• 04 May 2016, Wednesday 1:07
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

“Beçin Kalesi yanındaki arazi”ye mi?

soru/yorum  - A. Kemal KAŞKAR

30 Nisan Cumartesi günü Bodrum Kent Konseyi önderliğinde Akyarlar yolu üzerinde yapılan eylemle; Bodrum Mumcular’da gerçekleştirilmek istenen ‘TOKİ binaları’ ile Ortakent-Yahşi’de gerçekleştirilmek istenen ‘İslam Tanıtım ve Bilgilendirme Merkezi’ projeleri protesto edilmiş.

Eylem sırasında bir konuşma yapan Bodrum Kent Konseyi Başkanı Hamdi Topçuoğlu, son derece haklı ve anlamlı olarak, “Olay sadece TOKİ ve Külliye olarak algılanmamalı. Kent Konseyi olarak üç maddelik bir manifesto yayınladık. Bu manifestoda, kamuya ait arazilerin imara açılması ve yerel yönetimlerin hiçe sayılarak Ankara’da plan yapılmasına karşı olduğumuzu açıkladık. 156 bin nüfuslu ilçede 151 bin konut varsa ve halâ burada ‘konut yapacağız’ diyorsanız, ihtiyaçtan kaynaklanan bir durum olduğunu düşünemeyiz. Bodrum’da rant elde etmek isteyen herkes şunu bilmelidir ki, artık halk Bodrum’da bu tür yapılaşmaları istemiyor. Hangi tür olursa olsun, kimden gelirse gelsin Bodrum yapılaşma kapasitesini doldurmuştur. Bu nedenle 15 Mayıs’a kadar düzenleyeceğimiz imza kampanyası ile birlikte iktidar partisi yetkilileri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na giderek bu projeleri geri çekmelerini talep edeceğiz. Kentin ihtiyaçları neyse, kentlilerle planlanarak ona göre yapılmalıdır” demiş.

Çok güzel!

Sayın Topçuoğlu’nun vurguladığı, ‘kentin ihtiyaçlarının kentlilerle birlikte planlanması’dır.

Çok doğru!

Ve Topçuoğlu: “Kamuya ait arazilerin imara açılması ve yerel yönetimlerin hiçe sayılarak Ankara’da plan yapılması”na karşı olduklarını açıklıyor.

Aynen katılıyorum.

Bir Kent Konseyi Başkanı’na da farklı bir yaklaşım ve bağlı olarak farklı bir ifade yakışmazdı zaten.

Biz de Milas Kent Konseyi olarak yurttaşlarımıza yaklaşık 8 yıldır “Geleceği birlikte kuralım” çağrısını bu nedenle yapıpdururuz. Hemşehrilerimize yönelik bu çağrımız, elbette ‘geleneksel merkezci/merkezden yönetme tarzı’na karşı ‘devrimci katılımcı-demokratik bir yerinden yönetim talebi’dir de aynı zamanda.

1995-1997 yılları arasında Gündoğan’da, merhum Hasan Yılankaya’nın Belediye Başkanlığı döneminde, Türkiye’deki ilk ve tek ‘Belde Meclisi’nin kuruluşuna önderlik etmiş ve 2011-2015 yılları arasında Genel Sekreterliğini yaptığım Milas Kent Konseyi’nin halen Yürütme Kurulu Üyesi olarak sürdürdüğüm bu çok zahmetli yolun yolcularından biri olarak, sayın Topçuoğlu’nun sözünü ettiği ‘manifesto’yu kişisel olarak da imza verip desteklediğimi belirterek sürdürmeliyim. 

Milas Kent Konseyi olarak, en son Kuşadası’nda toplanan Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nda da Sayın Topçuoğlu’nun sözünü ettiği ‘Manifesto’ya Milas Kent Konseyi olarak imza desteği verdiğimizi de eklemeliyim.

Şimdi gelelim esas konuya.

Her zaman çalışkanlığını takdirle izleyip dile getirdiğim CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir de bu eyleme katılıp Bodrum Kent Konseyi’ne destek vermiş. (Çok iyi yapmış. Kent konseyleri olarak bu düzeyde desteklere, ilgilere hep çok ihtiyacımız olduğu kesin.)

Vermiş ama, orada yaptığı ve çok doğru olarak “iktidar partisinin yine kimseye sormadan projeyi başlattığı” vurgusuyla başlayan konuşmasında daha sonra bakın ne önermiş:

“Bizler dini tesislere kesinlikle karşı değiliz. Bu tesisi Milas’ta, tarihi Beçin Kalesi’nin yanındaki araziye yapsalardı çok uygun olurdu. Kimse de böyle itiraz etmezdi. Bu nedenle bu konuyu meclisin gündemine getirerek projenin başka bir ilçede yapılması için çalışacağım” deyivermiş.*

Gazeteci kimliğimin yanına ‘Kent Konseyi Gönüllüsü’ kimliğimi de katarak sormak istiyorum Sayın Demir’e:

Beçin örneğini verirken ve o tesisin (‘İslam Tanıtım ve Bilgilendirme Merkezi’) Beçin’e yapılmasının ‘uygun olacağı’ yorumunu yapıp ‘kimse de böyle itiraz etmezdi’ güvencesini verirken, o yönde bir kararın Milas halkının katılımıyla alınmasından mı bahsediyorsunuz?

Yoksa, o ‘uygun yeri’ “iktidar partisinin yine kimseye sormadan” bulması şeklinde bir durumla mı karşı karşıyayız?

Dolayısıyla, o dini tesis için ‘size uygun gelen’ yerle ilgili olarak Milas’taki yerel yöneticilerle, yerel yönetimle ve Milas Kent Konseyi ile herhangi bir iletişim kurmayı düşünüyor musunuz?

Bu konuyu, yurttaşların katılımının sağlanarak bir tartışma süreci başlatılması ve nihayetinde –örneğin- ‘Beçin’de yapılsın’ kararı alınması yönünde bir katılımcı-demokratik yöntemin savunusu eşliğinde mi Meclis gündemine getireceksiniz?

Bu sorulara birkaç tane daha ekleyebilirim ama gerek yok, dile-gündeme getirmek istediğim sorun yeterince anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

Aman ha! Bodrum’da, Bodrumlulara sorulmadan yapılan işlere tepki gösterilen bir eylemde yaptığınız konuşmayla, bu kez Milaslılara sorulmadan birşeyler yapılması sonucunu doğuracak olumsuzluklara yol açmış olmayın?

(* Bu konuşmada, ‘çok net bir adres gösterme olmadığı’ seziliyor elbette ama, “tarihi Beçin Kalesi’nin yanındaki arazi”den bahsedilmesinin etkisi, sonrasında “projenin başka bir ilçede yapılması için çalışacağım” denmesiyle azalmıyor. Aksine, sayın Demir, öncelikle aklına geliveren ‘Beçin’ seçeneğinden hareketle o -dinî- tesise Muğla’da bir yer bulmakla adeta kendi kendini görevlendirmiş gibi de oluyor... Buna gerek var mı bilmiyorum. Ancak bu aralar CHP’de şöyle bir ‘ideolojik-politik ruh hali’ çok dikkat çekiyor: “Aman dokunulmazlık konusunda şöyle yapmayalım ‘terörü destekliyorlar algısı oluşmasın”, “aman şu dinî tesise başka bir yer bulalım da, dini tesislere karşı olduğumuz sanılmasın” gibi ... Bence böylesi bir gereksiz telaş hali, haliyle ‘yanlış’ işlere, yanlış önerilere, dolayısıyla yanlış sonuçlara yol açabiliyor ...)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık