- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 October 2017, Saturday 21:47
- 3482 kez okundu
A.Kemal Kaşkar
Demokrasi tarihimiz ya da ‘Talihsiz Demokrasimiz’ için kritik öneme sahip bir soru: Kadir Topbaş neden istifa etti?soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR
Sık sık ‘iktidar sahipleri’nin yapıp ettikleri ve söyleyip durdukları ile ilgili bir dizi soru doluşuyor aklıma … Bazılarını yakın çevreme yönelik dile getiriyorum, bazılarını yazabilip, ulaşabildiğim kadar kamuoyunun ‘nasıl bir oyun içinde olduğumuz’a ilişkin duygu ve düşüncelerini kendimce etkilemeye çalışıyorum ve fakat çoğu da günışığı göremeden eskiyiveriyor ...
Gazetecilik, gazete yazarlığı böyledir. Haberi yazdın yazdın, iki gün geçti mi eskir!
Bu, köşe yazıları için biraz daha esnektir. O nedenle, yazıma başlık olarak seçtiğim soru, bir hayli ‘eskimiş’ de olsa, sevgili ülkemdeki ‘yönetim biçimi’nin ne denli ‘geri’ olduğunu ele veren, kıskıvrak yakalatan bir ‘yüksek delil’ özelliği taşıdığı kesindir. Kanaatimce, demokrasi tarihimiz ya da ‘Talihsiz Demokrasimiz’ için kritik öneme sahip bir sorudur. AKP iktidarı şartlarında ilk defa ve de sadece belediye başkanları ile sınırlı olarak yaşanmış bir şey de değildir. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan azledilmesini anımsamayan var mı?..
…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasını duymayan yoktur herhalde … Ama istifanın gerçek neden(ler)i ya da ‘perde arkası’ ile ilgili (‘yorum çok’ da) henüz herhangi bir içten açıklama yok ...
Topbaş, İstanbul gibi bir kentte (2004 yılından bu yana) Büyükşehir Belediye Başkanı olmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğine ilişkin ifadelerinin peşisıra, başkanlığı bırakma kararının anlık olmadığını, son bir aydır bunu düşündüğünü söylemişti anımsarsanız ve “Beni sevenler üzüldüler biliyorum. Kusura bakmasınlar, böyle olması daha hayırlı” demiş ve şöyle sürdürmüştü:
“Türk siyasi hayatı bunu kayda düştü. Siyasetin makam mevki için yapılmayacağını, gerektiğinde onur ve şerefinle devlet kapısından ayrılmanın bir gereği olduğunu ...”
Şuncacık aktarmadan bile çıkarılabilecek sorulara bir bakın:
1.“Böyle olması daha hayırlı” diyorsanız eğer, ‘böyle olmasa’ydı, ortaya nasıl bir ‘hayırsızlık’ çıkabilirdi?
2.Sizin için ‘hayırlı’ olan ‘istifanız’, İstanbul için de ‘hayırlı olmuştur’ diyebilir misiniz?
3.İkinci soruya ‘evet’ yanıtı veriyorsanız, bu durumda sorun oluşturan, sizin Belediye Başkanlığınız ya da daha kısacık bir deyişle ‘siz’ misiniz?
4.İstifanıza neden olduğu varsayılan ve tarafınızca ‘veto edilen’ dosyalardan artık hiç bahsedilmediğine göre, siz de kusura bakmayın ama, nasıl olur da ‘iri iri laflar edecek’ bir tablo çizmek mümkün olabilir?
5.Bu anlamda, “gerektiğinde onur ve şerefinle devlet kapısından ayrılmak” gibi yaldızlı lafların kaç kuruşluk mana ve ehemmiyeti kalmaktadır?
6.‘Onur’ ve ‘şeref’ gibi şeylerden neden bahsediyorsunuz? Aslına bakılırsa, hiçbir şeyi açıklamadığınız açıklamalarınızda kurduğunuz beyhude cümlelerin, bu vasıfların altını, içini doldurabileceğini düşünebiliyor musunuz gerçekten?
…
İstifasının, veto ettiği 5 imar dosyasının Belediye Meclisi’nin AKP’li üyelerince olduğu gibi kabul edilmesiyle ilişkilendirilmesine de, “Şunu özellikle belirtmek istiyorum; bilerek hiçbir yanlış yapmamaya özen gösterdim. Gerektiğinde duruş sergileyerek aynı siyasi partiden olmamıza rağmen 3 ayrı bakanlığımıza dava açtık. Dosyalardan bahsediliyor, geçmişte de benzer dosyaları iade ettiğimiz oldu. Bu farklı bir davranış olarak değerlendirilmemeli” sözleriyle bir bakıma karşı çıkmış sayın Topbaş!
Bu durumda ‘istifası’ tümüyle boşluğa, üstelik yerçekimsiz bir boşluğa düşmüş olmuyor mu?
Peki ama neden istifa etti Kadir Topbaş?
Makûl bir yanıt bulabilme umuduyla, “yaşamının bundan sonrası”na ilişkin sözlerine bakalım bir de:
“Rabbimden, bundan sonraki hayatımla ilgili hep şunu niyaz ettim; ‘Ya Rabbi, bundan sonraki ömrümü İslam’a, Müslümanlığa ve insanlığa adıyorum ve hizmetleri buralarda yapmak istiyorum. Bana bu fırsatı ver’ dedim …”
İslam, Müslümanlık ve insanlığa adanmış bir yaşam!
Siz ne düşünüyorsunuz bilemem ama, bu ifade ediş de, gereksiz bir yaldızlama çabası gibi geldi bana …
Elbette bir de, “İnsan her şeyi affeder, ama adam yerine konulmamayı affetmez” sözü var!
Bu sözler, yaygın ve haklı olarak; o 5 imar dosyasını veto etmesinin ardından olup bitenlerle birlikte anlamlandırıldı ve “Beni adam yerine koymazsanız ben de onur ve şeref sahibi bir insan olarak istifa eder giderim” gibi bir tepki hali yarattı sanıldı … (Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuda güzel bir soru sormuş: “Seni adam yerine koymayan kim” demişti.) Ama öyle değilmiş!
Kadir Topbaş, öyle kolayca anlamlandırılabilecek cümleler kurmuyor. İşimiz zor.
Bakın o konuda da neler demiş:
“Beyoğlu Belediye Başkanlığımdan itibaren odama elini bağlayarak, boynunu bükerek giren müdürlerime, Allah’tan başkasının önünde el bağlama, boynunu bükme dedim. Kimseye el bağlatmadım. İşte bu bahsettiğim, ‘İnsan her şeyi affeder, ama adam yerine konulmamayı affetmez’ sözünün tezahürüdür …”
(Kadir Topbaş’ın açıklamaları için ‘Odatv.com’dan yararlandım …)
…
Ne olacak şimdi?
Bu şartlarda, “İslam, Müslümanlık ve insanlığa hizmet” deyince, “İstanbul’a hizmet” bir anda değersizleşiyor, doğru!
Peki ama, Sayın Topbaş’ın “İslam, Müslümanlık ve insanlığa hizmet” için mi istifa ettiğini kabul edeceğiz?
Bunu niye daha önce yapmadı ya da önümüzdeki yerel seçimleri niye bekleyemedi? Bu ‘yükseliş’ için zamanlamayı nasıl ayarladı acaba? Çok merak uyandıran bir nokta burası. Bence bu ‘yüksek hizmete terfi istasyonu’ konusunda kamuoyuna yapacağı açıklamaların, bizzat “İslam, Müslümanlık ve insanlığa hizmet” için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum şahsen. Kaçırmaz umarım.
Elbette kendisine, yaptığı ve söylediği şeyleri nasıl anladığımız, anlamlandırdığımızdan bahisle bağzı şeyleri zorla kabul ettirme gibi bir niyetimiz yok, olamaz ...
Benzer istifaların süreceği yönündeki iddiaların da giderek güçlendiği dikkate alınırsa, sayın Topbaş’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifasının nedenlerini açıklamasını ısrarla ve sabırla beklediğimizi, yapacağı içten bir açıklamanın, siyaset tarihimiz bakımından da büyük hayırlara vesile olacağını bilmesini istiyorum sadece …
-
31.05.2021 Yaklaşık çeyrek yüzyıl …
-
01.11.2019 Hepimiz!
-
19.10.2019 Muğla’nın çevre sorunları Milas’ın umurunda mı değil?
-
18.09.2019 ‘Kendi basınınız’ mı?
-
02.07.2019 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
18.04.2019 Bu, ‘ezberlerin bozulduğu’nun mu göstergesi acaba?
-
12.03.2019 ‘Son Şiir’ diye bir şey yoktur!
-
06.03.2019 Birikmiş sorularım …
-
12.02.2019 ‘Ağa Belediyeciliği’!
-
10.01.2019 ‘Çalışan Gazeteciler Haftası’ mı olsa!!? …
-
05.12.2018 Yaşarkenki gibi!
-
23.11.2018 “Aday olmak ya da olmamak!” Bütün mesele bu mudur?
-
07.11.2018 Kömürün gerçek bedeli ne kadar ağır?
-
24.10.2018 Endüstri Meslek ve Kız Meslek Liselerinin yeni binalarında her şey yolunda mı?
-
02.10.2018 'Hedef az sayfalı az okunan gazeteler midir?'
-
25.07.2018 Keşke ‘bayram’ edebilsek!
-
20.06.2018 Oldu mu ya Hulusi Bey? Olmadı, hem de hiç olmadı!
-
11.05.2018 ‘Büyük İnsanlık’ soru/yorum
-
01.05.2018 Tarihte “Üsküdar”ın rolü ve önemi!
-
07.02.2018 Başka bir Ortadoğu mümkün değil mi?
-
10.01.2018 ‘Hatıra Fotoğrafları’
-
30.12.2017 Bir varmış, bir yokmuş …
-
29.11.2017 Adaletin halleri hakkında küçücük bir not
-
25.11.2017 ‘Zeytin Hasat Şenliğimiz’ bugün başlıyor …
-
02.10.2017 ‘ÜNAL ABİ’ için …
-
30.08.2017 Çok mu zor?
-
11.08.2017 Kimi bağlar?
-
01.08.2017 ‘Yüksek Vicdan Sahibi’ Dr. Mete Ersoy’a Saygıyla …
-
26.07.2017 Ben bunu hep yapıyorum …
-
12.07.2017 Milas İlçe İnsan Hakları Kurulu’na ne oldu?
-
11.07.2017 “Neden Yürüdük?” ve “Maltepe/Adalet Çağrısı”
-
04.07.2017 unutMADIMAKlımda!
-
20.06.2017 ‘Sağlıklı bir Demokrasi’ için ya da ‘Sevgili Demokrasimizin Sağlığı’ için Yürümek iyidir!
-
05.06.2017 Ne yapacakmışız zeytinlikleri?
-
31.05.2017 “MAYBİR Milas Şubesi” için bir anımsatma yazısı!
-
30.05.2017 “Tutuklandık Ey Halkım! …”
-
29.05.2017 Yaşar Yılmaz’a saygıyla …
-
06.05.2017 Tarihi tarih yapan tüm devrimcilere saygıyla … Var mısınız, Yok musunuz!?
-
02.05.2017 Artık rahatlıkla, ‘yazısız köşeler’ de ‘GEÇERLİ’ sayılabilir!..
-
18.04.2017 Referandum sonrasına ilişkin birkaç söz …
-
15.04.2017 ‘16 Nisan Bayram Olsun’ diye …
-
27.03.2017 ‘Kıdemli’ hemşehrilerimiz için daha daha neler neler yapabiliriz?
-
25.03.2017 Dursun Girgin’in sesini ne zaman duyacağız?
-
23.03.2017 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
14.03.2017 ‘Milas Fuar ve Kongre Merkezi’
-
11.03.2017 Ayhan Çıkın’a “veda”!
-
01.03.2017 “Daha başka ne/neler yapabilirim?”
-
22.02.2017 ‘Ortak akıl’ derken?
-
14.02.2017 ‘HAYIR’ deme hakkı!
-
06.02.2017 “Kimse yok mu?!..”
-
30.01.2017 ‘Doğrudan Demokratik Parlamenter Rejim’ için bir fırsat!
-
04.01.2017 Su gibiydi sözleri …
-
30.12.2016 2016’yı uğurlama ve 2017’yi karşılama niyetine ... “Milas’a doğalgaz neden gelmedi?”
-
06.12.2016 Nasıl yorumlayıp nerelere çeksek bilemedik?
-
25.11.2016 Zeytine ve Zeytin Dostlarına saygıyla …
-
17.11.2016 ‘Demokratik-Özerk Üniversite’!..
-
31.10.2016 ‘Bilen’ bilmiyorsa?
-
10.10.2016 Hacıapti’de OHÂL?!..*
-
03.10.2016 Sorular ... Sorular ...
-
05.09.2016 ‘Arıza Kayıt Servisi’ de arızalıysa!?
-
24.08.2016 İnadına düğün, inadına barış!
-
20.08.2016 Ceylanpınar’ı aydınlatmak!
-
09.08.2016 ‘Muhalefet etmek’ üzerine birkaç söz ...
-
05.08.2016 Siz affediyor musunuz?
-
29.07.2016 ‘Yüzleşmek’ şart!
-
21.07.2016 ‘Ortaklaştırıcı’ siyasi hamleler şart!
-
13.07.2016 ‘Yelki’ diye bir yerde ...
-
24.06.2016 “Ben nereye park ettim”!?...
-
20.06.2016 Teşekkürler ...
-
13.06.2016 Yolumuz ve yumruğumuz ...
-
06.05.2016 Geçmiş zaman resimleri ...
-
04.05.2016 “Beçin Kalesi yanındaki arazi”ye mi?
-
28.04.2016 Yazılacak onca konu varken ...
-
23.04.2016 Devrimler bayramlarımdır benim!
-
20.04.2016 Babek Zencani’nin “komisyon verdiği kişiler”in kimler olduğuyla ilgilenen var mı?
-
07.04.2016 ‘Panama Belgeleri’ni merak ediyor musunuz? Yoksa, bu konuyla da ilgilenmiyor musunuz?
-
25.03.2016 Zarrab’ın yaptıkları sizi ilgilendiriyor mu?
-
18.03.2016 Becerebilirseniz, ‘istifa’yı düşünsenize bir de!..
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.