• 03 October 2016, Monday 19:20
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

Sorular ... Sorular ...

soru/yorum     A. Kemal KAŞKAR

Epeyce zamandır sorular birikiyor birikiyor ve ben onları yeterince soramıyor olmaktan ötürü büyük rahatsızlık yaşıyorum.

Geçende aklıma, birikip duran o soruları peşpeşe sıralamaktan ibaret soruyorumlar yazayım diye bir ‘çare’ geldi ve başladım ...

Sevgili ülkemde, malûm “cemaat”in ‘terör örgütü’ olarak muamele göreceği tarihin belirlenmesi için (ne istedilerse veren) AKP’nin “onlar”la ilişkilerinin bozulmaya başladığı ve nihayetinde ‘şiddetli geçimsizlik’ten ilişkinin koptuğu tarihin ‘tavsiye edilmesi’ ne kadar hukukidir?

Bu konuda ‘tavsiye edilen tarih’ten yıllar ve yıllar önceden uyarılarda bulunan, mücadeleler eden, bedeller ödeyen birçok ‘sosyal-siyasal-kültürel-ideolojik çevre’nin, sadece bu nedenle ‘daha makbul ve muteber’ olmaları gerekmez mi?

14 yıldır iktidar olup bütün başımıza gelenlerin yüksek sorumluluğuna sahip olması gerekenlerin “kandırılmışız” diyerek bu kapkara tablodan çıkabilmeyi ummalarını, ülkemiz ve dünyamızın kara kaplı siyaset tarihine nasıl yazsak da saklasak iyi olur?

...

Haziran Hareketi’nin, ‘laikliği kazanacağız!’ başlıklı bildirisini ülkemin birkaç kentinde dağıtmaya çalışan çok sayıda sevgili yurttaşım gözaltına alındı. Sevgili ülkemde ‘laikliği kazanacağız!’ başlıklı bildiri dağıtmak yasak mıdır?

‘Laikliği koruma-kazanma’ içerikli bildiri dağıtmak isteyen sevgili muhalif yurttaşlarım, bu durum iktidar sahiplerine ‘çok ters’ geldiği için mi ‘ters kelepçe’lenmektedir?

...

AKP hükümetinin giderek daha derinliklerine yönelme arzusunu açık açık dile getirdiği koşullarda “Suriye’nin toprak bütünlüğü”nün korunması ihtimali kalmış mıdır? Suriye topraklarında devşirme-paralı piyadelerle sürdürülen operasyonla “Suriye’nin toprak bütünlüğü” arasında makûl-mantıklı ve sürdürülebilir bir ilişki kurmak nereye kadar mümkündür? Ya da mümkün müdür? Yoksa “Suriye’nin toprak bütünlüğü” dersinden de bütünlemeye mi kaldık?

...

Adam rahatlıkla kandırılabiliyor, ama “birileri” aynı adama, örneğin Lozan Antlaşmasını bir zafer diye yutturamıyor? Kendisi öyle söylüyor. Peki ama bu nasıl mümkün olabiliyor?

...

Tam bu sorularımı not ederken, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesi dikkatimi çekti ve o soru önergesinde dile-gündeme getirilen sorulara da (ilçemizde de aynı konuda çok yanlış tercihler yapıldığını düşündüğüm için) sahip çıkmak istedim.

Soru önergesinin giriş bölümünde, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü’ne ait internet sitesinde, 667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre kapatılan özel okul sayısının 1056 olduğuna dikkat çeken Kürkçü, “Basında yeralan takip haberleri ve eğitim işkolundaki sendikaların kendi çalışma alanlarındaki gelişmeleri izleyerek yaptıkları açıklamalara göre 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında kapatılan bu okulların % 80’den fazlası İmam Hatip Okulları’na dönüştürülmüştür. Bazı okullara ise, hiçbir yasa ve yönetmelikte böyle bir statüsü olmamasına rağmen ‘imam hatip fen lisesi’, ‘imam hatip sosyal bilimler lisesi’ gibi tabelalar asılmaktadır.

Bilindiği gibi TEOG 3’üncü nakil döneminde de boş kontenjanların en büyük bölümünü imam hatip ve meslek liseleri oluşturmaktadır. İstanbul’da ilk yerleştirmede İmam Hatiplerin 6’da 1’i boş kalmasına rağmen el konulan 15 okul İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürülmüştür. Pendik ilçesi Anadolu Liseleri’nde tek bir boş kontenjan olmadığı halde, İmam Hatip Liseleri’nde 279 boş kontenjan oluşmuştur. Ankara’da el konulan 7 okul da İmam Hatip okuluna dönüştürülmüş, İzmir’deyse İmam Hatip Liseleri’nin neredeyse yarısı boş olduğu halde el konulan Yamanlar Kolejleri’nin de içlerinde yer aldığı 4 okul İmam Hatip’e dönüştürülmüştür” demiş ve şu soruları sormuş:

1- “667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Göre Kapatılan Özel Okul Listesi”nde yer alan 1056 okuldan kaçı İmam Hatip Okulu’na dönüştürülmüştür?

2- 1056 okuldan kaçı Anadolu Lisesi’ne kaçı Fen Lisesi’ne dönüştürülmüştür? Anadolu ve Fen Liselerine kayıt yaptırmak isteyen öğrenci sayısı daha çok olmasına karşın bu okulların sayıca İmam Hatip okullarından daha az olmasının sebebi nedir?

3- Hangi kategoride kaç okula, kaç kontenjana ihtiyaç olduğuna, yeni açılan ya da devralınan okulların hangi kategorideki okullara tahsis edileceğine Bakanlığınız hangi plana ve hangi önceliklere göre karar vermektedir, toplumun talebiyle bakanlığınızın uygulamaları arasındaki bu büyük fark nereden kaynaklanmaktadır?

4- İmam Hatip Okuluna dönüştürülen okulların toplam öğrenci kapasitesi ne kadardır? Bu okullara 2016-2017 öğretim yılında kaç öğrenci kayıt yaptırmıştır, ülke çapında toplam kaç boş kontenjan vardır ve illere göre nasıl dağılmaktadır?

5- Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatında “İmam Hatip Fen Lisesi” veya “İmam Hatip Sosyal Bilimler Lisesi” vb. tanımlamalar var mıdır? Var ise bunların dayanağı ve statüsü nedir? Yok ise, bu adlar altında açılan okullara ilişkin olarak Bakanlığınız bir düzenleme yapmayı düşünmekte midir?

...

‘Soruları peşpeşe sıralama’ yöntemiyle hazırlayacağım soruyorumlarımla, kısa aralıklarla sürdürmek istiyorum ...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık