• 06 May 2017, Saturday 21:58
A.KemalKaşkar

A.Kemal Kaşkar

Tarihi tarih yapan tüm devrimcilere saygıyla … Var mısınız, Yok musunuz!?

soru/yorum - A. Kemal KAŞKAR

Gerçekten “pek hoş” bir tablo içindeyiz!

Lafın gelişi ‘hoş’.

Ya da ‘iki arada bi derede’ gibi!

Demokrasinin olmazsa olmaz ‘abc’si niteliğindeki adımları bile atamaz hallerde … Sözün kısası: “Demokrasimiz yerlerde”! Toz toprak içinde … Üstü başı yırtık pırtık …

“Kimin eli kimin cebinde?” dahil o kadar çok sorunu var ki! Dile getirmekte bile güçlükler çeker olduk gide gide … Onu bunu bırakın, işini yasalara uyarak-yasaları uygulayarak yapması gereken anayasal kurumların “yasalara uyup uymadıkları”, “yasaları uygulayıp uygulamadıkları”nı BİLE özel olarak izlememiz gerekiyor artık.

Bildiğiniz nedenlerle …

Uymayıp uygulamadıklarında çare? Aranıyor!

İktidar sahiplerinin zaman zaman “kafasına göre takılıp gittiği” sevgili ülkemde, onların peşine takılıp giden ya da bu gidişe ‘DUR’ demeye çalışan sevgili yurttaşlarımın seçmen sayısına göre oranlarını BİLE bilemez haldeyiz. “Sağolsun” ‘Mühürsüz Seçim Kurulumuz’ tarafından artık güvenilir seçim BİLE yapamaz olduk.

Yapılmış olsa BİLE güvenimizi yitirdik, HÜKÜMSÜZDÜR.

Karmakarışık edilmiş bir kalabalık olarak, toz duman içinde daha ne kadar yolumuz kaldı “kıyamet”e belli değil

Kimse yanlış anlamasın; tarih içindeki yolculuğumuzdan söz ettiğim için, “Kıyamet” derken ‘yolun sonu’nu kastetmiyorum. Çünkü tarihte ‘yolun sonu’ diye bir yer asla yoktur. Tarih her zaman kendisine bir bileşke yol bulup yürür. Bu bakımdan ben “köprüden önceki son çıkış” türünden yorumlara hiçbir zaman hak vermedim, dolayısıyla katılmadım ve her fırsatta da karşı çıktım, çıkıyorum.

Neyse ben yine, içinde bulunduğumuz tabloya ilişkin bir şeyler karalamayı sürdüreyim …

Sevgili Musa Kart’ın, yıllar yıllar önce çizdiği için ‘cezalandırıldığı’ o malûm karikatürdeki gibi, iple oynayan kedinin ipi iyice karıştırıp düğümdüğümlerin çözülme ihtimalinden an be an uzaklaşıyor olması gibi bir tablodan söz etmeye çalışıyorum.

Gazetecinin yaptığı haber, yazdığı yazı nedeniyle, “terör örgütüne üye olmasa da ‘terörist’ …” olduğu iddiasıyla yıllarca tutuklu yargılanabildiği ülkemizdeki kaba hukuk düzeni, ne yazık ki etkisini yaygınlaşıp yoğunlaştırarak sürdürüyor.

Elbette bu durumda ‘Olağanüstü Hâl’le (OHAL) beslenen Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gevşekliğinin de çok büyük etkisi var. İktidar sahiplerinin zaman zaman çok rahatsız edici düzeylerde yaşanan ‘kanun tanımaz haller’inin ‘kanun hükmünde kararname bağımlılığı’ndan kaynaklanıyor olduğunu iddia etmekse pekalâ mümkün …

Bu tablonun olumsuz etkilerini en aza indirebilmeye razı bir muhalefetin ‘yeni sezon’ hazırlıklarını izliyoruz şu sıralar yine. Yine yine, az çok heyecanla …

Oysa ‘izlemek’ten yorulmuş olmalıyız diye düşünüyorum.

Üstelik bugün 6 Mayıs!

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın darağacında “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Kahrolsun emperyalizm!” diye haykırdıkları o tarihin üzerinden tam 45 yıl geçmiş …

Geçen onca yıllarda neler yapabilmişiz?

Neyi ne kadar başarabilmişiz?

HİÇ denemez elbette ama, AZ, çok az …

“YOK” denecek kadar …

Tarih böyle bir yerdir işte:

Bir şeyler yapmaya çalışır ve hatta yapabildiğinizi sanırsınız ama ölçü hep şudur:

Ya varsınızdır ya da yoksunuzdur ...

Ve tarih özellikle bazı günlerde size şöyle sorar gibidir:

“VAR MISIN YOK MUSUN?”

İşte bugün de o günlerden biri.

Bugün 6 Mayıs!

Bugün, tarih boyunca hep olduğu ve bundan böyle de hep olacağı gibi: “BEN VARIM!” diyebilenlerin günüdür.

YARINLAR, bugün “BEN VARIM” diyenlerce kurulacaktır.

Tarihi tarih yapan tüm devrimcilere saygıyla …


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık