• 16 November 2016, Wednesday 18:42
H.Avni Kunduracıoğlu

H.Avni Kunduracıoğlu

Bakkal Cavit

Bazen... / fotoğrafların peşinden ... - Hüseyin Avni KUNDURACIOĞLU

Yetmişli yılların başlarında, Cumhuriyet Caddesi’nde (Ziraat Bankası karşısı) bulunan İsmail amcanın bakkal dükkânı sadece caddeyi kullananların değil, aynı zamanda Arasta sakinlerinin de ilgi gösterdiği bir mekândı.

Mavi renge boyanmış ahşap camekânın ardında yeralan raflara oldukça düzgün yerleştirilmiş ürünler, bakliyat kovaları, bisküvi tenekelerini barındıran raflar ve İsmail amcanın oturduğu masanın derli toplu görüntüsü, o yıllarda her yerde görmeye alışık olduğumuz bakkal dükkânlarından farklıydı. Aradığınız her şeyi bulma olanağınızın olduğu bakkal dükkânları, nedense karmakarışık ya da üst üste konulmuş ürünler ile belleğimde yer etmiş. Hele bakkalın oturduğu masa veresiye defteri, kese kâğıtları, kefeli terazi ve incik boncuk kutularıyla neredeyse nefes alamazdı.

İsmail amcanın şansı, dükkânı yetişkin oğlu Cavit ile birlikte işletiyor olmasıydı. Cavit abinin titiz ve mesleğini seven kişiliği, dükkân düzenlerine yansıyordu. Sonraki yıllarda, bu bakkal dükkânı Cumhuriyet Caddesinden taşınarak Arastanın caddeyle bağlantısı olan Eski Demirciler Sokağa taşındı.

Ferhan Şensoy, 80’li yıllarda “Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı” isimli tiyatro oyununu yazıp sergilediğinde, daha AVM’lerin varlığı bilinmiyordu. Büyükşehirlerde başlayıp küçük yerleşim yerlerine kadar yaygınlaşan marketler zincirinin piyasayı ele geçirmesiyle birlikte, bakkallar yok olmaya başladı. Ambalaj sektörünün büyümesi ,bankaların  kredi kartlarını dağıtım kolaylığı sağlaması gibi faktörlerle birlikte, sermaye destekli marketler büyüdükçe büyüdü. Bugün orta yaşlıların çocukluklarının vazgeçilmezi olan bakkal ve bakkal kültürünün, büyük sermayeye karşı direnmesi olanaksızdı.

Kıyıda köşede kalan bakkallar Tekel ürünleri, meşrubat ve bisküvi vb ürünler satan büfelere dönüştü. Zaman içinde, market kültürü herkesi o kadar teslim aldı ki, bu küçük işletmeler bile kendilerini ‘market’ olarak beyan eder oldular. Market, mini market, küçük market vb tanımlamalarla karşılaşmak olağan manzara oldu. Sanki görülmez bir güç ‘bakkal’ı dışlamıştı. Sermayenin ezdiği bakkal, bir de kültürel dışlanmayla karşı karşıya kaldı.

Geçenlerde Arastayı dolaşırken, Eski Demirciler Sokaktaki Cavit abinin dükkânına uğradım. Cumhuriyet Caddesindeki Bakkal İsmail amcanın dükkânına giden ben orta yaş kuşağına ulaşmış, güler yüzüyle hizmet veren Cavit abi ise orta yaş kuşağını aşmıştı.

Aradan geçen onca yıla rağmen, Cavit abi yine gülümseyen yüzüyle ve nezaketi bırakmadan dükkândaki müşterisine hizmet veriyordu.

O sıra gördüm camlı kapıya asılmış ‘’BAKKAL CAVİT’’ tabelasını. Bu yazının temelini, o küçük tabeladaki büyülü sözcük oluşturdu. Aslına bakarsanız, Cavit abinin dükkânını aktarmak için, tabeladaki o sözcükten başkası uygun düşmezdi.

Evet, şu an bir bakkal dükkânındayım. Alışık olduğum/uz geleneksel bakkalın izlerini taşıyan bir dükkânda hem de.

Aradığınız her ürünü bulma şansınız olan bu küçük dükkân, sanki zaman tünelinin içindesiniz hissi yaratıyor. Raflara özenle yerleştirilmiş ya da duvardaki boşluklara yine özenle asılmış her ürünü gördüğümde ‘bu da var’ diyorum kendi kendime. Şaşırmış olmama kendim de şaşarak. Sonuçta bir bakkal dükkânındayım ve bakkal demek, gereksinimlerin A’dan Z’ ye karşılanması demek.

Gaz lambasından urgana, huniden süpürgeye, ispirtodan asma kilide, deterjandan traş makinesine, ayakkabı boyasından kolonya çeşitlerine, ampulden çiviye, tabaktan mandala, helvadan bulgura kadar envai çeşitlerin olduğu rafların arasında gözlerimi gezdiriyorum. Her şey yerli yerinde ve özenle yerleştirilmiş.

Bakliyat ürünleri, günümüz marketlerinde olduğu gibi ambalajlanmış halde değil de, yine yıllar öncesinin alışkanlığı olan bakliyat kovalarında açık olarak karşınıza çıkıyor. Bu durum, bakliyat ürününü kürekle torbaya dolarken aldığınız ürünü görme olanağı sunduğu gibi, istediğiniz miktarda alma şansı da yaratıyor.  Pirinç, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek vb ürünlerin bulunduğu bakliyat kovaları elbette geçmiş yıllardan kalma. Tıpkı kapaklı bisküvi rafı gibi. Bisküvi kutularının içine, ambalajlı bisküvileri yerleştirilmiş. ‘Nereden baksan 40 küsur yıllık’ diyor. Aktardığına göre, bu kapaklı bisküvi rafı turistlerin çok ilgisini çekiyormuş.

Alkollü ürün hiç satmamış ama sigara ürünlerinin satışını ise yedi yıl önce bırakmış. Yerli marka sigara satmaya özen göstermiş, yabancı marka sigara ürünü hiç satılmamış bu bakkal dükkânında. Ancak talep daha çok yabancı marka ürünlere olunca, Cavit abi de sigara satışını bırakmaya karar vermiş.

‘Veresiye?’ diye soruyorum. ‘Haliyle, işimizin gereği’ diye yanıtlıyor sakin ve nazik bir ses tonuyla.

“Sadece kefeli teraziden akıllıya geçmişsin abi, geri kalan aynı” diyorum. Gülümsüyor, ‘Bir de biz değiştik’ diyor, köşedeki akvaryumun içine balık yemlerini atarken.

Kolonya bidonları yan yana dizilmiş, her bidonun üzerine içindeki kolonya çeşidi özenle etiketlenmiş; Gizli çiçek, Zambak, Limon gibi. Yine baharat kavanozları da öyle. Köşedeki kahve makinesini arada bir çalıştırıp, kahveyi öğütüyor. Zaman, bayram öncesi olduğu için kahve ve lokuma talep oldukça fazla. Cavit abinin müşteri profili oldukça değişken. Civar köylerden gelen olduğu gibi, cadde esnafı da müşteri profiline giriyor. Ancak yine de köylülerin toplu alışverişlerini buradan yapıyor olmaları, aklımda kalan izlenim. Ne de olsa, onlar gelenek ve alışkanlıklarını çok kolay teslim etmezler.

Dışarı çıkıp bakkal dükkânına bakıyorum yeniden.

Camekân vitrine dönüştürülüp; deterjandan çay çeşitlerine, sinek ilacından traş köpüğüne kadar birçok ürün sergilenmiş. Bir kartonun üzerine yazılmış ‘Anında Türk Kahvesi’ rüzgârla hafifçe uçuşuyor. Dükkânın biraz ötesindeki yani Cumhuriyet Caddesi ile Eski Demirciler Sokağın birleştiği bölgede biriken çöp yığınını göstererek ‘burası her gün böyle, kentin en işlek bölgesi, bir önlem alınamaz mı?’diye söyleniyor.

Vedalaşıyoruz.

50 küsur yıllık bakkal dükkânından ayrılıyorum. Milas’ın merkezinde yani Cumhuriyet Caddesindeki bu dükkânı inatla işleten Cavit abi, ne yazık ki kasabamızın son bakkallarından biri.

Bunca yıllık inadını sevgiyle selamlıyorum. 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık