• 06 March 2019, Wednesday 15:39
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

Birikmiş sorularım …

31 Mart Yerel Seçimlerine doğru, -başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere- iktidar sözcülerinin söylediklerini duydukça, pek çoğu ile ilgili yazılar yazası, sayfalar dolusu ‘karşı durası’ geliyor insanın. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, her partiyi, herkesi muhatap alıp her konuyu ‘beka-terör-manipülasyon’ üçgeni içine hapsetmesi dikkat çekiyor. 

Ayrı ayrı üzerine bi dolu söz söylenebilecek o kadar çok söz var ki, yetişebilmek mümkün değil … Bir süre ‘heves’ ediyor, yetişemedikçe ‘dertleniyor’ ve nihayetinde peşini bırakmak zorunda kalıyor insan …

Geçen yıllar içinde buna benzer durumlarla karşılaştığımda ille de bir çıkış yolu bulmaya çalışmış ve genellikle de içimi-vicdanımı rahatlatacak o yolu bulmuşumdur … Bu kez de, bu sözlerle ilgili kısa sorular sormak istiyorum. (Bunun, gazeteciyi ‘sorduğu soru’yla azarlayıp suçlama tekniğini kullanan siyasetçi-bürokrat örneklerinin egemen olduğu koşullarda daha bir anlamlı olacağının da farkındayım elbette …)

Şahsen ‘sosyal medya’ alanına girmeyi hiç denemedim. Ancak zaman zaman oradan yansıyan bazı paylaşımların çok değerli olduğunu belirterek ‘sosyal medya’da paylaşılan bazı mesaj-sorulardan da esinlendiğimi belirtmeliyim.

Müsaadenizle başlıyorum …

- Madem ki ‘beka sorunumuz’ var, Cumhurbaşkanı Erdoğan neden ‘keyif çayı’ dağıtıyor? Geleceğimizle ilgili kaygılar içinde olmamız ve o eksende oy kullanmamız istenen memleket şartlarında üzerimize üzerimize atılan çayları içip de nasıl keyiflenebiliriz?

- Cumhurbaşkanı, “Beraber yola çıktığımız insanlar şimdi bizim trenden inip başka trene biniyor. Bu dava birliği değildir. Bugün bize ihanet edenler yarın gittikleri yere de ihanet ederler” demiş. Sormak isterim: ‘Gömlek değiştirmek’ de bir trenden inip ‘başka trene binmek’ ayarında bir şey midir? ‘Dava Birliği’ne halel getirir mi? Başkalarına ihanet edip sizin treninize binenler bakımından da benzer sorunlar söz konusu mudur? Yoksa seçim kazandığınız sürece bütün bu irice sözlerin herhangi bir değeri yok mudur?

- “İstanbul’a ihanet ettik!” itiraflarının havada uçuştuğu tablo içinde, ‘kente karşı suç’a, Taksim Gezi Parkı’nda İstanbul’a bir kez daha ihanet edilmemesi için karşı çıkmak üzere yola çıkan ‘Geziciler’ yargılanmaya başlandı … Peki ama eğer ki ortada, üstelik itiraf da edilmiş bir ‘kente karşı ihanet’ varsa bunun herhangi bir bedeli yok mudur?

- Olası tüm olumsuzlukların hesabını, eczaneler, fırınlar, maden ocakları ve gazeteler gibi pek çok işyerinde olduğu gibi ‘mesûl müdürler’e ödeten toplumsal örgütlenme modelimizde, ‘siyasetçi ve bürokrat’ın ne gibi bir ayrıcalığı vardır? Örmekse, Ulaştırma Bakanlığı TCDD Genel Müdürlüğü sorumluluk alanında, görevli bakandan genel müdür ve işletme müdürlerine kadar kalabalık bir yönetici kadro, meydana gelen ve onlarca yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan kazaların ardından nasıl oluyor da ‘sorumlu’ tutulmuyor?

Mahkemelerin takipsizlik kararı verebildiği bazı konuların ‘vicdan takibi’ne takılması gerekmez mi? Sevgili ülkemizde benzer-benzemez onca olmayası olay sonrasında bir tek bakan istifa etmez mi? Akıl mantık alır, vicdanlara sığar gibi değil …

- Enflasyon .67’ye düşmüş. Bu demektir ki “fiyatların artış hızı .67’ye düşmüş” … Yani fiyatlar yükselmeye devam ediyor … Hatta gıdada artış oranının ).95’lerde olduğu belirlenmiş. Bunları birileri uydurmuyor, TÜİK açıklıyor. Ve bunu “Uzun bir zamandan sonra enflasyon ’nin altına düştü” diye bir müjde verir edasıyla duyuruyor kimileri … Bu duruma sevinmeli miyiz?

- AK Parti’nin ayaküstü-vaziyeti idare etme çabasıyla yaptığı işlerden bir yenisi de hiç kuşkusuz ‘Tanzim Satış Aldatmacası’ olmuştur. Bu adımın, yerel seçime oy devşirme niyetiyle atıldığını görmeyen kalmadı. Şimdi de göstermelik olarak “23 zincir markette inceleme” başlatılmış … Sıtmayla mücadele için sinek öldürmek değil bataklığı kurutmak gerektiğini bir kez daha anımsatmak yararlı olur mu sizce?

- CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nu büyük takdir hisleriyle izliyoruz. ‘Anneler ve çocuklarına, çocuklar 4 yaşına gelene kadar ücretsiz toplu taşıma hizmeti’ vaat eden İmamoğlu’na: “Sen kimin cebinden neyi bedava yapıyorsun!” deyiverdi partili Cumhurbaşkanı. İmamoğlu ne demişti: “Yeni bebeği olan bir anne, çocuğu 4 yaşına gelene kadar çocuğuyla beraber ulaşımdan ücretsiz faydalanacak. Çocuklar 12 yaşına kadar toplu taşıma araçlarına ücretsiz binecek. Öğrencilerin 85 lira olan kartını 50 liraya indireceğiz. Sadece öğrenciler değil 25 yaşın altındaki tüm gençler toplu taşıtlardan yüzde 40 indirimli faydalanacak.”

Herhangi bir ‘kıyas tuzağı’na düşmeden sormak istiyorum: Böyle bir uygulama iyi olmaz mı? Buna, tıpkı 65 yaş üstü yurttaşlarımıza yönelik uygulama gibi ülkemiz genelinde sahip çıkılsa fena mı olur?

- AK Parti Urfa Milletvekili: “Allah, emaneti ehline vermenizi emrediyor. Halk emaneti sandıkta verir. Allah size emretmiş. Emretmişse bunun hesabını sana soracak! Bize oy verdiğiniz için, AK Parti adaylarına oy verenlerden Allah hesap sormaz!” Konu bu noktaya kadar yükselmişken geriye bir tek soru kalıyor: Hangi adayların ehil olduğuna ilişkin bir liste indiremiyor musunuz? Milletin kafasındaki ufak tefek kuşkular da giderilmiş olur …

- Suriyelilere harcanan 30 milyar dolar için Erdoğan: “Geliri giderine denk olacak formüllerle yürüttük!” demiş. Bu formülleri neden asgari ücret belirlenirken ya da Emeklilikte Yaşa Takılanlar daha fazla bekletilmesin diye ya da tarımsal üretimin girdi fiyatlarının düşürülmesi için yürütmüyorsunuz Allah aşkına …

- Rize Güneysu’da atama ve kadro isteyen yurttaşlarla yine azarlar tonla konuşmuş Cumhurbaşkanı Erdoğan. “Biz sözleşmeli ve fahri olarak bu tür destekleri verdik, veriyoruz, yine de vermeye devam edeceğiz. Bu tür şeyleri çok farklı kişilere söyleyin, bana söylemeyin. Ben çünkü bu işlerde bunun dertlisiyim ama kimlerden ne istediğinizi bilmiyorsunuz” demiş. Arada “Kimden isteyeceğiz başkanım” sesi duyuluyor bu arada. Gerçekten, kime söyleselerdi? “Ben bunun dertlisiyim” demeniz o konudaki sorumluluklarınızdan muaf tutulmanızı, dolayısıyla sorulara muhatap olmamanızı mı gerektiriyor? O ara, atanamayan bir öğretmenin “Sınavdan sınava koşuyoruz” sözlerine karşılık Erdoğan, hafiften yaşadığı gerginlik yüzüne yansımış halde, “Sınavdan sınava koşmaya devam edin” yanıtını veriyor ve konuyu kapatıyor ... Bu azarlama tarzı, sorumlu makam-mevki sahiplerince kesinlikle kullanılmamalıdır. Ayrıca işin bir de ‘mülakat köprüsü’ boyutu var, malûm. Yani “sınavdan sınava koşmak”la sınırlı değil durum …

- Bir de “Varlık Kuyruğu - Yokluk Kuyruğu” konusu vardı malûm … Cumhurbaşkanı, tanzim satış kuyruklarının ‘yokluk’ değil “varlık kuyruğu” olduğunu iddia edince, herkes ‘yine aklımızla dalga geçiliyor’ eksenli bir şeyler söylemeye çalıştı ama en güzel yanıt Eskişehir’den geldi: ‘Varlık Kuyruğu’, olsa olsa Eskişehir Senfoni Orkestrası’nın 9 - 10 Mart tarihlerinde düzenleyeceği konser için oluşan uzun kuyruk olabilirdi ... 2019 yılının tanzim satış kuyrukları ise tartışmasız ‘yokluk’ ve hatta ‘çaresizlik kuyruğu’ olarak tarihe geçmiştir bile …

-AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, Millet İttifakı’nın CHP’li Adayı Mansur Yavaş’ın kazanması halinde “Allah korusun” vurgusuyla bakın ne diyebiliyor: “Evinize su parasını getiren tahsildarın militan olduğunu bir düşünün …” Bu nedir Allah aşkına: “Eve su parası getiren tahsildar” olur mu! İlle de ‘militanı kapıya getirecek’ ya, teröristin yaptığı iş önemsiz … Olmayacak bir iş çünkü “Eve su parası getiren tahsildarlık” …  Maksat ‘seçmen korksun’!

Uzadıkça uzayan yazıma tam son noktayı koymuştum ki, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan da bir ‘katkı’ geldi … Maksat aynı ve fakat çizdiği tablo bir hayli dehşetengiz: “31 Mart akşamı zafiyete düşersek 6 yaşındaki masum çocukların eline taş verirler, valilerin kaymakamların itibarını beş paralık ederler. Sokağa çıkarmazlar. Bunların vicdanı yok. Bunların ahlakı yok. Bunlar arkadan dürtenler ve ülkenin karışması için çaba sarf edenlerdir ...” Bunları söyleyen İçişleri Bakanı … Bu kadarına da pes doğrusu …

Böyle bir siyaset tarzı kabul edilebilir mi! Elbette ki HAYIR!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık