- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 January 2020, Wednesday 11:39
- 61403 kez okundu
Üç milyon nüfusuyla İran’ın ikinci büyük kenti olan Meşhed, daha havaalanında kalabalık bir kent olduğunu hissettiriyor.
Ehl-i Beyit’ten 8. İmam Rıza’nın türbesini barındıran kent, dünyanın farklı yerlerinden ziyarete gelenlerle dolup taşıyor. İmam Rıza, bütün imamlar gibi, peygamberin ölümünden sonra başlayan Sünni-Şii çatışmasının kurbanlarından olmuş. Abbasi halifelerinden Harun Reşid’in oğlu Halife Memun tarafından zehirlenerek öldürüldüğü söyleniyor.
Sonrasında da bu kente gömülmüş.
Meshed, Sanâbad isimli küçük bir kasabayken, Muhammed Peygamber’in, 8. göbekten torunu İmam Rıza’nın 817’deki ölümünden sonra, büyük bir gelişme yaşamış. ‘’Şehidin mekânı’’ anlamına gelen Meşhed, bu tarihten sonra büyüdükçe büyümüş.
Meşhed’le birlikte türbenin de büyüdüğünü söylemeliyim.
İslam Devrimi sonrası artan ziyaretçi akını, türbe kompleksini yetersiz kılmış. Yeni yapılar, medreseler, mescitler, kütüphaneler, galeriler ve eklentiler gereksinime göre inşa ediliyormuş. Estan’e Ghods’e Rezavi olarak bilinen bu yapılar silsilesi, yüksek duvarlarla çevrilmiş. Şu anda bu kompklesin içinde üç müze, dört cami, her biri mescit olarak kullanılan irili ufaklı salonlar, altı medrese, on iki avlu, postane, 5 kütüphane, hastane ve çok sayıda konferans salonları yer alıyor. Açıkçası uçsuz bucaksız bir kompklesten söz ediyoruz.
Meshed’in tam ortasında ve bütün yolların etrafında kesiştiği bu türbe, çok yoğun bir güvenlikle korunuyor. Özellikle 1994 yılında 27 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırıdan sonra, türbe geniş bir güvenlik çemberine kuşanmış. İçeriye fotoğraf makinesi dâhil her hangi bir eşya ile girme şansınız olmadığı gibi, turnikelerden sıkı güvenlik sonrası geçebiliyorsunuz. Kadınların kompklese girişi bir başka kapıdan ve tabi ki ‘çador’ denilen siyah bir çarşafı da giymek zorundalar.
Türbenin olduğu İmam Rıza Caddesine ulaştığınız an, türbenin altın kaplama kubbe ve minareleri görüş alanınıza giriyor. Caddenin mevcut kalabalığına, türbeye ziyarete gidenler de eklenince yoğun bir kalabalığa karışıyorsunuz.
Hele bizim gibi, ziyareti İran’nın resmi tatili olan Cuma gününe denk getirirseniz, müthiş bir kalabalığın arasında türbeye girmek zorunda kalıyorsunuz.
Ana kapıdan girince, çok büyük bir avlunun içinde buluyorsunuz kendinizi.
Karşınızda yer alan yapı silsilesinin ihtişamlı görüntüsüne, ziyaretçilerin yaşadığı duygu seline tanık olmak da eklenince, bulunduğunuz yerin konumunu daha iyi algılıyorsunuz. Dışarıdan görülen altın kaplama kubbe ve minarelerin sayısı, kompklesin içinde çoğalıyor. Büyük avlunun bazı noktalarına yerleştirilen büyükçe kovaların içlerinde ’namaz taşları’ bulunuyor.
Üstünde duaların yazılı olduğu, yuvarlak ya da altıgen formdaki pişmiş küçük kil tablet olan bu namaz ya da secde taşları, namaz sırasında kullanılıyor. Zira Şiiler namaz kılarken alınlarını seccadeye değil bu namaz taşlarına koyuyorlar. Biraz dikkatli baktığınızda, bazı kişilerin alınlarında oluşan kızarıklığın bu tabletlerden oluştuğunu anlıyorsunuz. Kızarıklığın seviyesi, ibadetin ölçüsü olarak görmenizi de sağlıyor.
Avludan ayrılıp büyük yapıdan içeriye girdiğinizde, mistik bir büyünün etkisine girmemek imkânsız.
Müthiş bir kalabalığın içinde, adeta sürüklenerek yolumu bulduğum bu mekânın aynalarla kaplı duvarlarından birinde soluklanıyorum. Yüksek tavandan aşağıya doğru süzülen taşlı devasa avizelerin ışıltıları, mekânın içine doğru yayılıyor. Namaz taşı üzerinde namaza duranlar, hıçkırıklara boğularak ağlayanlar, bir köşede oturup boşluğa bakanlar, kitap okuyanlar, gözlerinden usul usul damlalar süzülenler, yerin tozunu süpürerek alıp götürmek isteyenler.
Türbeye yaklaştıkça müthiş kalabalığın daha bir coşku seline kapıldığını hissediyorum. Sonunda İmam Rıza’nın sandukasının bulunduğu salona ulaşıyorum. Çok yüksek kubbeden süzülen ışığın altında, sandukanın bulunduğu yere doğru yöneliyorum. İhtişamlı sandukayı çeviren gümüş parmaklıklara ulaşmak ve el sürüp dilekte bulunmak gerçekten de çok zor oluyor. Böylesine bir kalabalığın içinde yol alırken, Şiilerce yeni yılın başlangıcı olarak kabul gören 21 Mart’ta ve hac mevsimi sayılan Haziran-Temmuz aylarında gelen milyonlarca ziyaretçinin olduğu dönemleri tahmin bile edemiyorum.
Kompkles içinde yer alan yapıların bazılarında görülen çini işlemeler, bazı yapılara nakış gibi işlenmiş dualar dikkat çekici. Büyük avluda bulunan yapı silsilesinden üç tanesi müze olarak kullanılıyor. Bu müzelerden Kur’an Müzesi’nde el yazması yüzü aşkın Kur’anı Kerim sergilenirken, Halı Müzesi’nde de türbe içinde kullanılmış eski halılar sergileniyor. On dört yılda, on bin kişinin 30 milyon düğüm atarak ortaya çıkan ‘Yedi Sevgili ‘isimli halı anılmaya değer. Bu iki müzenin dışında bir de üç katlı Merkez Müze var ki, görülmeye değer. Bir yüzeyi altın bir yüzeyi gümüş kapıdan 18. Yüzyılda binlerce inci işlenerek üretilmiş seccadeye, 1215 yılından kalma taş mihraptan 800 yıllık ahşap kapıya kadar onlarca obje ile karşılaşılıyor.
Büyük avlunun önündeki yapı silsilesinin arka tarafına doğru yürüdüğünüzde, başka yapılarla karşılaşılıyor. Kubbesi çinilerle işlenmiş bir camiyi ardımda bıraktığımda, fıskiyesinden suların aktığı havuzun bulunduğu başka avluyla karşılaşılıyorum. Üzerlerindeki cüppe renkleri değişen mollalarla, kompkles içinde sık sık karşılaşıyorsunuz. Türbe, belli dönemlerde üst düzey mollalar tarafından gül suyu ile yıkanıyormuş. Bu büyük kompklesin arka kısımlarında bir mezarlık da olduğu söyleniyor. Elbete buraya gömülmek için, isminizin ve ekonomik gücünüzün büyük olması gerekiyor.
Bu uçsuz bucaksız bir görüntüye sahip kompklesin içinde zamanın akışı hissedilmiyor.
12 İmamdan 8.si olan İmam Rıza’nın türbesi, Şii inancına göre öncelikle yas tutma yeri olarak kabul görüyor. Önceleri Kerbela ile başlayan bu yas, geçmişte din uğruna şehit olanları da kapsayarak yılın her gününe yayılmış durumda. Meshed’de bir şekilde karşımıza çıkan siyah bayraklar, bu ülkenin yasta olduğunu gösterir. Bu bilgiler, külliye içinde tanık olunan hüznü ya da çırpınarak ağlayan kişileri anlamanıza neden oluyor.
‘Güneşin doğduğu yer’ anlamına gelen Horasan’da ki Meşhed’e yılda 20 milyon kişinin ziyarete geldiği biliniyor. Gelenler ‘hacı’ anlamını taşıyan ‘Meşhedi’ unvanıyla geri dönüyor.
Şehrin tarihi, İmam Rıza Türbesi’nin tarihiyle birlikte paralel anılıyor. Bu paralellikte çok yıkımlar, istilalar, yangınlar, depremler, savaşlar atlatılmış. Dedim ya, Meşhed Şii’liğin kutsal bir kenti.
Meşhed’ten ayrılırken, İmam Rıza Türbesi’nin ışığının şehrin gecesini de aydınlattığını fark ediyorum.
-
24.06.2024 BUTİK MURAT
-
14.11.2023 KADDAK DEVE BAYRAMI / PINARCIK KÖYÜ
-
03.10.2023 RUM MAHALLESİ’NDEKİ ‘OSMANLI ÇEŞMESİ’
-
28.07.2023 YENİ MİLÂS HALKEVİ DERGİSİ 1936-1937
-
07.07.2023 MİLAS HALKEVİ
-
04.07.2023 TİFTİK ETİ
-
20.06.2023 ESKİ MEZARLIK
-
09.06.2023 ÇAPUTCU HANI’NDA BİR ODA
-
06.06.2023 SABİHA TEYZEM
-
30.05.2023 ÇAPUTCU HANI
-
23.05.2023 SAKARYA İLKOKULU’NUN KUZEY CEPHESİ. YIL 1938
-
06.10.2022 MİLAS ‘KIZ MEKTEBİ’
-
04.10.2022 MİLAS ‘ERKEK MEKTEBİ’
-
03.10.2022 ERMENİSTAN’DAKİ PENCERE…
-
29.11.2021 KIBRIS’TA BİR MARONİT KÖYÜ ; KORUÇAM / GİRNE
-
23.10.2021 NİYAZİ YALÇINKAYA’YI UĞURLARKEN…
-
14.10.2021 YAHUDİ HALKASI
-
06.10.2021 ANADOLU’NUN SON ERMENİ KÖYÜ; VAKIFLI / ANTAKYA
-
06.08.2021 CO MEHMET, öldü.
-
28.07.2021 BAHADDİN AĞA KONAĞI’NDAN EMİN AĞA KONAĞI’NA; DUVAR RESİMLERİ
-
06.07.2021 Güneydoğu’daki ‘Süryani’ Köylerinden; HABERLİ KÖYÜ / İDİL
-
22.06.2021 ANADOLU’NUN UNUTULAN KAVMİ ‘NASTURİLER’İN PEŞİNDE; ÇUKURCA / ŞIRNAK
-
15.06.2021 YALNIZLIĞA TERK EDİLMİŞ BİR EZİDİ YERLEŞİMİ; MAĞARA KÖYÜ / İDİL
-
08.06.2021 KATO DAĞI’NIN ZİRVESİNDE BİR ‘KELDANİ ‘ KÖYÜ; CEVİZAĞACI / BEYTÜŞŞEBAP
-
23.10.2020 TARİHİ AYAKKABICILAR ARASTASI / ÇORUM
-
30.12.2019 ÖMER HAYYAM’IN NİŞABUR’U
-
24.12.2019 LUT ÇÖLÜ’NÜN GÜZEL İNSANLARI…
-
18.12.2019 İran’da Bir Dünya Yurttaşı; ALİ AMCA
-
16.12.2019 İRAN’DA BİR EMANETÇİ
-
23.09.2019 KROMNİ VADİSİ / GÜMÜŞHANE
-
21.09.2019 SANTA / GÜMÜŞHANE
-
16.09.2019 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI / GÜMÜŞHANE
-
09.09.2019 EKMEĞİN PEŞİNDEN - 4 KÜRTÜN HARÇ EKMEĞİ / GÜMÜŞHANE
-
02.09.2019 15 AĞUSTOS MERYEM ANA PANAYIRI / GÖKÇEADA
-
27.08.2019 GÖKÇEADA’NIN (ESKİ) RUM KÖYLERİ…
-
14.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
12.06.2019 AĞLAYAN GELİN ( TERS LALE) / HAKKARİ
-
22.01.2019 Güllük’ün Geçmişinde Kalan Bir Kültür; GECE PAZARI
-
16.08.2018 Açılışı gerçekleşen Milas Uzunyuva’dan ilk izlenimler …
-
12.07.2018 Keçiborlu’nun Kuyucak Köyünde Lavanta Zamanı
-
06.07.2018 Zampara Altını
-
28.02.2018 Noussa Karnavalı (İskeçe / Yunanistan)
-
18.12.2017 Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’
-
12.12.2017 Ekmeğin Peşinden – 3 / Taban Gevreği (Gölcük / ÖDEMİŞ)
-
23.11.2017 Hikâyesi Olan Şeyler / 1 - Zeytin Jetonları
-
15.11.2017 Ulu Cami’nin güney cephesi
-
24.10.2017 Kentin ileri gelen zevatı, 30 Ağustos’ta …
-
19.10.2017 Bazen... / fotoğrafların peşinden ...
-
06.10.2017 ‘Vitrindeki Kaplan’ın peşinden Samos’a …
-
12.09.2017 Terzizadelerin Evi’nin balkonundan Sakarya İlkokulu
-
06.09.2017 Ekmeğin Peşinden -2- / İslamköy Ekmeği / Isparta
-
29.08.2017 Karahöyük Ekmeği / Acıpayam
-
06.05.2017 6 Mayıs ve Anneler ...
-
19.04.2017 Menderes Yolu’nda 3 gün …
-
07.03.2017 Bodrum’un geçmişinde kalan bir yerleşim: Girelbelen Köyü
-
28.02.2017 “Ütopya Hayallerin Prensesidir”
-
12.01.2017 Allahuekber Dağı’nda Üç Gün / Sarıkamış - Kars
-
10.01.2017 Milas’ın geçmişinde kalan şerbet: Sübye
-
02.12.2016 Kuruyunca içini gözler önüne seren Mumcular Barajı
-
24.11.2016 Manolya ve Nail Şaylan
-
16.11.2016 Bakkal Cavit
-
11.11.2016 Belen Camii ile Bütünleşmiş Bir Müezzin: Yılmaz Hoca (SİDAL)
-
09.11.2016 Terkedilmiş Tarihi Bir Mekân: ‘Eğirdir Garı’
-
03.11.2016 Tarih Öncesi Kaya Resimleri için; Latmos’un emanetlerinin peşinde bir yolculuk
-
28.10.2016 Phaselis Antik Kenti (Antalya)
-
20.10.2016 Geçmişten Geleceğe uzanan 800 yıllık Kültür: Pınar Pazarı
-
18.10.2016 Gelidonya Feneri’nde bir gece
-
23.09.2016 Bir ritüelin peşinden: Eren Günü (Sandras Dağı)
-
09.09.2016 Salda Gölü’nde zaman / Burdur
-
18.08.2016 Sırtçantamdakiler / H. Avni KUNDURACIOĞLU
-
08.06.2016 ‘Milas Arastası’nın 70’li yıllarına güzellemeler / 2 - Tüccar Terzi Hasan Budakoğlu
-
27.05.2016 Tarih 15 Nisan 1933; Milas’ın ‘Umumi Kuşbakışı Manzaralı’ Fotokartı
-
12.05.2016 2. Latmos Doğa Şenliği’nden izlenimler …
-
28.04.2016 İncirliin Mağarası ve Yarasalar
-
19.04.2016 Şefik Seren’in ‘Fotoğrafla Milâs’ının gölgesinde; BARDAK
-
31.03.2016 ‘Bodrum Leleg Yolu’ açılırken …
-
28.03.2016 PTT Memuru mührü basar: MİLÂS 26 EYLÜL 1967
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.