• 18 September 2019, Wednesday 15:18
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

‘Kendi basınınız’ mı?

Muğla Milletvekili M.Yavuz Demir,partisinin Milas İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmanın bir bölümünde, Muğla’daki yerel basından memnun olmadığından bahisle öyle bir söz söylemiş ki …

“Cımbızlandı, dolayısıyla yanlış anlaşıldı” diye bir açıklama yapar mı bilmiyorum ama, bütün ayrıntıları bir yana, söylediği öyle bir söz var ki …

“Muğla’daki yerel basının CHP’nin yapmadıklarını da yapmış gibi gösterirken, kendi haberlerine yeterince yer vermediği”ni belirten Demir, bakın daha sonra ne demiş:

“Kendi basınımızı mutlaka oluşturmalıyız …”

‘Kendi basınımız’!?

Sadece ve sadece bu ifade,o toplantıda yaptığı konuşmanın ‘yerel basın’la ilgili bölümünde Sayın Demir’in başka başka neler dediği ve de bunları nasıl bir sıralamayla söylediğinden tümüyle bağımsız olarakgerçek anlamda ve çok kocaman bir sorundur!

‘Gazeteci’, ‘gazetecilik’ ve ‘gazete’ tanımlarının bu denli kontrolsüz bir alana taşınmış olmasının kabul edilebilmesi kesinlikle mümkün değildir.

‘Mutlaka’vurgusuyla ‘olmazsa olmaz’ olarak işaret edilen“kendi basınımız” hedefinin yarattığı yakışıksız çağrışımlara tahammül edebilecek, bunu içine sindirebilecek herhangi bir gerçek gazeteci ve gazete de yoktur zaten! 

Ne demek ‘kendi basınımız’ Sayın Demir?

Demek ki mevcut gazeteciler, gazetecilikler, gazeteler ‘birilerinin basını çuvalı’nın içindeler ve siz, başka birilerinin, örneğin ‘sizin basınınız’ olmadıkları için bu gazeteciler, gazetecilikler ve gazetelerden şikayetçisiniz …Yani, iddianıza göre ‘başkalarının basını’ var ve siz de şikayetçi olduğunuz bu “gazetecilik” pratiği karşısında  aynı şeyi sizin için yapacak ‘kendi basınınız”ı oluşturmaktan söz ediyorsunuz …

Yanlış mı anlamışım Sayın Demir?

Her şeyden önce şunu yazmalıyım: Çok üzücü! …

En çoğu ‘zaman zaman kantarın topuzu kaçıyor’ eleştirisi yapabilirsiniz, “bizim çalışmalarımıza sayfalarınızda daha çok yer verin” diyebilir, haber akışlarında size, partinize haksızlık-adaletsizlik yapıldığını vurgulayabilirsiniz belki …

Ama siz bu demokratik hakkınızı kullanmaksızın, tarif ettiğiniz şekliyle asla bir gazete olamayacak bir şey olarak “kendi basınınızı oluşturmak”tan söz edebiliyorsunuz …

Sayın Demir, bir gazeteci olarak; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün basın hakkında en çok bilinen ve yinelenen, “Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir” sözlerinin,çok sevdiğim mesleğim için ustaca yapılmış bir ‘görev tanımı’ olmasının ve omuzlarımızdaki çok büyük sorumluluğa işaret etmesinin yanı sıra, gururlandıran içeriğine hep çok büyük bir saygı ve bağlılıkla çalışmışımdır.

Bu anlamda ‘gazete’, onlarca haber-habercik arasında çok zorlu bir değerlendirme-ifade ediş ve yer verme sürecinin ürünüdür. Bu mesleği ne kadar iyi yaparsanız yapın, hep yüksek ‘hızla’ (çok sevdiğim bir başka tanıma göre gazetecilik, ‘hızlı yazarlık’tır) ve her adımında ‘tercihlerle’ yürünen böylesi bir yolda hatalar yapabilirsiniz. Yaptıklarınız ‘yetersiz’, ‘eksik’, ‘yanlış’ olarak nitelenebilir. Bu eleştiriler, mesleğinizi daha iyi yapabilmek için değerlendirilmek bakımından değerlidir.

Ancak yazıp çizdikleriniz sıkça, siz birileri beğensin-beğenmesin diye yapmadığınız halde birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Bu ise, zaman zaman mesleğinizi iyi yaptığınıza dair ölçüt niteliği taşır ...

Bütün bu anlatmaya çalıştıklarımı, deneyimli bir siyasetçi olarak en iyi sizin bilmeniz gerekir Sayın Demir.

En azından ben öyle olduğunu, uzuuuun yıllarca tanışık yaşadığımız Milas özelinde gazeteci-siyasetçi ilişkisinin iyi-kötü tüm örneklerinden en çok sizin bilginiz olduğunu düşünüyorum.

Bütün bunlara rağmen nasıl bir basın ilgisi arzu ediyorsunuz Sayın Demir?

‘Kendi basınımız’ derken, aylık bir miktar para ile ‘kontrollü gazetecilik’ yaptırabileceğiniz birilerinin yapacakları bir şeyi mi kastediyorsunuz? Peki ama ‘yaptırdığınız o şey’ sizce gazetecilik olabilir mi?

Bu duruma hem kendi içinizde hem de kamuoyu önünde açıklık kazandırmanız gerekir bence …

Aksi takdirde gerçek gazetecilerin bu ifadelerinize ciddi anlamda tepki vermekten daha doğal herhangi bir tavırları olamaz ...

Bu vesileyle size bir öneride de bulunmak isterim sayın Demir …

Partinizin Muğla İl Başkanlığı tarafından, örneğin aylık olarak kapsamlı bir basın bülteni hazırlansın ve bu bültenin, Muğla yerelinde hiçbir gazetenin başaramayacağı yaygınlık ve sayıda dağıtımı yapılsın.

Zaten sizin arzu ettiğiniz tablo da, ancak ve ancak partinizin Muğla İl Başkanlığı ve belki de zaman zaman ilçe başkanlıkları tarafından hazırlanabilecek öylesi basın bültenlerinde karşılığını bulabilir. Çünkü hiçbir gazeteden, partinizin basın bülteni olarak yayın yapmasını bekleyemezsiniz. Böylece, ‘kendi basın bülteniniz’ gibi kabul edilebilir bir kurumsallık da oluşturmuş, gazetecilik mesleğinin gerçek ve içten temsilcilerine de -adeta işkence düzeyinde bir- haksızlık da yapmamış olursunuz.

Bu anlamda, “kendi basınımız” gibi bir ‘hedef’ten vazgeçmenizi, bu ifadeniz yüzünden ağır yaraladığınız ve aralarında çok iyi tanıdığınız benim gibi çok sayıda gerçek gazeteciyi de daha çok üzmemenizi dilerim.

Yerel basında yeterince yer almadığından şikayetçi olduğunuz çalışmalarınızı, elbette haberimiz olduğu kadar haberleştirmeye devam edeceğimizden de şüphe etmeyiniz lütfen.

Bunun için “sizin basınınız’ olmamıza gerek yok sayın Demir …

‘Gazeteci’ olmamız yeter!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık