- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 21 September 2019, Saturday 13:14
- 2559 kez okundu
Gümüşhane’den yola çıkıp Arzular Köyü’nü ardımızda bıraktıktan sonra Yağmurdere’ye doğru yönelince, 2000 metrelerde olan Karadeniz yaylalarına doğru yol almış oluyoruz.
Asfalt ve düzgün yol, bizi Taşköprü Yaylası’na ulaştırıyor.
Taşköprü, uzun ve sarsıcı yolculuktan sonra mevcut konumuyla nefes alabileceğiniz bir yer. Kahvehanesinden fırınına, bakkalından manavına kadar olan küçük ticari işletmeler, Karadeniz’de yaylaların yöre insanı için olan önemini aktarıyor. Yaylalara çıkmakta olanların, soluk aldığı ya da gereksinimlerini karşıladıkları Taşköprü’de bir çay içimi mola veriyoruz.
Zira aklımız Santa’da.
Santa, 17-19. yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşamış bir Rum köyü.
Rum Ortodoks Hristiyanlardan oluşan Santa halkı, 1924 mübadelesiyle köylerini boşaltmak zorunda kalır. Vadinin içinde yer aldığını bildiğimiz bu terk edilmiş köye, artık 8 km’lik bir yolumuz var. Taşköprü’ye ismini veren köprüyü sağımıza alıp, kıvrıla kıvrıla yükseliyoruz.
Yanbolu Deresi’nin yol boyunca yaptığı eşliğe, birbiri üzerine binmiş dağ silüetleri ekleniyor. Dağlardan uzunlamasına akan sular, çam ormanlarını yara yara vadinin dibindeki dereye ulaşıyor. Ağustos ayının sonunda olmamıza karşın, yöredeki bahar görüntüleri şaşırtıyor. İsmini bildiğim bilmediğim rengârenk dağ çiçekleri yol boyunca görüntü alanımıza giriyor. Bölgenin bu eşiz konumuna kendimizi iyice kaptırdığımız an, yoğun bir sisin çökmesine tanık oluyoruz. Sisin yükselmesini beklerken irice bir atmaca önümüzde havalanıp, adeta sisin peşinden yükseliyor.
Sis, kâh yükselip kâh çöktükçe Santa’nın yeni isminin niye Dumanlı olduğunu algılayabiliyoruz.
Yeşil rengin bütün tonlarını bünyesinde taşıyan vadiyi yukarıdan görmeye başladığımızda, çatıları çökük ya da kırmızı kiremitli mekânlar görüş alanımıza giriyor. Santa’ya ulaştığımızın ayırtına varınca, heyecanlanıyorum.
Aslında Santa, vadinin içinde dağınık yerleşim göstermiş bir köy. Yedi mahalleden oluşan Santa’nın bir mahallesi doğusunda yer alırken, altı mahallesi de batısında yer alıyor. Tabi ki Santa’nın geçmişte 5 bin nüfuslu bir köy olduğunu belirtmeliyim.
Mahallelerinin isimleri Pistofanton (Piştoflu), İschananton (İşhanlı), Kozlaranton (Sincanlı), Tsakalanton (Çakallı), Pinetanton(Binatlı), Terzanton (Terzili) ve Zournatzanton (Zurnacılı) olan Santa’nın bu mahalleleri, vadiyi oluşturan birbirinden ayrılmış üç yamacın üzerinde konuşlanmış. Santa’nın merkezi olan Piştoflu’da araçtan iniyoruz. Köy meydanında Hüseyin abi karşılıyor bizi. Günümüzde ‘Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı’ ilan edilen Santa’nın yeni sahipleri olsa da, yapılaşma yasak. Köyün bekçiliğini yapan Hüseyin abiden Santa’nın yaylacılar gelene dek yalnızlığı ile baş başa kaldığını ama yaz mevsimiyle birlikte köyde yaşamın nispeten canlandığını öğreniyoruz. Kasım ayı ile birlikte karlar altında kalan Santa’yı kendisinin de terk ettiğini söyleyen Hüseyin abi, kahvehane işlevi gören odaya çay için seslendiği sırada, mahallenin sokağına yöneliyorum.
Daha çok taş mimariden yapılmış evlerin yoğun olduğu köyde, yöreye özgü mimari dikkati çekiyor. İki katlı evlerin birinci katı tamamen taş bina olarak inşa edilmesine karşın, ikinci katlarda yer yer ahşap kullanılmış. Tek katlı evler ise yine taştan inşa edilmiş. Muhteşem bir coğrafyanın içinde yer alan Santa, kültürel öğeleriyle adeta Karadeniz’in geçmişini gözler önüne seriyor. Taş döşeli sokaklarda ilerlediğimiz sürece, sadece keyifli görüntüler değil aynı zamanda hüzünlü bir süreç eşlik ediyor. İşte şu an geriye sadece dış duvarları kalmış iki katlı okulun önündeyiz. Kız ve erkek öğrencilerin birlikte okuduğu bu binadan görülen karşıdaki dağdan aşağıya doğru süzülen suları izlerken buluyorum kendimi. Geçmişin izlerini taşıyan taş evlerin oluşturduğu sokaktan yukarıya doğru çıktığımda, kilise ile karşılaşıyorum. Yine sadece duvarları kalan bu binanın hayvan barınağı olarak kullanıldığı belli. Dış duvarlarına dini motiflerin işlendiği kilise, konumu gereği köye biraz tepeden bakıyor. Santa’nın bütün mahallelerini dolaştıkça fark ediyorum ki, her mahallede bir kilise ve her sokakta bir-iki çeşme var.
Döneminde yaklaşık 300 hanenin olduğu söylenen Santa’da, Rum sivil mimarisine özgü yapılaşmayı tüm mahallelerde görmek mümkün oluyor. Coğrafyanın konumuna göre şekillenen bu yerleşimden günümüze kalan kent kültürü ve mimarisi karşısında etkilenmemek mümkün değil. Birçok evin bahçesinde bulunan armut ağaçları da Rum yurttaşlardan kalmaymış. Dalından kopardığım armudu dişleyerek, taş evlerden birinin içine dalıyorum.
Döneminde dini, ticari ve kültürel bir önem taşıdığı belli olan Santa için, bir madenci köyü demek sanırım pek yanlış olmaz. Zira sahip olduğu kurşun ve demir ocaklarının yanı sıra gümüş madenlerinin işletilmesi köyün ekonomik rahatlığı yaşamasını sağlamış. Bölgede çıkan bu madenler, köyde demircilik ve kuyumculuk mesleklerini ön plana taşımış.
Öte yandan, önemli bir liman kenti olan Trabzon’na bugün Zigana Dağı üzerinden ulaşım sağlanırken, döneminde Santa üzerinden sağlandığını düşündüğümüzde bölgenin önemli bir geçiş noktası olduğu da anlaşılır.
Çayırların ormanla buluştuğu bu eşsiz coğrafyada bulunduğumuz sürece, dağların görkemli görüntüsünü perdeleyen sisin coşkusunu izlemek bambaşka bir duygu yaratıyor. Üstelik bulunduğumuz topraklardaki sivil mimari ile coğrafik konumun uyumuna tanık olmak bir başka güzellik.
Yine de bu keyifli duygularımızı gölgeleyen bir hüznün içinde olduğumuzu tahmin etmek zor değil. Santa, 1924 mübadelesiyle boşalır. Kaynaklar, Santa’nın mübadeleye son ana kadar karşı çıkıp direndiklerini ama mecburen gittikleri Yunanistan’ın Makedonya bölgesinde de Nea Santa diye yeni bir yerleşim kurduklarını yazar.
Açıkçası Santa’dan ayrılmak pek kolay değil.
Karadeniz yaylalarında güz mevsiminde beyaz ve mor açan çiğdemleri, yöre halkı ‘vargit çiçeği’ olarak isimlendiriyor. Bu çiçeklerin açmasıyla birlikte, yaylalardan düze inilmesi gerektiğini anlayan yayla insanları, bu yüzden bu çiçeği ‘var-git’ diyor şeklinde yorumlarmış.
İlk kez Santa’da gördüğüm bu vargit çiçeğine yüklenen eyleme uyarak, bu eşsiz güzellikteki yerleşimden ayrılıyoruz.
(Okuma Notları : Öteki Anadolu – Bünyad Dinç Gölgeler Yayınevi 2016)
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.