• 17 October 2022, Monday 9:46
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?

Bu soru yıllar önce birinci sınıf öğrencimin söylediği bir sözden beri aklımda durur. Sınıfta açmaya çalıştığımız bir video bir türlü açılmamış, web sayfasına erişmek için biraz uğraşmıştım. Öğrencilerden biri oturduğu yerden “akılsız tahta, neresi akıllı bunun” dedi. O günden beri sık sık aklıma gelir gerçekten akıllı olan tahta mı?

Aslında adı etkileşimli tahta ama biz ona kullanım kolaylığından sanırım akıllı tahta demeyi uygun görmüşüz. Tahtanın aklı onu kullanan kadardır.

Ülkemizde okulların neredeyse vazgeçilmezi haline gelen teknolojik aletlerden biridir etkileşimli tahtalar. Eğitim sistemimize girişi FATIH projesi ile başlamıştır. Proje kapsamında akıllı tahta teknolojisi ile tanışan okulların yanında henüz proje kapsamına girmemiş okullar ve sınıflar da çeşitli kaynaklar bularak bu teknolojiyi edinmişler, edinmeye çalışmaktadırlar.

Sınıflarda teknoloji kullanımını destekleyen, teknoloji ile barışık, eğitime katkısını savunan biriyim. Ancak görmezden geldiğimiz ya da fark etmediğimiz şeyler olduğunu düşünüyorum ve bu konuda okullarda bir teknoloji bağımlılığı oluşturup oluşturmadığımızı sorgulamak istiyorum.

Teknoloji bağımlılığı dedim. Uzaktan eğitim sürecinde de gördük ki fazlasıyla bir ekran bağımlılığımız oluştu. Okullara yeniden geri döndüğümüzde çocuklarda ciddi davranış ve dikkat sorunları tespit ettik. Çocukların evde kapanma yüzünden telefon, tablet gibi teknolojik araçlara fazlaca yönelmesinin olumsuz sonuçlarını görüyorduk. Kontrolsüz teknoloji kullanımı davranış sorunlarının yanında sağlık sorunlarını da getirmişti. Dikkate değer sayıda göz bozukluklarında artış vardı.

Evlerde kontrolsüz teknoloji bağımlılığının olumsuz sonuçlarını söylerken ve öğretmenler olarak aileleri, çocukları teknolojik araçlardan uzak tutmaları gerektiği konusunda uyarırken okullarda akıllı tahta/projeksiyon cihazı kullanımını en üst seviyede tutmanın yanlış bir tarafı olmalı.

Akıllı tahta/projeksiyon gibi araçlar sınıfta öğretenin işini kolaylaştırabilir. Öğrencinin başka şekilde ulaşamayacağı pek çok araca ulaşmasını sağlayabilir. Öğrenmeyi eğlenceli, kalıcı hale dönüştürebilir. Daha fazlası da söylenebilir. Ancak öğrencinin içsel motivasyonunu tetiklemez. Öğrencinin aktif olarak öğrenmeye katıldığını da göstermez. Dolayısı ile çocukları zorla ve daha fazla ekran karşısına bağlamış ve öğreten anlatır, öğrenen dinler not alır yöntemini uygulamış oluruz. Sadece sınıftaki öğretmen yerine ekran anlatır, sınıftaki öğretmen de aracı olur rolüne bürünmüş oluruz. Zaman zaman bu da gereklidir. Farklı bir anlatıcının varlığı, bir video izleme, bir film yorumlama, dersin asıl bölümüne hazırlık ya da sonuç için gereklidir. Ancak dersin asıl bölümünde öğrenci aktif olmalıdır. Gerek zihni ile gerek bedeni ile yanındakilerle etkileşim içinde ve öğrenmenin ortasında olmalıdır. Yoksa az önce söylediğim gerekli olan şeyleri basit bir projeksiyon cihazı ve bir internet bağlantısı ile yapmak daha verimli ve ucuzdur. Etkileşimli tahta etkileşim yaratmayacaksa gereksiz masraftır.

            Öğrencinin aktif olmadığı öğrenme yolları artık çöpe gitmelidir. Yoğun bir müfredatın dayatıldığı, dayatılan müfredatın ölçümünün testlerle yapıldığı sistemler kullanım ömrünü çoktan doldurmuştur. Artık lütfen öğrencinin zihinsel olarak aktif katıldığı derslere yönelelim. Bir deneyi ha akıllı tahtadan izlemiş ha öğretmen masasında öğretmenin göstermesi ile izlemiş fark etmez. Hatta sınıfta öğretmenin gösterdiği daha etkilidir. Çünkü en azından fiziksel olarak malzemeyi görür. Diğerinin sanal olduğunun farkındadır. Onlar sanal dünyanın yerlisi. Onlar, çoğunlukla sanal dünyanın turisti olan öğretmenler kadar olağanüstü karşılamıyorlar ekran deneylerini.

Zihinsel olarak ve fiziksel olarak öğrenme sürecinin içine giren çocuk öğrenme duvarını aşar. Yeni ve farklı şeyler öğrenir. Yaptığı işten çıkarımlar elde eder ve bu çıkarımların her biri kendisine deneyim/beceri olarak geri döner.

Söylemek istediğim akıllı tahtaların aklına güvenmeyelim. Aklımızı kullanalım ve çocukların aklını kullanmalarına izin verelim. Bazen hiç ummadığımız kadar basit bir araç beklemediğimiz öğrenme deneyimi kazandırabilir. Önceliğimiz öğretmek değil, yöntemimiz anlatmak değil. Öğretmenin işi beyinlere akıl koymak değil, öğretmenin işi öğrenme ortamları tasarlamak. Kimi zaman gerçek kimi zaman sanal ortamlar. Eğitim sisteminde dönüşüm/değişim söylemlerini bile geride bıraktık ama bu dönüşümü sağlamazsak gelecek yüzyıl bize gelmeyecek.

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık