- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 29 July 2016, Friday 19:27
- 3827 kez okundu
soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak TBMM’nde tüm siyasi partilerin oylarıyla kabul edilen ‘Meclis Araştırma Komisyonu’ kurulması adımı, o tarihten bu yana atılmış birçok önemli adımın en önemlisi bence.
Sevgili ülkemi 14 yıldır, 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasında ortaya çıkan ‘kesinti ihtimali’ne de izin vermeden kesintisiz bir şekilde iyi-kötü yönetmekte olan AKP iktidarının başımıza açtığı ‘bütün belalar’dan ötürü ‘özür dilemesi’ni, ‘özeleştiri yapması’nı ısrarla bekliyoruz.
Elbette bu ‘özür’ ya da ‘özeleştiri’nin, ‘sıradan birkaç cümle kurmak’la sınırlı olmaması, kalmaması gerekiyor.
Bu bakımdan ele alındığında, durumumuzun, sevgili ülkemin sosyal-siyasal tarihinde hiç denecek denli az rastlanan bir ‘yüzleşme’yi gerektirdiğine dikkat çekmek istiyorum.
İşte TBMM’nde oluşturulması oybirliğiyle kabul edilen Meclis Araştırma Komisyonu, bu anlamda çok önemli, çok hayati bir fırsattır.
İşte Türkiye, böyle bir beklenti içinde.
Bu tablo içinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak TBMM’de Meclis Araştırma Komisyonu oluşturulması görüşmelerinde yaptığı konuşmaya, “Burada kurulacak araştırma komisyonunu çok önemsiyorum” diyerek başlamış ve “Devlet içerisine nasıl sızıyorlar, nerede nasıl örgütleniyorlar? Elde ettikleri bilgileri ne yapıyorlar? Devlete hakim olmak için niye bu kadar çırpınıyorlar? Bizim devleti ele geçirmek isteyenlere karşı el ele mücadele etmemiz lazım. Bu devlet hepimizin. Biz gideceğiz başkaları gelecek. Bu devlet milletin olmaya devam edecek. birileri ‘benimdir’ diyorsa karşısında durmak gerek” diyerek sürdürmüş.
Buraya kadar söylediklerinin bir kısmı tartışılabilir de olsa herşeye rağmen anlaşılabilir ve kabul edilebilir olan Bakan Özdağ’ın konuşmasının devamında söylediklerine bakar mısınız:
“Geçmişte dostlarımız bu Fethullahçı yapı için çok şey söylediler, biz onlara inanmadık. 17 Aralık’tan sonra biz çok şey söyledik. Sayın Kılıçdaroğlu’na da söyledim, siz bize inanmadınız. Artık biz birbirimize inanarak, söylediklerimizi check ederek devam edersek böylesi yapılar tehdit ve tehlike oluşturmazlar.”
Sayın Bakan bunları demiş ve üstelik bir de gülümsemiş?...
İlk bakışta; ‘iktidar ile muhalefet arasındaki bu karşılıklı ‘güvensizlik’ ya da ‘inanmazlık’ın, başımıza gelenlerin sebebi olduğu şeklinde bir yorumu zorlanarak da olsa yapmayı deneyebilirsiniz.
Ama hayır.
Sevgili ülkemde tüm bu olup bitenlere, “17 Aralık’tan sonra muhalafetin iktidara inanmaması”nın sebep olduğuna kim inanır Allah aşkına!
Söyler misiniz lütfen: Ülkemin içine sokulduğu acınacak hallerin nedeni bu mudur yani?
Böylesi ‘bomboş laflar’la hiç bir yere varılamaz, varamayız.
Aslolan ‘yüzleşmek’tir. Yüzleşmeliyiz.
Hatalarınızla, yanlışlarınızla yüzleşeceksiniz. Bu -yine- yapılmaz, yapılamaz, becerilemezse demokratik-laik-sosyal bir hukuk devleti olabilmekte yine sınıfta kalınacağı kesindir.
Anlatmaya çalıştığım ‘yüzleşme zorunluluğu’ üzerine, darbe girişimi ile ilgili olarak Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulması görüşmelerinde HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar’ın yaptığı konuşmadan yararlanmak istiyorum.
Sayın Sancar, konuşmasında bakın neler söylemiş:
Bugün darbeyi araştırmak üzere bir komisyonun Meclis’te kurulması konusunda ortak bir görüş çıkması son derece önemlidir. Ortak komisyon kurulması darbecilikle mücadele adına atılmış son derece değerli bir adımdır. Çünkü bu tür darbelere engel olmanın başlıca şartı, geçmişte yaşanmış olan bu tür örneklerle samimi bir şekilde yüzleşmektir, hesaplaşmaktır. Eğer bunlarla yüzleşmezseniz, hesaplaşmazsanız bir süre sonra tekrar eder. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Yüzleşemediğiniz felaketler tekrarlanır.
15 Temmuz darbesine gelirken yaşananları kısaca bu çerçevede hatırlamaya çalışalım.
15 Temmuz’da insanların üstüne gözünü kırpmadan ateş eden, yüzlerce insanı acımasızca katleden kolluk görevlileri bundan önce hiç böyle şeyler yapmamışlar mıdır?
Buna benzer uygulamaların sık sık gerçekleştiğine dair örnekleri dikkatlerinize sunduk. “Bu pratikler gelişirse, sadece belli bir bölgeyle ve belli bir hedefle sınırlı kalmaz, ülkenin bütününü tehdit eden ciddi bir sebebe dönüşür” diye defalarca söyledik. Suruç’ta, Ankara’da ve ülkenin başka yerlerinde bombalar patlarken, insanlar katledilirken “Devletin sorumluluğu yok mudur, bunu araştıralım” diye çıktık sorduk, taleplerde bulunduk. Bize sürekli söylenen şey “Güvenlik zafiyeti yoktur, Hükümet’in burada hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır” şeklinde oldu.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulamaya konmasından itibaren orada katliamcı bir grubun gözünü kırpmadan insanları ve yaşadıkları mekanları hedef aldığını hem Meclis kürsüsünde, hem de kişisel görüşmeler yaptığımız bakanlarla konuşmalarımızda sık sık dile getirdik. Hatta şu açıklıkta bile uyarıda bulunduk: “Bakın, bunlar yarın sizin de, ülkenin de başına çok ciddi belalar açar.” Roboski’deki katliamı her gündeme getirişimizde susturmaya çalıştınız.
Bundan sonra ne yapılmalı? “Yüzleşme nasıl yapılır?” diye çok genel sıralayayım: Bir defa, kutuplaştırma ve gerilim politikasıyla yüzleşme olmaz. Yüzleşme, siyasal diyalog ve toplumsal uzlaşma arayışıyla olur. Antidemokratik yöntemlerle yüzleşme olmaz, demokrasiyi işleterek yüzleşebilirsiniz ancak. İntikamcılıkla yüzleşme olmaz, hakikat ve adaletle yüzleşme olur. Her şeyi konuşmaya açık olmak gerekiyor. Hepimiz buna açık olmak zorundayız.
...
Bence şimdilik bu kadarı yeterli ...
-
31.05.2021 Yaklaşık çeyrek yüzyıl …
-
01.11.2019 Hepimiz!
-
19.10.2019 Muğla’nın çevre sorunları Milas’ın umurunda mı değil?
-
18.09.2019 ‘Kendi basınınız’ mı?
-
02.07.2019 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
18.04.2019 Bu, ‘ezberlerin bozulduğu’nun mu göstergesi acaba?
-
12.03.2019 ‘Son Şiir’ diye bir şey yoktur!
-
06.03.2019 Birikmiş sorularım …
-
12.02.2019 ‘Ağa Belediyeciliği’!
-
10.01.2019 ‘Çalışan Gazeteciler Haftası’ mı olsa!!? …
-
05.12.2018 Yaşarkenki gibi!
-
23.11.2018 “Aday olmak ya da olmamak!” Bütün mesele bu mudur?
-
07.11.2018 Kömürün gerçek bedeli ne kadar ağır?
-
24.10.2018 Endüstri Meslek ve Kız Meslek Liselerinin yeni binalarında her şey yolunda mı?
-
02.10.2018 'Hedef az sayfalı az okunan gazeteler midir?'
-
25.07.2018 Keşke ‘bayram’ edebilsek!
-
20.06.2018 Oldu mu ya Hulusi Bey? Olmadı, hem de hiç olmadı!
-
11.05.2018 ‘Büyük İnsanlık’ soru/yorum
-
01.05.2018 Tarihte “Üsküdar”ın rolü ve önemi!
-
07.02.2018 Başka bir Ortadoğu mümkün değil mi?
-
10.01.2018 ‘Hatıra Fotoğrafları’
-
30.12.2017 Bir varmış, bir yokmuş …
-
29.11.2017 Adaletin halleri hakkında küçücük bir not
-
25.11.2017 ‘Zeytin Hasat Şenliğimiz’ bugün başlıyor …
-
14.10.2017 Demokrasi tarihimiz ya da ‘Talihsiz Demokrasimiz’ için kritik öneme sahip bir soru: Kadir Topbaş neden istifa etti?
-
02.10.2017 ‘ÜNAL ABİ’ için …
-
30.08.2017 Çok mu zor?
-
11.08.2017 Kimi bağlar?
-
01.08.2017 ‘Yüksek Vicdan Sahibi’ Dr. Mete Ersoy’a Saygıyla …
-
26.07.2017 Ben bunu hep yapıyorum …
-
12.07.2017 Milas İlçe İnsan Hakları Kurulu’na ne oldu?
-
11.07.2017 “Neden Yürüdük?” ve “Maltepe/Adalet Çağrısı”
-
04.07.2017 unutMADIMAKlımda!
-
20.06.2017 ‘Sağlıklı bir Demokrasi’ için ya da ‘Sevgili Demokrasimizin Sağlığı’ için Yürümek iyidir!
-
05.06.2017 Ne yapacakmışız zeytinlikleri?
-
31.05.2017 “MAYBİR Milas Şubesi” için bir anımsatma yazısı!
-
30.05.2017 “Tutuklandık Ey Halkım! …”
-
29.05.2017 Yaşar Yılmaz’a saygıyla …
-
06.05.2017 Tarihi tarih yapan tüm devrimcilere saygıyla … Var mısınız, Yok musunuz!?
-
02.05.2017 Artık rahatlıkla, ‘yazısız köşeler’ de ‘GEÇERLİ’ sayılabilir!..
-
18.04.2017 Referandum sonrasına ilişkin birkaç söz …
-
15.04.2017 ‘16 Nisan Bayram Olsun’ diye …
-
27.03.2017 ‘Kıdemli’ hemşehrilerimiz için daha daha neler neler yapabiliriz?
-
25.03.2017 Dursun Girgin’in sesini ne zaman duyacağız?
-
23.03.2017 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
14.03.2017 ‘Milas Fuar ve Kongre Merkezi’
-
11.03.2017 Ayhan Çıkın’a “veda”!
-
01.03.2017 “Daha başka ne/neler yapabilirim?”
-
22.02.2017 ‘Ortak akıl’ derken?
-
14.02.2017 ‘HAYIR’ deme hakkı!
-
06.02.2017 “Kimse yok mu?!..”
-
30.01.2017 ‘Doğrudan Demokratik Parlamenter Rejim’ için bir fırsat!
-
04.01.2017 Su gibiydi sözleri …
-
30.12.2016 2016’yı uğurlama ve 2017’yi karşılama niyetine ... “Milas’a doğalgaz neden gelmedi?”
-
06.12.2016 Nasıl yorumlayıp nerelere çeksek bilemedik?
-
25.11.2016 Zeytine ve Zeytin Dostlarına saygıyla …
-
17.11.2016 ‘Demokratik-Özerk Üniversite’!..
-
31.10.2016 ‘Bilen’ bilmiyorsa?
-
10.10.2016 Hacıapti’de OHÂL?!..*
-
03.10.2016 Sorular ... Sorular ...
-
05.09.2016 ‘Arıza Kayıt Servisi’ de arızalıysa!?
-
24.08.2016 İnadına düğün, inadına barış!
-
20.08.2016 Ceylanpınar’ı aydınlatmak!
-
09.08.2016 ‘Muhalefet etmek’ üzerine birkaç söz ...
-
05.08.2016 Siz affediyor musunuz?
-
21.07.2016 ‘Ortaklaştırıcı’ siyasi hamleler şart!
-
13.07.2016 ‘Yelki’ diye bir yerde ...
-
24.06.2016 “Ben nereye park ettim”!?...
-
20.06.2016 Teşekkürler ...
-
13.06.2016 Yolumuz ve yumruğumuz ...
-
06.05.2016 Geçmiş zaman resimleri ...
-
04.05.2016 “Beçin Kalesi yanındaki arazi”ye mi?
-
28.04.2016 Yazılacak onca konu varken ...
-
23.04.2016 Devrimler bayramlarımdır benim!
-
20.04.2016 Babek Zencani’nin “komisyon verdiği kişiler”in kimler olduğuyla ilgilenen var mı?
-
07.04.2016 ‘Panama Belgeleri’ni merak ediyor musunuz? Yoksa, bu konuyla da ilgilenmiyor musunuz?
-
25.03.2016 Zarrab’ın yaptıkları sizi ilgilendiriyor mu?
-
18.03.2016 Becerebilirseniz, ‘istifa’yı düşünsenize bir de!..
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.