A.Kemal Kaşkar

soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR

“Darbe girişimi” diyoruz ama bir yere kadar doğru bu.

Bir yerden ötesi “darbe” yediğimiz gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kalıyoruz.

Hem de çok yönlü bir darbe.

Hatta ‘darbeler’!

...

Çok ağır bir tablo ile karşı karşıyayız.

Ama maşallah hepimiz “uzman”mışız!

Darbe uzmanı!

...

“Böyle darbe mi yapılır!” diye başlayan muhabbetlerde “bir darbenin nasıl yapılıp yapıl-a-mayacağı”na ilişkin konuşup durmaktayız günlerdir!

Elbette bu durum, açık bir ‘şaşkınlık göstergesi’dir.

Bir yandan içinde bulunduğumuz bu çok kötü tablodan çıkış arayışlarında yükselen ya da düşüveren tansiyonlar, öte yanda umutla umutsuzluk arasında gidip gelmelerle şaşkınlaştırılmış hallerdeyiz.

Nasıl şaşırmasın millet:

14 yıldır ‘istikrar, istikrar’ diye diye iktidar edilen AKP ile ülkemizin getirildiği yere bi baksanıza!..

...

Başımıza bütün bunlar “Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının sık sık birileri tarafından kandırılabiliyor olması” yüzünden gelmiyor mu?

Herkes, lafı evirip çevirmeden yanıtlamalı bu soruyu.

Doğru mu yanlış mı?

Bu kadar basit ve bir o kadar da net.

...

Bu şartlarda, yurttaşlarımızı ‘demokrasi nöbeti’ne davet edip hamasî nutuklarla vaziyeti idare etmeye çalışan iktidar sahiplerinin ‘özeleştiri yapmak’ gibi bir gündemleri olup olmadığını gerçekten merak ediyorum.

“Kandırıldık” denilip geçilen, geçiştirilen herşeyin hesabı sorulmalıdır, verilmelidir.

Yani; sevgili ülkemde şu anda ‘darbe kalkışması’na bağlı olarak yaygın gözaltı ve tutuklamalar ile ‘işten el çektirmeler’le başlatılan vebal ödetme-vebal ödeme sürecinin yanısıra bu rezil tablonun ortaya çıkmasında ‘siyasi sorumluluğu olanların vebali’nin de unutulmaması gerek.

...

Muğla Barosu Başkanı Avukat Cumhur Uzun’un, bugünkü gazetemizin birinci haberi içinde yer verdiğimiz konuyla ilgili açıklamasındaki şu ifadelerine bu vesileyle bir kez de köşemde yer vermek istiyorum:

“Bugün yapılmaya çalışılan darbenin mimarlarının FETÖ üyeleri olduğu ifade ediliyor. Bu kişilerin 14 yıllık AKP iktidarında TSK’nın içinde büyütüldüğü, TSK’nın bu kişileri bünyesinden çıkarma çabalarına bu hükümetin karşı durduğu ve YAŞ (Yüksek Askeri Şura) kararlarına karşı çıktığı, şerhler düştüğü unutulmamalıdır. İlişiği kesilenlerin TSK’ya geri dönüşüne olanak tanındığı, on yıllardır var olan TSK’nın genetiği ile oynandığı, oynatıldığı, oynanmasına izin verildiği görülmeli ve iyi değerlendirilmelidir.

Hükümet olanın aldanma hakkı yoktur.”

...

Doğduğu günden itibaren ‘darbeler’le büyümüş ve bu anlamda ‘kesintisiz darbelenmiş’ bir yurttaşınız olarak ben de olup bitenleri anlamaya, çıkış yolları aramaya, herşeye rağmen süreci ‘iyi sonuçlar’a ulaştırılacak şekilde yönetilmesi için kendimce katkıda bulunmaya çalışıyorum.

Bu anlamda, bu kapkara tablonun içinden çıkış için, herşeyden önce neler yapılmaması gerektiği üzerinde ağırlıkla durmalıyız diyorum.

Bunların başında da, bugüne dek hiçbir şekilde biraraya gelememiş ve mevcut tablo içinde egemen olan yöntem ve sloganlarla bir araya gelebilmeleri de mümkün görünmeyen sevgili yurttaşlarımızı buluşturabilecek “ortaklaştırıcı siyasi hamleler’e acilen ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamak istiyorum.

Aksi taktirde 15 Temmuz darbe girişiminin hiç beklenmedik artçı etkiler göstermesi söz konusu olabilecektir.

Bu etkilerin en sıradanı ise “sosyal bünyemizde çok yönlü ayrışmaların yaşanması” olacaktır ki, hiçbir şekilde istenmeyen bir durum olduğuna şüphe yoktur.

Endişeler içinde, gelişmeleri izlemeyi sürdürüyoruz ...

Sevgili ülkemizin içine sokulduğu bu durumdan en kısa sürede çıkarılması, sarılması çok güç yaraların her şeye rağmen sarılabilmesi için altından kalkmamız gereken çok ağır bir gündemle karşı karşıyayız.

Hepimize kolay gelsin!