• 24 June 2016, Friday 19:28
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

“Ben nereye park ettim”!?...

(Ya da: Otoparklardan ‘çıkış güvenliği’ sorunumuz)

soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR

18 Haziran Cumartesi günü saat 14 sıralarında, Salı günleri dışında ‘ücretsiz’ otopark olarak kullanılmakta olan ‘Kapalı Pazaryeri’ne aracımı parkederken, yaklaşık yarım saat sonra başıma geleceklerden habersizdim.

Pazaryeri olarak kullanılmak üzere işaretlenmiş zemininde ve zeminin üstünde araç parkedişlerini yönlendirecek ve bazı yerlere park yapılmamasını sağlayacak herhangi bir işaret-işaretleme ve işaretçi bulunmayışı yüzünden, kimbilir daha önce kaç hemşehrimin başına gelmiş ama duyulmamış-duyurulmamış büyük bir sorun yaşayacağımı –doğrusu ya- hiç düşünmemiştim.

“Bu kadarı da olmaz!” dedirtecek bir şeydi ve birdenbire ‘olmuştu’!

Aracımı otoparktan çıkarabileceğim herhangi bir ‘geçit/yol’ bırakılmayacak şekilde parkedilmiş ‘en az iki araç’ nedeniyle kilitlenip kalmıştım. Çaresiz.

-Alo 153!

-Buyrun.

-Kapalı Pazaryerinden çıkamıyorum bana yardımcı olun lütfen.

-Biz bişey yapamayız beyefendi, durumu 155’e bildirin.

-(Alo Zabıta’ya söylemedim ama ‘Gazeteciyim ya’, biliyorum) Ya onlar da ‘biz ilgilenmiyoruz’ Zabıta’yı arayın derlerse?

-Bizim de yapacak birşeyimiz yok. Emniyet, plaka bilgisinden araç sahibinin telefonuna ulaşabiliyor ... Ama biz yine de bir arkadaşımızı oraya yönlendiriyoruz ...

-Teşekkürler ...

Gelecek olan görevli arkadaşı beklerken, -‘boş duranı Allah sevmez’ deyip- 155’i aradım bu kez.

-Alo 155!

-Alo!

-Kapalı pazaryerinde aracımla mahsur kalmış durumdayım. Tahmini çıkış yolu üzerine parketmiş iki aracın plakalarını versem ...

-Beyefendi Zabıtayı arayın biz birşey yapamayız...

-Aradım, görüştüm ve Zabıta görevlisi bana az önce size söylemeye çalıştığım yolla araç sahibine ulaşılabileceğini söyledi ... Sizin görev alanınıza giriyormuş ...

-Değil kardeşim, yalan söylüyorlar. Oranın sorumlusu Zabıta ...

-Peki ben Zabıtaya ‘yalan söylüyorsunuz’ desem, Zabıta da bana kızıp üzerime yürüse; bana yardımcı olur musunuz?

155 görevlisi arkadaş, o an aklıma geliveren bu sorum üzerine bir an sustu ve:

-Oluruz, deyip sustu.

Ve “teşekkürler, iyi günler” deyip telefonu kapattıktan kısa süre sonra ‘Kurtarıcı Zabıtamız’ geldi.

Önce park alanında motosikletiyle kısa bir tur atıp çıkış yeri kontrolu yaptı. ‘Tanıdık’ bir araç buldu. Araç sahibine haber vermeye gitti.

Geldiğinde, “sol yap gel - topla gel - öyle gel - hiç sağ sol yapma - tamam abi kurtarıyor - gel gel - doğru gel” yönlendirmeleriyle zar-zor çıkabildim. Aracını çeken Çağdaş Manav’a ve Zabıta arkadaşa ‘teşekkür’ edip çıktım kapalı otoparktan...

Daha sonra kimbilir neler oldu?

...

Sevgili hemşehrilerimin; bir gazeteci olarak yaşamış olmamın imkanlarından yararlanmaları anlamında bu sorunu bir güzel duyurup çözümüne katkıda bulunmak istedim.

İzninizle birkaç basit önerimi de not etmek istiyorum:

Öncelikle (ya da hemen) ‘yönlendirici-engelleyici işaretlemeler’ yapılmalı.

Otopark’tan çıkış güvenliğini sağlayacak yerlere araç park edilmesini önleyecek ve çıkış yönünü gösteren uyarı işaretleri şart.

Yoksa, bazı yurttaşlarımız hiç sağlarına sollarına bakmaksızın, “Ben aracımı nereye parkettim? Birilerinin çıkışını engelliyor muyum? Çevreye rahatsızlık veriyor muyum?” gibi gibi kaygıların tümüyle dışında araçlarını parkedebiliyorlar.

Araçlarının görünür bir yerine kendilerine ulaşılabilecek telefon numaralarını koyma gibi bir ‘kent davranışı’ da henüz akıl edilemediği için, işler iyice içinden çıkılmaz hâl alıveriyor bir anda...

Uzun lafın kıssası:

Bu konuda da hep beraber “Bi’şeyler yapmalı”yız!

“Ben nereye park ettim”!?...

(Ya da: Otoparklardan ‘çıkış güvenliği’ sorunumuz)

soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR

18 Haziran Cumartesi günü saat 14 sıralarında, Salı günleri dışında ‘ücretsiz’ otopark olarak kullanılmakta olan ‘Kapalı Pazaryeri’ne aracımı parkederken, yaklaşık yarım saat sonra başıma geleceklerden habersizdim.

Pazaryeri olarak kullanılmak üzere işaretlenmiş zemininde ve zeminin üstünde araç parkedişlerini yönlendirecek ve bazı yerlere park yapılmamasını sağlayacak herhangi bir işaret-işaretleme ve işaretçi bulunmayışı yüzünden, kimbilir daha önce kaç hemşehrimin başına gelmiş ama duyulmamış-duyurulmamış büyük bir sorun yaşayacağımı –doğrusu ya- hiç düşünmemiştim.

“Bu kadarı da olmaz!” dedirtecek bir şeydi ve birdenbire ‘olmuştu’!

Aracımı otoparktan çıkarabileceğim herhangi bir ‘geçit/yol’ bırakılmayacak şekilde parkedilmiş ‘en az iki araç’ nedeniyle kilitlenip kalmıştım. Çaresiz.

-Alo 153!

-Buyrun.

-Kapalı Pazaryerinden çıkamıyorum bana yardımcı olun lütfen.

-Biz bişey yapamayız beyefendi, durumu 155’e bildirin.

-(Alo Zabıta’ya söylemedim ama ‘Gazeteciyim ya’, biliyorum) Ya onlar da ‘biz ilgilenmiyoruz’ Zabıta’yı arayın derlerse?

-Bizim de yapacak birşeyimiz yok. Emniyet, plaka bilgisinden araç sahibinin telefonuna ulaşabiliyor ... Ama biz yine de bir arkadaşımızı oraya yönlendiriyoruz ...

-Teşekkürler ...

Gelecek olan görevli arkadaşı beklerken, -‘boş duranı Allah sevmez’ deyip- 155’i aradım bu kez.

-Alo 155!

-Alo!

-Kapalı pazaryerinde aracımla mahsur kalmış durumdayım. Tahmini çıkış yolu üzerine parketmiş iki aracın plakalarını versem ...

-Beyefendi Zabıtayı arayın biz birşey yapamayız...

-Aradım, görüştüm ve Zabıta görevlisi bana az önce size söylemeye çalıştığım yolla araç sahibine ulaşılabileceğini söyledi ... Sizin görev alanınıza giriyormuş ...

-Değil kardeşim, yalan söylüyorlar. Oranın sorumlusu Zabıta ...

-Peki ben Zabıtaya ‘yalan söylüyorsunuz’ desem, Zabıta da bana kızıp üzerime yürüse; bana yardımcı olur musunuz?

155 görevlisi arkadaş, o an aklıma geliveren bu sorum üzerine bir an sustu ve:

-Oluruz, deyip sustu.

Ve “teşekkürler, iyi günler” deyip telefonu kapattıktan kısa süre sonra ‘Kurtarıcı Zabıtamız’ geldi.

Önce park alanında motosikletiyle kısa bir tur atıp çıkış yeri kontrolu yaptı. ‘Tanıdık’ bir araç buldu. Araç sahibine haber vermeye gitti.

Geldiğinde, “sol yap gel - topla gel - öyle gel - hiç sağ sol yapma - tamam abi kurtarıyor - gel gel - doğru gel” yönlendirmeleriyle zar-zor çıkabildim. Aracını çeken Çağdaş Manav’a ve Zabıta arkadaşa ‘teşekkür’ edip çıktım kapalı otoparktan...

Daha sonra kimbilir neler oldu?

...

Sevgili hemşehrilerimin; bir gazeteci olarak yaşamış olmamın imkanlarından yararlanmaları anlamında bu sorunu bir güzel duyurup çözümüne katkıda bulunmak istedim.

İzninizle birkaç basit önerimi de not etmek istiyorum:

Öncelikle (ya da hemen) ‘yönlendirici-engelleyici işaretlemeler’ yapılmalı.

Otopark’tan çıkış güvenliğini sağlayacak yerlere araç park edilmesini önleyecek ve çıkış yönünü gösteren uyarı işaretleri şart.

Yoksa, bazı yurttaşlarımız hiç sağlarına sollarına bakmaksızın, “Ben aracımı nereye parkettim? Birilerinin çıkışını engelliyor muyum? Çevreye rahatsızlık veriyor muyum?” gibi gibi kaygıların tümüyle dışında araçlarını parkedebiliyorlar.

Araçlarının görünür bir yerine kendilerine ulaşılabilecek telefon numaralarını koyma gibi bir ‘kent davranışı’ da henüz akıl edilemediği için, işler iyice içinden çıkılmaz hâl alıveriyor bir anda...

Uzun lafın kıssası:

Bu konuda da hep beraber “Bi’şeyler yapmalı”yız!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık