- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 24 December 2019, Tuesday 8:34
- 5402 kez okundu
İran’ın Kerman şehri, dışarıdan gelen biri için pek de çekici bir şehir değil. Fıstık ve kilim üretiminin şehir ekonomisine olan katkısını bildiğimiz Kerman’ı, Dasht-e Lut’a yani Lut Çölü’ne geçiş olarak kullanıp, Lut’a ulaştıracak ara yola sapıyoruz. Çölün coğrafik yapısı sadece arazi tipi araçlara uygun olduğu için, bir süre sonra başka bir araca bineceğiz.
UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde bulunan Lut Çölü, Dünyanın en büyük çöl havzalarından biri olmasının yanı sıra aynı zamanda Dünyanın en kurak ve en sıcak coğrafik bölgesi olarak bilinir. Dasht-e Lut’un bilinen bir başka özelliği de, yüzeyinde canlı bulundurmaması.
Her ne kadar çöle doğru yol alsak da, içinde bulunduğumuz coğrafya da Lut bölgesi. Daha çok bozkıra benzeyen bu komşu coğrafya çölün kıyısında yaşamın oluşmasına izin vermiş.
İşte çölün kıyısına konuşlanmış bu köyde Amir’in aracına geçiyoruz.
Haki renk gömlek ve pantolonu ile coğrafyaya uyum sağlamış olan bu kısa boylu, yanık tenli, kara bıyıklı adam, ilk görüşte içinizin ısınacağı insanlardan. Müzikçalardan gelen hareketli Farsça müziğe tüm bedeniyle tempo tutan ve bir yandan da aracı kullanan Amir, köyün biraz dışındaki evine uğrayarak hem eşi Afsane hanım ve oğullarıyla tanışmamızı, hem de bir yorgunluk çayıyla bulunduğumuz konuma alışmamıza sağlıyor.
Bir çay içimi sürede, geceyi Afsane ve Amir ailesinin evinde konuk olmayı karar veriyoruz. Daha fazla zaman kaybetmeden Amir’le çöle doğru yola çıktığımızda, günün ve gecenin huzurlu olacağına dair önsezi garip bir şekilde hepimize yerleşiyor.
Lut Çölü’nün uçsuz bucaksız bir boşluk gibi olan görüntüsüne ulaştığımızda, Amir’le çoktan ahbap olmuş ve çölün büyüsüne kapılmıştık. Amir, aracını yoldan çıkarıp çöle doğru sürmüş, ardından da kum tepelerinin arasından yol bularak ilerlemişti. Bu süreçte araç kâh kum tepeciklerinden birinin üstünden kendi boyunda yükselip yere iniyor kâh yüksek kum tepeciğinden hızla aşağıya doğru süzülüyor. Amir, aracın içindeki heyecanlı ve keyifli çığlıklarımıza göre aracı yönlendiriyor ve açıkçası bundan büyük zevk alıyordu. Çölün kıyısında doğup büyüyen ve ekmeğini çölden kazanan bu kara kuru adamın, Lut Çölü’nün bu bölgesini çok iyi bildiğine hiç şüphe yoktu. Çölde aracı iyi kullanmak kadar coğrafyaya egemen olmak da büyük önem taşıyor. Zira rüzgâr erozyonundan oluşan kayaçları çıplak görebildiğiniz gibi, kum tepeciğinin altına saklanmış olarak da görmeniz olası oluyor. İşte Amir’in bu coğrafyayı iyi biliyor olması, aracını adeta çölde dans ettirmesini sağlıyor.
Amir, bir süre bu şekilde yol aldıktan sonra, çölün el değmemiş bir bölgesinde duruyor. An itibarıyla uçsuz bucaksız çölün içinde yer alıyoruz. Batmaya yakın olan güneşin renkten renge çevirdiği kumun içinde, kendimizi sonsuzluktaki birer nokta gibi hissediyoruz. Rüzgârın oluşturduğu kum tepeleri ya da kocaman dalgalar çizdiği çölün içinde, oradan oraya savruluyorum. Bazen avuçladığım kumun dökülüşünü izlerken buluyorum kendimi, bazense attığım her adımda kalan ayak izlerimi takip ederken. Duru bir huzurun kollarındayım adeta.
Güneşin batışıyla birlikte, çöl kendi yalnızlığıyla kalıyor ve işte o an garip bir ürperti yükleniyor. Nihilizmdeki ‘hiç’ kavramı burada daha bir anlam kazanıyor ya da o an böylesine bir algı yüklemekten hoşlanıyorum. Hele gökyüzünün kızıl renge dönüştüğü an çölün de aynı renge büründüğüne tanık olmak, aktarması zor süreçlerden. Adeta kızıl bir gezegenin içindeyiz.
Amir’in çalıştırdığı araba dönüş zamanını anımsatıyor. Aracın farlarının yararak ilerlediği karanlığı ardımızda bırakarak yol alıyoruz. Bahçe duvarlarıyla çevrili tek katlı evin yanan ışıkları, gün bitimiyle başlayan gecemizin habercisi oluyor.
Hurma ağacının kütüklerinden yapılmış masa ve tabureler, dallarından oluşturulmuş çatılar ve çitler, yine saplarından üretilmiş süpürge içinde bulunduğumuz coğrafyayı gözler önüne seriyor. Hele akşamla birlikte oluşan kuru ayaz, çöl sıcaklığını bilen bizlerin çöl soğuğuyla da tanışmasını sağlıyor. Öylesine keskin bir ayaz var.
Bahçede, yerden bir metre yüksekliğinde ocak yer alıyor. Ocağın hemen yanında da toprak bir tandır.
Amir, bu ocağın devamına kerevit görevi gören iki-üç kişinin oturabileceği bir düzlük eklemiş. Böylelikle hem yerden yüksekte oturuyorsunuz hem de içinde kütüğün yandığı ocağa yakın oluyorsunuz. Ocağın içinde yanan kocaman kütükten gelen çıtırtıları dinleyerek başlayan gece, kor şekline dönüşüp küle doğru evirildiğinde sonlanıyor. Bu süreçte Afsane’nin içeriden getirdiği battaniyeleri sarınıp, keyifli bir sohbetin içinde yer alıyoruz. Ocağın kenarındaki çaydanlıkta demlenen çay, bu sürece eşlik ediyor. Bizim Farsça, Afsane ve Amirin Türkçe, İngilizce bilmediği düşünüldüğünde, sohbetin keyfini varın siz düşünün. Dillerin yarım yamalak aktardığını, beden dili tamamlıyor. Afsane hanımın başlangıçtaki utangaçlığı kayboluyor, Amir daha da rahatlıyor, biz ise çölün kıyısındaki bu evde daha bir güvenli ve huzurlu hissediyoruz.
Sabahın erken saatine kalktığımda, Afsane’yi tandırın başında ekmek yaparken buluyorum. Ayazın şiddeti düşse de, varlığını hissettirir cinsten. Küçük oğullarının beslediği onlarca güvercin, bahçenin içinde kâh yerdeki yemlerin peşinde görülüyor, kâh evin çatısına uçuşurken.
Bahçenin dışındaki küçük ağıla doluşan koyunlar dışarıda tepinirken, devekuşları ise tel örgünün ardından bakmak zorundalar. Hurma ağaçlarının arasında gördüğüm Amir, göğe doğru uzayan ağaçların altındaki tarlaya diktiği sarımsakların boy vermesinin keyfiyle, ürettiklerine tanık ediyor.
Kahvaltı masasına oturduğumuzda, güneşin varlığı keyfimize keyif ekliyor.
Gündelik yaşamı doğanın belirlediği bu topraklardan ayrılma vakti geldiğinde, garip bir hüzün ortalığı ele geçiriyor. Lut Çölü’nde yaşayan bu güzel insanları tanımanın sevinciyle, Amir’in evinden uzaklaşıyoruz.
Aracın içinden baktığımda, Afsane hanımı içine çiçek koymayı ihmal etmediği su dolu tası ardımızdan serperken görüyorum.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
01.01.2020 ŞİİLİĞİN KUTSAL KENTİ ; MEŞHED
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.