- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 20 October 2016, Thursday 19:21
- 5244 kez okundu
Sırtçantamdakiler / Hüseyin Avni KUNDURACIOĞLU -
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde her yıl güz aylarının başlarında bir pazar kuruluyor. Üstelik 800 yıl küsurdan bu yana.
‘Pınar Pazarı’ adıyla bilinen bu pazar, sadece Eylül - Ekim aylarında ve sadece Pazar günleri.
Yüzlerce yıldır süren bu gelenek ‘hasat bayramı’ olarak değerlendirilebilir. Toprak ile uğraşanlar için en verimsiz zaman dilimi bir ‘Pazar’a dönüştürülmüş zira. ‘Bu aylarda dağdaki Yörükler düzlüğe indirilmiş’ de denilebilir. Nihayetinde Toroslar’ın eteklerindeyiz.
Aylardan Eylül, günlerden Pazar ve ben Eğirdir’den Pınar Pazarı’na giden bir aracın içindeyim. Heyecandan daha çok, meraksı güdüler taşıyorum. 1204 yılında oluşmaya başlandığı tahmin edilen bir pazara, 2016 yılında, yani 812 yıl sonra aynı bölgede tanık olacağım.
Pazar, Eğirdir’e 7 kilometre uzaklıktaki Bağarası mevkiinde ya da bugünkü tanımlamayla Pınar Pazarı
Mahallesinde kuruluyor. Bu mahalleye uzanan karayolundaki trafiğin yoğunluğu, pazara olan ilginin ilk işareti oluyor. İkinci işareti ise, pazara ulaştığımızda aracı park etme sorunu yaşadığımızda alıyoruz.
Hatırı sayılır bir zaman dilimi uğraştıktan sonra, yüzlerce aracın arasında yer bulup pazara
doğru yöneliyoruz. Bu yoğunluk, Pınar Pazarı’na çevre il ve ilçelerden ilgi gösterilmesinden de kaynaklanıyor.
Nihayet Tarihi Pınar Pazarı’ndayım.
Pazarın girişinde ekmek satıcıları karşılıyor bizi. Isparta’nın, İslamköy’ün, Eğirdir’in ünlü kocaman ekmekleri camekânların içinde alıcı bekliyorlar. Hemen sol taraftaki büyükçe söğüt ağacının altına atılmış tahta masa ve sandalyeler kahvehanenin.
Azımsanmayacak bir kalabalık, hem çaylarını yudumluyorlar hem de yarenlik ediyorlar. Pınar Pazar’ında bulunduğumuz sürece, geçmişe doğru çağrışımlar yaşıyoruz. Tıpkı şu an ağacın altında toplanmış ahaliyi izlerken yaşadığımız gibi. 800 küsur yıldır farklı zaman dilimlerinde, farklı giysilerle, farklı oluşmuş
mekanlarda ve farklı içecekler ile yarenlik etmiş; dağ köylülerini, çobanları, Yörükleri ve çeşitli meslek ustalarını anımsamamak ne mümkün. Pınar Pazarı’nın geçmişte oluşmasını sağlayan da bu olsa gerek. Bütün dağ köylülerinin buluşmasını sağlamak. Pınar Pazarı’nın 1200’lü yıllarda Akpınar Köyünden Yılanlı Musa Ağa’nın girişimleriyle kurulduğu bilindiğine göre, bu güzel düşüncede onun oluyor elbet.
Yılanlı Musa Ağa’yı sevgiyle selamlayarak, çadırların altındaki tezgahlara doğru ilerliyoruz. Bu bölüme giysi pazarı denilebilir.
İlerledikçe iğneden ipliğe, şapkadan gömleğe, şalvardan züccaciyeye, bakır ibrikten tencereye, oyuncaktan battaniyeye gibi ürünlerin satıldığı onlarca sergiyi ardımızda bırakıyoruz.
Aralara sıkışmış dondurmacıları, bıçakçıları, çerçileri de unutmamak gerek.
Aslına bakarsanız, bugün herhangi bir yerleşim yerinde yapılan hafta pazarlarından bir farkı yok. Ancak geçmişten geleceğe uzanan bir kültür olması, hele Anadolu’nun Pazar kültürünün renkli mirası olduğu göz önüne alındığında, pazarı farklı duygular ile arşınlıyorsunuz.
Bu arşınlama bizi tenekecilerin, sıcak demirci ürünlerinin sergilendiği tezgâhlara götürüyor. Sıcak demirci bir amcadan keçi çıngırağı satın alıyorum. Madem bu pazar bize Yörüklerin mirası, pazar anısı da onlardan olsun diye.
İtiraf etmeliyim ki, şu an pazara girdiğimizden bu yana aklımda olan bölgedeyiz. Bir nevi ‘açık hava lokantaları’ diyeceğimiz bu bölgede; dönerden sulu yemeklere, atıştırmalık yiyeceklerden kokoreçe kadar seçenekler var. Ancak benim aklımda olan ise, yöreye özgü tandırların olduğu bölge. Burada yine açık hava fırınlarında pişirilen oğlak eti, masanıza sıcak bir tandır olarak geliyor. Lezzeti tarif etmek imkânsız.
Bu tandır ocaklarının ya da lokantalarının, Pınar Pazarı’nda ayrı bir yeri var. Zira bu pazar oluşurken keçi ve koyun gibi küçükbaş hayvanların satılması öngörülmüş. Geçmişte 2500 ile 3000 civarında keçi, koyun satışı olurmuş bu pazarda. Açık hava tandırları da o dönemlerden miras. Geçen yıla kadar pazarda
canlı hayvan kesimi oluyormuş, bu yıl ise kesim yasaklanmış ve tandır eti Isparta’da ki kesimhaneden geliyormuş. Tandırcıların solundaki kesim yerlerini ve kasap çengellerini görmek ise hâlâ mümkün.
Tandırcıların sağından gelen su sesine yöneliyoruz. Beş – altı borudan akan su, doğrudan yalağa dökülüyor. Elbette su gereksinimi olanlar, bu borulardan akan, içimi nefis soğuk suyun başında oluyor. Su, borular ile kontrol altına alınsa da Pınar Pazarı’na ismini veren ‘pınar’ aslında.
Çeşitli yiyeceklerin satıldığı açık hava lokantalarına geçip, pazarın en rağbet edilen bölümüne ulaşıyoruz. Peynircilere yani. Burada da zeytinden her türlü süt ürününü bulmak mümkün ama yine rağbet keçi sütünden yapılmış tulum peynirlerine oluyor. Satıcıya istediğiniz miktarı söylüyorsunuz, o da o kiloya uygun kabın içine önce peyniri koyuyor sonra da elindeki tokmakla peyniri vurarak tepiyor. Tokmakla peyniri dövme işlemi, istenilen miktara ulaşınca bitiyor. Buradan peynir satın almak sanıldığı kadar kolay değil. Onlarca seçeneğin
arasında dolaşıp tadım yapıyorsunuz ve sonunda tulum peynirini seçiyorsunuz. Tabii seçebilirseniz. Bu sırada tokmak sesleri birbirine karışıyor.
Aslında pazarın kendine özgü bir uğultusu var. Hep tezgâhlardan söz ettim ama bu tezgâhların önündeki kalabalıklardan da söz etmeliyim. Çok kalabalık öncelikle. Kentli, köylü, çoluk çocuk, kadın erkek her yaş grubu pazarda. Salt pazar demek doğru değil Pınar Pazarı’na. Çünkü burası panayır yeri gibi.
Artık sebze, meyve pazarına ulaştık. Eğirdir’in köylerinde yetiştirilen her türlü sebze ve meyvenin bulunduğu Pazar oldukça coşkulu. Bu bölümün arkasında ise bakliyat ürünlerinin satıldığı bölüm var. Yere serilen çulların üzerine dökülen bakliyat ürünlerinin arasından çıkışa ulaşıyoruz.
Pınar Pazarı’nın uğultusu arkamızda kalıyor. Üretici ile tüketicinin buluştuğu, 800 yıllık bir kültür mirasından ve
rengarenk Pınar Pazarı’ndan keyifle ayrılıyorum.
Elimdeki bez torbada bulunan hünnap ve kızılcık ile.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.