- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 07 November 2022, Monday 8:41
- 1352 kez okundu
Bu hafta sosyal medyada bir annenin yayınladığı video en çok izlenenler arasına girmiş. Keşke bu kadar ilgi görmesinin altında güzel bir neden olsaydı. Çok olumsuz mesajları olan bir video ama dikkate alınırsa belki bir şeyleri değiştirebilir.
Çocukların kullanıldığı ve onlar üzerinden dikkat çekmeye yönelik yapılan hiçbir çalışmayı onaylamıyorum. Çocuklar çok başarılı, mükemmel bile görünseler kimsenin onlar üzerinden ilgi çekmeye hakkı yok. Bir annenin kendi çocuğu ile ilgili böyle bir yayın yapma hakkı var mı? Tabi ki yok. Çocuklar ebeveynlerin malı değildir.
Yapılan eylemin etik olmaması üzerinde durmayacağım. Videodaki çocuğun “yardım ediiiiin” çığlığı üzerine yorum yapacağım.
Kısaca anlatayım; videoda bir anne yeni okuma öğrenen çocuğuna, bize göre çok basit olan bir metni okutmaya çalışıyor. Çocuk ise annesinin kucağından kurtulmaya çalışıyor ve “yardım ediiiin” diye bağırıyor bir taraftan. Öncelikle çocuğun maruz kaldığı bu durum bir istismardır ve suçtur.
Asıl dikkat çekmek istediğim kısım ise çocuklarımıza ne yaptığımızdır. İlkokula başladığı anda okul, öğretmen, veli üçlüsünün yarışı başlar. Bu yarışta herkes çocuğun üstündedir ve küçücük bedeni ile hepsini taşımaya çalışır. Çalış, sürekli çalış, komutları ile kamçılanır. Oynamaya kalktığında “Bırak oyunu, dersini yap.” komutu gelir. Biraz boş verse “Hadi, bitirmen lazım.” uyarısı tepesindedir.
Çocuğu büyümeye başladığına pişman ederiz. Oysa daha büyümek için çok yolu vardır. Okula başladığında büyüme yolculuğunun bir bölümünü okul eşliğinde götüreceğini unuturuz. Bu süreci bir çırpıda geçebilecekmiş gibi kamçılarız onu. Oysa biraz rahat bıraksak tadını çıkararak bu yolculuğu bitirecektir. Üstelik daha çok şey öğrenerek.
Okulda öğretmen bir an önce öğreneceğini düşünerek –ki onun da üzerinde baskı yapan unsurlar vardır- diğer bütün dersleri iptal eder ve bütün gün okuma yazma öğrenmeyle geçer. Bir an önce okuma yazma öğrenilecek ki soru çözülecek. Oyun oynamanın zamanı değildir. Bolca okuyup yazmalıdır. Bunun için mümkünse bütün teknolojik destekler sağlanır. Bilgisayar, akıllı tahta, yazıcı, tarayıcı ne varsa sınıfa temin etmenin yollarına bakılır. Kaynak kitap almadan olmaz. Çocuk yazma alıştırmaları yapacak. Ne kadar çok yazarsa o kadar iyi öğrenir, yazısı da güzel olur. Oysa o küçücük parmaklarda henüz gerekli kaslar oluşmamıştır. Yorgun düşen parmaklar giderek kötü yazar, yazmaktan nefret eder çocuk.
Evde tekrar etmeden olmaz, unutur hemen düşüncesiyle ödevler verilir. Öğretmene göre on dakika, aileye göre saatler süren, çocuğa göre ise hiç bitmeyen ödevler. Zaten tüm gününü okulda öğrenmeyle geçirmiş çocuk bu sefer de ailesi ile ders çalışmak zorundadır. Ailesi ile geçireceği birkaç saati serbestçe –hiçbir şey yapmasa bile- geçirmeye hakkı yoktur. Genellikle anneler bu rolü alır ve çocuğa evde öğretmeye çalışır. Çoğunun öğretme beceri ve bilgisi yoktur. Gayet doğal çünkü öğretmek öğretmenin işidir. Anne ile çocuğun ödev yapma savaşı başlar. Yorgun çocuk direnir, işi uzatır, gerilim artar, sesler yükselir, karşılıklı restleşmeler başlar. Yorgun düşen ve artık kurtulamayacağını anlayan çocuk mümkün olduğunca özensiz bitirmeye çalışır. Bazen de bitiremeden pes eder. Anne dayanamaz çocuğunun ödevsiz gitmesine. Öğretmenden şikayet gelecektir, kendisi ilgisiz anne olacaktır, çocuğu mahcup olacaktır. Yapıverir ödevi çocuğun yerine. Okuma yazma sürecinde başlayan bu durum sonraki ödevlerde ileri boyuta taşınır. Çocuğun yerine sorular çözülür, araştırmalar yapılır, maketler, projeler vs. çocuk değil de aile öğrenmeye başlamıştır. Çocuklarda isteksiz ve bezgin bakışları görmek mümkündür. Çocuk kaçar bunlardan ve genelde teknolojik aletlere sığınır. Ailesi ile geçireceği her an artık ödev önüne getirilmektedir. Öyle ki kitap okumak da ödevdir. Çünkü kitap okuyup okumadığı bile sıkı kontrolden geçer. Okudun mu, anlat bakalım. Olmadı bir de kitaptan sınav yapalım. Çocuğa güvenmeyeli olur mu? Okuyacağı kitabı seçemesin, okumanın tadını da almasın, bütün hevesini zorlamalarla yok edelim.
Daha söyleyecek çok şey var da…
Şu çocuğun çığlıklarını duyun lütfen. Yardım Edin!
Çocukların çocukluklarını öldürmeyin. Okuma yazmayı öğrenmeleri için bütün zamanlarını sınırsız bu işe ayırmaları gerekmiyor. Tıpkı konuşmayı öğrendikleri gibi onları bir zamana sıkıştırmadan da okuma yazma öğrenmelerini sağlayabiliriz.
Bu çığlık o yaştaki tüm çocukların çığlığı, duyun lütfen…
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.