- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 20 August 2016, Saturday 20:02
- 3820 kez okundu
soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR
Sevgili ülkem çok ‘karanlık’ bir dönemden geçiyor ve üstüne üstlük ‘muhalefet de ağır yaralı’. Berbat bir sarmalın içinde savrulup gidiyoruz yıllardır. Ülkemize yıllardır yaşatılan kumpas-yoğun tarihsel sürecin içindeki birçok kilometre taşı, tozun dumanın içinde görülmezleştirilmiş, bizi doğrulara ulaştıracak izler ustaca birbirine karıştırılmış ve dolayısıyla adeta bir kördüğüme dönüştürülmüş durumda. Bu tablo içinde, en büyük yanlışlardan biri olarak ‘dışarda bırakılan’ muhalefetin temsilcilerinden HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, 22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar’da 2 polisin evlerinde katledilmeleri olayının araştırılması amacıyla HDP grubu tarafından verilen, ancak AKP ve MHP oylarıyla reddedilen Meclis Araştırma Önergesi ile ilgili –bence çok önemli- bir konuşma yapmış.
Bugün, başkaca birşey eklemeksizin, “Ceylanpınar’ı aydınlatmak darbe mekaniğini aydınlatmaktır” başlıklı bu konuşmadan bazı bölümleri aktarmak istiyorum ...
“20 Temmuz 2015’te Suruç’ta bir canlı bomba kendisini patlattı, 32 masum sivil genç kardeşimiz hayatını yitirdi. Canlı bomba Abdurrahman Alagöz’ün terör nitelikli aranan şahıs olduğu, otuz beş gün önce yani 16 Haziran günü istihbaratı Suruç Emniyet Müdürlüğüne ulaştırılmıştı. Yine Suruç patlamasından üç gün önce Urfa emniyeti, Suruç emniyetini “canlı bomba saldırısı olabilir” diye yazılı bir şekilde uyarmıştı. Bütün bunlar dosyalarda mevcut. Ancak önlem alınmadı, tedbir alınmadı ya da göz yumuldu ve maalesef katliam gerçekleşti. Aradan kırk sekiz saat geçmeden bu kez, Ceylanpınar’da 21 gününü 22’ye bağlayan gece yarısı bu katliam, bu cinayet gerçekleşti.
22 Temmuz günü cinayet gerçekleştikten sonra Ceylanpınar’da seyir halinde olan bir araç trafik kontrol noktasında durduruluyor ve o araçta bulunan 3 şahıs, aracın ticari alacak verecek meselesinden dolayı hacizli olmasından kaynaklı emniyet avlusuna çekiliyor. Emniyet avlusuna çekildikten gece saat 23.00’e kadar haciz işleminin kaldırılması konusunda çalışmalar yürütülüyor. O esnada aracın içerisinde bulunan şahıslar dışarı gidiyorlar, ekmek alıyorlar, zeytin alıyorlar, bankaya gidiyorlar para yatırıyorlar, getiriyorlar, hiçbir sıkıntı yok.
Bunlar bu olayla ilgili herhangi bir ithama maruz kalmıyorlar. Gece saat 23.30’da bir ihbarcı telefonu geliyor ve bu araçta bulunan 3 kişinin ismini veriyor. Gece saat 24.00 sıralarında bu 3 kişi terörle mücadele şubesine teslim ediliyor. Ağır işkenceler, copla tecavüze varan ağır işkenceler, akla hayale gelmeyen işkencelere maruz kalıyorlar. Şunu çok net belirteyim: Şu anda tutuklu olan hiç kimsenin şu anda bu dosyayla uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Aynı gün Urfa Valisi, yapmış olduğu açıklamada, ‘Bugün saat on civarında Ceylanpınar ilçesi Beşevler mevkisinde 2 polis memurumuz ikamet ettikleri evde ölü olarak bulunmuşlardır. Biri Terörle Mücadele Şubesi, diğeri Çevik Kuvvette görevli olan polislerimizin evlerinin kapısında herhangi bir zorlama tespit edilmemiştir’ diyor.
Aynı evde ikamet eden üçüncü polisin halen ifadesine başvurulmamıştır. Aynı evde ikamet eden polisin, o gün gece saat 23.30’a kadar onlarla birlikte olmasına rağmen, dosyaya ifadesi dahil edilmemiştir. Dolayısıyla, en büyük karanlık perdelerden bir tanesini bu oluşturmaktadır.
Yine, söz konusu polis memurlarının cenaze töreninde konuşan il emniyet müdürü aynen şunu ifade etmektedir: ‘Devletin tüm kurumlarına ve teşkilatlarımızın tüm hücrelerine giren örgütle de adeta kol kola girerek ihanet sarmalını derinleştirmişler…’
Bu dosyada iki temel dayanak var; bunlardan bir tanesi ihbarcı. İhbarcının kendisi şu anda kayıp, ifadesine başvurulmamış. İhbarcının abisi darbe girişiminden tutuklandı. İhbarcının bir diğer abisi cemaatin Urfa koordinatörü olduğu gerekçesiyle şu anda aranıyor. Bir diğer husus, bu dosyayı yürüten hakim şu anda darbeden tutuklu.
Bir diğer husus: ‘Dosyaya esas delil oluşturan telefon yani HTS kayıtları Analiz Büro Amirliği görevlileri olarak soruşturma kapsamında değerlendirilmek üzere tanzim edilen ilişki ve irtibat raporu sonrasında HTS verileriyle yapılan çalışmalara ait verilerin tamamı şube müdürlüğümüz uhdesinde kopyası kalmayacak şekilde silinerek imha edildiğine dair bir imza tutanağı tarafımızdan tanzim edilmiştir.’
Yani bütün deliller bir şekliyle delili oluşturanlar tarafından karartılıyor, ortadan kaldırılıyor.
Bu olay, bir sayfanın kapanması, savaş sayfasının açılmasının bardağı taşıran son damlası olarak nitelendirilmişti. Dönemin Başbakanı tarafından aynen şu açıklama yapılmıştı: ‘Ama bardağı taşıran son damla, bir gün sonra 22 Temmuzda bir sabah erken bir vakitte İçişleri Bakanımızın aramasıyla geldi. 2 polisimiz Ceylanpınar’da gece uyurken ensesinden vurularak şehit edildiler. Dün halâ barıştan söz eden HDP sözcüleri var ya, bunun hesabını versinler. Verecekler, verecekler… Çatışmasızlık diyorlar ya, polisimiz çatışma fırsatı bulmadan şehit edildiler.’
Sayın Başbakana çağrıda bulunuyorum: Gelin, el ele verelim ve bunların birlikte hesabını soralım. Eğer gerçekle yüzleşmeye hazırsanız, gerçekle yüzleşmeye hazırsak bu vakayı aydınlatmak, darbe mekaniğini aydınlatmaktır. Bu vakayı aydınlatmak, kirliliğe, bir nevi kumpasa, bir nevi darbe mekaniğine aynı zamanda birlikte irade ortaya koymaktır.
Hepimizin ahlaki, vicdani, insani ve ama aynı zamanda siyasi sorumlulukları var. Eğer bu sorumluluklarımızın bilincindeysek bu vakanın araştırılmasına hepimizin ‘evet’ reyi vermesi gerekiyor. Eğer, gerçekten, kirlilikler kime uzanırsa uzansın hesabı sorulsun istiyorsak, o zaman bunun yeri ve mercisi bu Parlamentodur. Eğer gerçekten çatışma ve çatışmadan kaynaklı ölümlerin, gerçeklerin üzeri örtülsün istemiyorsak, çatışmayı başlatan kıvılcım olan, fitili ateşleyen bu vakayı aydınlatmak durumundayız.
Bu önergeye hayır diyenler hem o iki mazlumun vebalini hem de Suruç’tan bugüne değin öldürülen, çatışmalarda ölen bütün insanların vebalini sırtlarında taşırlar. Gelin, birlikte bu vebali taşımayalım. Gelin, birlikte bu karanlığın üzerine gidelim. Biz bu karanlığı aydınlatırsak başka karanlıkların bu ülkeyi, bu coğrafyayı sarmasına da engel olmuş oluruz.”
BU ÇAĞRIYA, -Mecliste AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla önergenin reddi doğrultusunda karar verilmiş olsa da- MUTLAKA VE MUTLAKA KULAK VERİLMELİ!
-
31.05.2021 Yaklaşık çeyrek yüzyıl …
-
01.11.2019 Hepimiz!
-
19.10.2019 Muğla’nın çevre sorunları Milas’ın umurunda mı değil?
-
18.09.2019 ‘Kendi basınınız’ mı?
-
02.07.2019 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
18.04.2019 Bu, ‘ezberlerin bozulduğu’nun mu göstergesi acaba?
-
12.03.2019 ‘Son Şiir’ diye bir şey yoktur!
-
06.03.2019 Birikmiş sorularım …
-
12.02.2019 ‘Ağa Belediyeciliği’!
-
10.01.2019 ‘Çalışan Gazeteciler Haftası’ mı olsa!!? …
-
05.12.2018 Yaşarkenki gibi!
-
23.11.2018 “Aday olmak ya da olmamak!” Bütün mesele bu mudur?
-
07.11.2018 Kömürün gerçek bedeli ne kadar ağır?
-
24.10.2018 Endüstri Meslek ve Kız Meslek Liselerinin yeni binalarında her şey yolunda mı?
-
02.10.2018 'Hedef az sayfalı az okunan gazeteler midir?'
-
25.07.2018 Keşke ‘bayram’ edebilsek!
-
20.06.2018 Oldu mu ya Hulusi Bey? Olmadı, hem de hiç olmadı!
-
11.05.2018 ‘Büyük İnsanlık’ soru/yorum
-
01.05.2018 Tarihte “Üsküdar”ın rolü ve önemi!
-
07.02.2018 Başka bir Ortadoğu mümkün değil mi?
-
10.01.2018 ‘Hatıra Fotoğrafları’
-
30.12.2017 Bir varmış, bir yokmuş …
-
29.11.2017 Adaletin halleri hakkında küçücük bir not
-
25.11.2017 ‘Zeytin Hasat Şenliğimiz’ bugün başlıyor …
-
14.10.2017 Demokrasi tarihimiz ya da ‘Talihsiz Demokrasimiz’ için kritik öneme sahip bir soru: Kadir Topbaş neden istifa etti?
-
02.10.2017 ‘ÜNAL ABİ’ için …
-
30.08.2017 Çok mu zor?
-
11.08.2017 Kimi bağlar?
-
01.08.2017 ‘Yüksek Vicdan Sahibi’ Dr. Mete Ersoy’a Saygıyla …
-
26.07.2017 Ben bunu hep yapıyorum …
-
12.07.2017 Milas İlçe İnsan Hakları Kurulu’na ne oldu?
-
11.07.2017 “Neden Yürüdük?” ve “Maltepe/Adalet Çağrısı”
-
04.07.2017 unutMADIMAKlımda!
-
20.06.2017 ‘Sağlıklı bir Demokrasi’ için ya da ‘Sevgili Demokrasimizin Sağlığı’ için Yürümek iyidir!
-
05.06.2017 Ne yapacakmışız zeytinlikleri?
-
31.05.2017 “MAYBİR Milas Şubesi” için bir anımsatma yazısı!
-
30.05.2017 “Tutuklandık Ey Halkım! …”
-
29.05.2017 Yaşar Yılmaz’a saygıyla …
-
06.05.2017 Tarihi tarih yapan tüm devrimcilere saygıyla … Var mısınız, Yok musunuz!?
-
02.05.2017 Artık rahatlıkla, ‘yazısız köşeler’ de ‘GEÇERLİ’ sayılabilir!..
-
18.04.2017 Referandum sonrasına ilişkin birkaç söz …
-
15.04.2017 ‘16 Nisan Bayram Olsun’ diye …
-
27.03.2017 ‘Kıdemli’ hemşehrilerimiz için daha daha neler neler yapabiliriz?
-
25.03.2017 Dursun Girgin’in sesini ne zaman duyacağız?
-
23.03.2017 Bir ‘yer’ bulamayacak mıyız Milas Kan Merkezi için?
-
14.03.2017 ‘Milas Fuar ve Kongre Merkezi’
-
11.03.2017 Ayhan Çıkın’a “veda”!
-
01.03.2017 “Daha başka ne/neler yapabilirim?”
-
22.02.2017 ‘Ortak akıl’ derken?
-
14.02.2017 ‘HAYIR’ deme hakkı!
-
06.02.2017 “Kimse yok mu?!..”
-
30.01.2017 ‘Doğrudan Demokratik Parlamenter Rejim’ için bir fırsat!
-
04.01.2017 Su gibiydi sözleri …
-
30.12.2016 2016’yı uğurlama ve 2017’yi karşılama niyetine ... “Milas’a doğalgaz neden gelmedi?”
-
06.12.2016 Nasıl yorumlayıp nerelere çeksek bilemedik?
-
25.11.2016 Zeytine ve Zeytin Dostlarına saygıyla …
-
17.11.2016 ‘Demokratik-Özerk Üniversite’!..
-
31.10.2016 ‘Bilen’ bilmiyorsa?
-
10.10.2016 Hacıapti’de OHÂL?!..*
-
03.10.2016 Sorular ... Sorular ...
-
05.09.2016 ‘Arıza Kayıt Servisi’ de arızalıysa!?
-
24.08.2016 İnadına düğün, inadına barış!
-
09.08.2016 ‘Muhalefet etmek’ üzerine birkaç söz ...
-
05.08.2016 Siz affediyor musunuz?
-
29.07.2016 ‘Yüzleşmek’ şart!
-
21.07.2016 ‘Ortaklaştırıcı’ siyasi hamleler şart!
-
13.07.2016 ‘Yelki’ diye bir yerde ...
-
24.06.2016 “Ben nereye park ettim”!?...
-
20.06.2016 Teşekkürler ...
-
13.06.2016 Yolumuz ve yumruğumuz ...
-
06.05.2016 Geçmiş zaman resimleri ...
-
04.05.2016 “Beçin Kalesi yanındaki arazi”ye mi?
-
28.04.2016 Yazılacak onca konu varken ...
-
23.04.2016 Devrimler bayramlarımdır benim!
-
20.04.2016 Babek Zencani’nin “komisyon verdiği kişiler”in kimler olduğuyla ilgilenen var mı?
-
07.04.2016 ‘Panama Belgeleri’ni merak ediyor musunuz? Yoksa, bu konuyla da ilgilenmiyor musunuz?
-
25.03.2016 Zarrab’ın yaptıkları sizi ilgilendiriyor mu?
-
18.03.2016 Becerebilirseniz, ‘istifa’yı düşünsenize bir de!..
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.