• 01 March 2017, Wednesday 18:43
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

“Daha başka ne/neler yapabilirim?”

soru/yorum  - A. Kemal KAŞKAR

Milas Kent Konseyi, aksine birçok örneğin arasında, tarih içinde 2009 yılı Haziran ayında başladığı yolculuğunu ‘kesintisiz’ bir şekilde sürdürüyor. Bu yolculuğun kocaman sabırlarla ve pırıl pırıl içtenliklerle sürdürülebiliyor olmasında emeği geçen, katkısı olan herkeslere teşekkürler …

Belki çok büyük adımlar atamıyor, bir türlü yeterince ilgi çekip ilçemiz günlük yaşamında olumlu anlamda ‘sarsıcı’ etkiler yaratamıyor ama, geçen 8 yılda başarabildiği birçok ‘şey’ var Milas Kent Konseyi’nin.

‘Geleceği Birlikte Kuralım’ çağrısıyla yoluna devam eden Milas Kent Konseyi, 25 – 26 Şubat tarihlerinde Türkiye Kent Konseyleri Platformu (TKKP) 21. Genel Kurul Toplantısına ev sahipliği yaptı.

‘TKKP Milas Buluşması’nın, Milas Kent Konseyi için önemli, hatta ‘dönüm noktası’ niteliğinde bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum.

Genel Kurul Toplantısının ilk gününde, “Anayasa değişikliği sürecinde Kent Konseylerinin yeri ve rolü ne olmalıydı?” sorusu/sorunu ekseninde gerçekleştirilen oturumda Prof. Emre Bağce tarafından söylenen, “Kent Konseyleri, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır” cümlesinin, Kent Konseylerinin varlığının büyük ‘mana ve ehemmiyet’ini yeterince özetleyebildiğini düşünüyorum.

İkinci gün ise, bu kez “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca başlatılan Doğal Sit Alanlarının Derecelendirilmesi ile ilgili tanım-kapsam değişikliği çalışmaları”na ilişkin oturumda Prof. Dr. Ruşen Keleş’in, “Doğal değerlerimize sahip çıkmak, Cumhuriyete sahip çıkmak demektir” cümlesinin altını çizmek istiyorum. (TKKP Milas Buluşmasına ilişkin iki haberimde zaten, bu iki değerli öğretim üyemizin aktardığım sözlerini öne çıkardım.)

Tam da bu noktada, Kent Konseylerinin, çok daha etkili olabilecekleri bir tarihin yazılabilmesi için daha yürünecek çok yol, verilecek çok büyük mücadeleler olduğuna dikkat çekmeliyim.

Bunun, başlı başına-kendine özgü bir ‘katılımcı kültür’ü gereksindiğine ilişkin vurgunun, “Bu konuda ön şart, ‘katılım kültürü’nün tüm toplumda yüksek bir düzeyde oluşturulup geliştirilmesidir. Bu olmadığı takdirde, doğrudan demokrasinin uygulanmasında güçlükler olacaktır” cümleleriyle, yine Prof. Dr. Ruşen Keleş tarafından yapıldığını düşünüyorum.

Çankaya Belediye eski Başkanı Sayın Bülent Tanık’ın, önceki TKKP buluşmalarından birinde yaptığı konuşmada, “Kent Konseylerinden bir tek şey istiyorum: Kentlerimizde, ‘Oyumu verdim, vergimi de ödedim; başka da hiçbir şey yapmam’ diye yaşayan yurttaşlarımızı, katılımcı yurttaşlar, hemşehriler durumuna dönüştürmeniz” sözlerini-istemini çok önemsemiş ve bunun konsey pratiklerimiz için önemli bir ölçüt, anlamlı bir eşik olduğunu hep öngörmüş ve dile getirmişimdir.

Bu söz-istemden hareketle, Geleceği Birlikte Kuracağımız sevgili yurttaşlarımızda ‘yüksek bir gönüllülük düzeyi’nin ifadesi olarak; ‘Oyumu verdim, vergimi de ödedim; daha başka ne/neler yapabilirim’ duygu-düşüncesiyle harekete geçeceği, hareket edeceği Kent Konseyi pratiklerini yaygınlaştırmalıyız.

Sabırla.

Türkiye Kent Konseyleri Platformu 21. Genel Kurul Toplantısının, adeta kılı kırk yararak, büyük bir titizlikle hazırlanan ‘Sonuç Bildirgesi’ni bu vesileyle bir kez daha aktarıyor ve tüm Kent Konseyleri ve dolayısıyla tüm Konsey Gönüllülerini sevgiyle selamlıyorum …

1. Anayasa metinleri toplumsal uzlaşma metinleridir. Bu anlamda toplumun tüm kesimleri ve kurumları tarafından etraflıca tartışılması ve demokratik katılımla oluşturulması gerekmektedir. 16 Nisan 2017 tarihinde halkoyuna sunulan anayasa değişikliği metni, söz konusu demokratik süreçler işletilmeksizin, OHAL koşulları altında hazırlanmıştır. Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nu oluşturan Kent Konseyleri olarak, anayasa değişikliği metninin getirdikleri ve götürdükleri üzerine halkımızı bilgilendirmek konusunda kendimizi sorumlu hissediyor ve bu sorumluluğu yerine getirme konusunda Kent Konseylerini göreve çağırıyoruz.

Hukuk dışı, anti demokratik uygulamaların ülkemizi yeni olumsuzluklara sürükleyeceğini vurguluyor; demokratik kurumlara, üniversitelere, basına ve seçilmiş temsilcilere yönelik uygulamalardan duyduğumuz kaygının altını çiziyoruz.

Kent Konseyleri, yerel demokrasinin güçlenmesini, uzlaşı kültürünü, ortak aklı ve demokratik katılımı esas alan yerel yönetim mekanizmalarıdır. Kent Konseyleri; gelişmiş demokrasi koşullarında, çoğulcu ortamlarda oluşur ve yaşarlar. Bu anlamda tekçiliği ve katı merkeziyetçiliği reddederler.

2. Ülkemizde uygulanan çevre politikaları; tarihi, kültürel ve doğal olmak üzere, koruma altındaki tüm alanlarımızı ve yaşam hakkımızı tehdit etmektedir. Çevre konusunda tarihi, kültürel ve doğal varlıklarımızın gelecek nesillere bırakılması için Kent Konseyleri olarak verilen mücadeleleri her şartta destekliyor ve yanında yer alıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından projelendirilen Doğal Sit Alanları derecelendirme değişikliğine ilişkin, Türkiye’nin 20 bölgesindeki hazırlıkların derhal geri çekilmesini; yapılacak hazırlık çalışmalarının bilimsel normlara, planlama ilkelerine uygun, bütüncül ve katılımcı bir yaklaşımla yapılmasını istiyoruz. Bunun sonucu olarak yerel yönetimler başta olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları, ülke menfaatini ve geleceğini göz önünde bulundurarak karar vermeye davet ediyoruz.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık