara oldukça düzgün yerleştirilmiş ürünler, bakliyat kovaları, bisküvi tenekelerini barındıran raflar ve İsmail amcanın oturduğu masanın derli toplu görüntüsü, o yıllarda her yerde görmeye alışık olduğumuz bakkal dükkânlarından farklıydı. Aradığınız her şeyi bulma olanağınızın olduğu bakkal dükkânları, nedense karmakarışık ya da üst üste konulmuş ürünler ile belleğimde yer etmiş. Hele bakkalın oturduğu masa veresiye defteri, kese kâğıtları, kefeli terazi ve incik boncuk kutularıyla neredeyse nefes alamazdı.
İsmail amcanın şansı, dükkânı yetişkin oğlu Cavit ile birlikte işletiyor olmasıydı. Cavit abinin titiz ve mesleğini seven kişiliği, dükkân düzenlerine yansıyordu. Sonraki yıllarda, bu bakkal dükkânı Cumhuriyet Caddesinden taşınarak Arastanın caddeyle bağlantısı olan Eski Demirciler Sokağa taşındı.
Ferhan Şensoy, 80’li yıllarda “Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı” isimli tiyatro oyununu yazıp sergilediğinde, daha AVM’lerin varlığı bilinmiyordu. Büyükşehirlerde başlayıp küçük yerleşim yerlerine kadar yaygınlaşan marketler zincirinin piyasayı ele geçirmesiyle birlikte, bakkallar yok olmaya başladı. Ambalaj sektörünün büyümesi ,bankaların kredi kartlarını dağıtım kolaylığı sağlaması gibi faktörlerle birlikte, sermaye destekli marketler büyüdükçe büyüdü. Bugün orta yaşlıların çocukluklarının vazgeçilmezi olan bakkal ve bakkal kültürünün, büyük sermayeye karşı direnmesi olanaksızdı.
Kıyıda köşede kalan bakkallar Tekel ürünleri, meşrubat ve bisküvi vb ürünler satan büfelere dönüştü. Zaman içinde, market kültürü herkesi o kadar teslim aldı ki, bu küçük işletmeler bile kendilerini ‘market’ olarak beyan eder oldular. Market, mini market, küçük market vb tanımlamalarla karşılaşmak olağan manzara oldu. Sanki görülmez bir güç ‘bakkal’ı dışlamıştı. Sermayenin ezdiği bakkal, bir de kültürel dışlanmayla karşı karşıya kaldı.
Geçenlerde Arastayı dolaşırken, Eski Demirciler Sokaktaki Cavit abinin dükkânına uğradım. Cumhuriyet Caddesindeki Bakkal İsmail amcanın dükkânına giden ben orta yaş kuşağına ulaşmış, güler yüzüyle hizmet veren Cavit abi ise orta yaş kuşağını aşmıştı.
Aradan geçen onca yıla rağmen, Cavit abi yine gülümseyen yüzüyle ve nezaketi bırakmadan dükkândaki müşterisine hizmet veriyordu.
O sıra gördüm camlı kapıya asılmış ‘’BAKKAL CAVİT’’ tabelasını. Bu yazının temelini, o küçük tabeladaki büyülü sözcük oluşturdu. Aslına bakarsanız, Cavit abinin dükkânını aktarmak için, tabeladaki o sözcükten başkası uygun düşmezdi.
Evet, şu an bir bakkal dükkânındayım. Alışık olduğum/uz geleneksel bakkalın izlerini taşıyan bir dükkânda hem de.
Aradığınız her ürünü bulma şansınız olan bu küçük dükkân, sanki zaman tünelinin içindesiniz hissi yaratıyor. Raflara özenle yerleştirilmiş ya da duvardaki boşluklara yine özenle asılmış her ürünü gördüğümde ‘bu da var’ diyorum kendi kendime. Şaşırmış olmama kendim de şaşarak. Sonuçta bir bakkal dükkânındayım ve bakkal demek, gereksinimlerin A’dan Z’ ye karşılanması demek.
Gaz lambasından urgana, huniden süpürgeye, ispirtodan asma kilide, deterjandan traş makinesine, ayakkabı boyasından kolonya çeşitlerine, ampulden çiviye, tabaktan mandala, helvadan bulgura kadar envai çeşitlerin olduğu rafların arasında gözlerimi gezdiriyorum. Her şey yerli yerinde ve özenle yerleştirilmiş.
Bakliyat ürünleri, günümüz marketlerinde olduğu gibi ambalajlanmış halde değil de, yine yıllar öncesinin alışkanlığı olan bakliyat kovalarında açık olarak karşınıza çıkıyor. Bu durum, bakliyat ürününü kürekle torbaya dolarken aldığınız ürünü görme olanağı sunduğu gibi, istediğiniz miktarda alma şansı da yaratıyor. Pirinç, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek vb ürünlerin bulunduğu bakliyat kovaları elbette geçmiş yıllardan kalma. Tıpkı kapaklı bisküvi rafı gibi. Bisküvi kutularının içine, ambalajlı bisküvileri yerleştirilmiş. ‘Nereden baksan 40 küsur yıllık’ diyor. Aktardığına göre, bu kapaklı bisküvi rafı turistlerin çok ilgisini çekiyormuş.
Alkollü ürün hiç satmamış ama sigara ürünlerinin satışını ise yedi yıl önce bırakmış. Yerli marka sigara satmaya özen göstermiş, yabancı marka sigara ürünü hiç satılmamış bu bakkal dükkânında. Ancak talep daha çok yabancı marka ürünlere olunca, Cavit abi de sigara satışını bırakmaya karar vermiş.
‘Veresiye?’ diye soruyorum. ‘Haliyle, işimizin gereği’ diye yanıtlıyor sakin ve nazik bir ses tonuyla.
“Sadece kefeli teraziden akıllıya geçmişsin abi, geri kalan aynı” diyorum. Gülümsüyor, ‘Bir de biz değiştik’ diyor, köşedeki akvaryumun içine balık yemlerini atarken.
Kolonya bidonları yan yana dizilmiş, her bidonun üzerine içindeki kolonya çeşidi özenle etiketlenmiş; Gizli çiçek, Zambak, Limon gibi. Yine baharat kavanozları da öyle. Köşedeki kahve makinesini arada bir çalıştırıp, kahveyi öğütüyor. Zaman, bayram öncesi olduğu için kahve ve lokuma talep oldukça fazla. Cavit abinin müşteri profili oldukça değişken. Civar köylerden gelen olduğu gibi, cadde esnafı da müşteri profiline giriyor. Ancak yine de köylülerin toplu alışverişlerini buradan yapıyor olmaları, aklımda kalan izlenim. Ne de olsa, onlar gelenek ve alışkanlıklarını çok kolay teslim etmezler.
Dışarı çıkıp bakkal dükkânına bakıyorum yeniden.
Camekân vitrine dönüştürülüp; deterjandan çay çeşitlerine, sinek ilacından traş köpüğüne kadar birçok ürün sergilenmiş. Bir kartonun üzerine yazılmış ‘Anında Türk Kahvesi’ rüzgârla hafifçe uçuşuyor. Dükkânın biraz ötesindeki yani Cumhuriyet Caddesi ile Eski Demirciler Sokağın birleştiği bölgede biriken çöp yığınını göstererek ‘burası her gün böyle, kentin en işlek bölgesi, bir önlem alınamaz mı?’diye söyleniyor.
Vedalaşıyoruz.
50 küsur yıllık bakkal dükkânından ayrılıyorum. Milas’ın merkezinde yani Cumhuriyet Caddesindeki bu dükkânı inatla işleten Cavit abi, ne yazık ki kasabamızın son bakkallarından biri.
Bunca yıllık inadını sevgiyle selamlıyorum.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.