• 18 March 2016, Friday 9:52
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

Becerebilirseniz, ‘istifa’yı düşünsenize bir de!..

soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR

Yine çok kötü bir haber geldi!

Yine Ankara’da terör saldırısı olmuştu ve sevgili yurttaşlarımız feci şekilde ölmüştü.

Çok sayıda yaralılar vardı.

Yine çok ağır yaralanmıştık.

Ölümden beter durumumuz!

...

İyi haberler verebilmek, güzel konulardan söz edebilmek ne mümkün biz bize!

Örneğin ‘hemşehrimiz leylekler’ gelmiş Milas’a diye, ayvalar çiçek açmış diye durup dururken mutluluk nedenleri uydurabilmek ne mümkün kendimize!?..

...

Yitirdiğimiz canların büyük acısı içindeyiz.

Hepimiz.

İçimizde dayanılmaz bir sancıyla, başımızda bulanık bir ağrıyla yaşıyoruz.

Bu ‘nasıl bir yaşamak’sa!?..

“Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar dileme”nin yetersizliğinin uçurumlarında yankılanıyor çığlıklar!

Çığlıklarımız!

Hıçkıra hıçkıra kan ağlıyoruz, KAN!

...

Yaşamını yitiren pırıl pırıl gençlerimizden biri olan Destina Peri Parlak’ın bir yakınının “Yerin dibine batsın!” haykırışları kulaklarımızda ...

O yurttaşımızı o duruma getiren nedenleri; görev ve sorumluluklarını ölümleri durduracak bir insani-siyasi beceriyle yerine getiremeyenleri tümüyle unutturmak gibi bir görevleri olduğunu düşündüğüm –örneğin- Yeni Akit gazetesi, “Kim bu adam” diye sormuş!

En başta, örneğin “kim o istifa etmeyen bakan” gibi gibi sorulabilecek o kadar çok soru ortalıkta durupdururken şunların sorusuna bakın hele!

Yazık, gerçekten çok yazık!

O “soru”ya (!), kısacık bir yanıt vermek istiyorum: O, bir İNSAN!

...

Bir başka “inci” de (!) Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’den gelmiş. Kahredici terör saldırısının hemen ardından yayınına katıldığı bir tv kanalında, “Bir süre, terörle yaşamaya alışmalıyız” demiş Selvi ... (Yazımı hazırlarken, birinin daha ‘benzer’ bir “yorum”da bulunduğunu öğrendim. Doğrusu bunu yazımın neresine not düşeceğimi uzunca süre bilemedim. Nihayet bulduğum yer burası: Yargıtay Başkanı da “Bu terörle ülkemiz yaşamak durumunda” demiş ...)

Bu da bir tür ‘sağduyulu değerlendirme’ ya da ‘sağduyulu öngörü’ olarak pazarlanmak istenecek herhalde!

Son yıllarda, artık kabak gibi ortayla çıkmıştır ki, sevgili ülkemde ‘teslimiyet’in adı olmuştur ‘sağduyu’ ...

Ya da başka bir deyişle: adeta ‘teslim ol’ çağrısı niteliği kazanmıştır ‘sağduyu çağrıları’ ...

Çok büyük sorunlarımızdan biridir bu da.

‘Yerin dibine batasıca’ tepkisizliklerimizin en yaygın tabelalarından biridir.

Elbette, gerçek anlamda ‘sağduyu’yu tenzih ediyorum. İçten bir şekilde sağduyulu olmanın yaşamımıza çok iyi geldiğini, geleceğini biliyorum, kabul ediyorum ama, AKP hükümetlerinin ülkemizi yönetemez hallerinden kaynaklı bir dizi sorun karşısında kimilerinin böylesi ifadelerine de kesinlikle tahammül edemiyorum.

“Bir süre, terörle yaşamaya alışmalıyız” türü, sözüm yabana “reel konuşma” gösterisi yapıp sorunlarımızın gerçek kaynaklarını gözlerimizden saklama, gizleme, tartıştırmama çabaları içinde debelenip duran yandaşlara asla tahammülüm yok ...

Bütün bunları yazdıktan sonra sormak isterim: “Ne kadar bir süreden söz ediyorsunuz?”

Ya da “hırsızın hiç mi suçu yok” savunularıyla hep sorumluluktan kaçan sağ siyaset kültürünün “ölen öldü” gevşekliği ile biriktirdiği olumsuz hallerle daha ne kadar süre öldürülmeye devam edeceğiz Allah aşkına?

Yine hükümette, başımıza bu gibi belalar gelmemesini sağlamakla görevli-sorumlu olanlar istifa etmeyecek!

Yine, “sorumlular bulunulup en ağır şekilde cezalandırılacak”tan ibaret hikayeler dinleyeceğiz birkaç gün? Ya da ‘bir süre’!

Kimsenin aklına, bu denli can yakan terör saldırılarına hep maruz kalıp mağdur edildikten ve yüzlerce-binlerce öldükten hemen sonra ‘tanıdık-bildik açıklamalar’ yapılıp geçilmesinden ibaret bir sorumsuzluğu yerin dibine batırıp yaşadığımız olumsuz tabloların çizilmesine engel olabilecek bir siyasi yönetişim becerisine duyduğumuz büyük gereksinim gelmez mi yahu?

İNSANLAR ölüyor efendiler!

Bunun ne denli ağır bir fatura olduğunun farkında olanlar farkında olmayanlara anlatsın.

Bağıra bağıra “Yerin dibine batsın” vurgularıyla ya da her nasıl anlatacaksa işte!

Yeter ki anlatsın!

Bu dayanılmaz acılara daha ne kadar dayanırız?

Ölüyoruz ve önleyemiyorsunuz.

Artık açıkça ortaya çıktı ve ne yazık ki beceremiyorsunuz.

Madem çare de bulamıyor, olamıyorsunuz; becerebilirseniz, ‘istifa’yı düşünsenize bir de!..


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık