• 18 December 2017, Monday 19:23
H.Avni Kunduracıoğlu

H.Avni Kunduracıoğlu

Hikâyesi Olan Şeyler Dükkânı / 2 - ‘Devrim Yüzüğü’

Bazen... / Hüseyin Avni KUNDURACIOĞLU

Çok partili hayata geçilmesinin ardından, 1950 seçimlerinde Adnan Menderes’in başkanlığındaki Demokrat Parti (DP) iktidara gelir.

10 yıl boyunca iktidarda kalan DP, askeri bir darbeyle devrildiğinde takvimler 27 Mayıs 1960’ı göstermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, darbenin gerekçesini ’iktidarın Türkiye’yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürmesi’ olarak açıklar.

Ülkemizin ilk kez askeri darbeyle tanışması olan 27 Mayıs, elbette ardından birçok tartışmaları da beraberinde getirecektir. Ancak Demokrat Parti’nin otoriter bir iktidar olma tarzını benimseyip muhalefeti yasaklaması, üniversiteler ve basını cezalandırması, sivil toplumu adeta ezmesi ve en önemlisi yargıyı yürütmeye bağlamaya çalışmasının altını çizmeden geçmek istemem. Yaşanılan bu ‘sivil darbe’nin yukarıdan ‘askeri bir darbe’yle karşılaşmış olması elbette tartışılabilir, ama konumuz bu değil.

27 Mayıs ile birlikte ülke yönetimini Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi ele alır.

Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan idam edilir. 1980 darbesiyle değiştirilecek olan 1961 Anayasası yürürlüğe girer. Toplumun her kesimi, gelişmeleri kendi cephesinden izler. Devrilmiş DP’lilerin çaresizliğine, 27 Mayısı destekleyen CHP’lilerin sevinci karışır. Ülke yönetimini ele alan MBK, ciddi bir ekonomik krizle karşılaşır. Hatta bu konuda Cemal Gürsel’in ABD’den mali yardım istediğine dair belgeler olduğu söylenir.

CHP’lilere göre bu krizin nedenini, iktidardan devrilen DP yönetiminin ‘savruk ve plansız’ harcamaları oluşturur. MBK, önlemler alarak ekonomik krizi aşmaya çalışır.

Bu yazının hikâyesi de bu süreçte başlar.

8 Haziran 1960’da Birinci Zırhlı Tugay’a bağlı subay ve astsubaylar eşleri ile birlikte, evlilik sözleşmesinin birer göstergesi olan altın alyanslarını orduya bağışlarlar. Bu bağışla ekonomiyi düzlüğe çıkarmak, yani devleti, içinde bulunduğu darboğazdan kurtarmak amaçlanır. Bu sivil eylem yurdun her köşesine yayılmakta gecikmez. Hatta bu konuda kurullar bile oluşturulur. Alyans başta olmak üzere ziynet eşyalarını bağışlama kampanyası başlar. İş adamı Vehbi Koç, bu kampanyaya hazineye 28 kilo altın ve bir bina bağışlayarak katılır. ‘Alyans bağış kampanyası’na daha çok CHP’lilerin sahip çıktığını tahmin etmek zor değil. Evlerde eşler arası yaşanan tartışmalar şehir efsanesi gibi kulaktan kulağa yayılır. Yine de bu kampanyanın çok büyük ilgi gördüğü söylenebilir. Zira bu alyanslarla ekonomi düzlüğe çıkacak ve her katılımcı bu düşüncelerle birer yurtsever olmanın vicdani mutluluğunu hissedecektir.

Elbette bu, madalyonun bir yüzüdür.

Daha çok DP’lilerin yer aldığı cepheyse, bağışlanan bu ziynet eşyalarını subay eşlerinin kullandığına inanır. Hatta o yıllarda İstanbul Gayrettepe ve Ankara Yücetepe’de inşa edilen askeri lojmanların bu alyans paralarıyla yapıldığı söylenir. Halâ bile bu evler ‘Alyans Evleri’ olarak bilinir.

Halktan toplanan bu altın alyansların karşılığında sembolik olarak metalik bir alyans verilir ve bu metal halkalara ‘devrim yüzüğü’ denilir. Kişisel koleksiyonumda yer alan fotoğraftaki yüzük, bu devrim yüzüklerinden bir tanesidir.

Bir yüzeyinde ay yıldız olan bu yüzüğün diğer kısmında 27 - 5 - 1960 yazmaktadır.

Bir dönemi simgeleyen bu yüzüğü her ele alışta; bu yüzüğün karşılığında verilen alyansın bir mutlu güne tanık olduğu gibi, o alyansını vererek ‘ülke mutluluğuna ortak olduğuna’ inanan alyans sahibini düşünürüm.

Olasılıkla, onurla taşıdığı bu metal yüzüğün, bir gün sıradan bir obje gibi eskicilere verileceğini tahmin etmiş midir?

Kim bilir?


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık