• 07 November 2022, Monday 8:41
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Çocukların çığlıklarını duyun artık

Bu hafta sosyal medyada bir annenin yayınladığı video en çok izlenenler arasına girmiş. Keşke bu kadar ilgi görmesinin altında güzel bir neden olsaydı. Çok olumsuz mesajları olan bir video ama dikkate alınırsa belki bir şeyleri değiştirebilir.

Çocukların kullanıldığı ve onlar üzerinden dikkat çekmeye yönelik yapılan hiçbir çalışmayı onaylamıyorum. Çocuklar çok başarılı, mükemmel bile görünseler kimsenin onlar üzerinden ilgi çekmeye hakkı yok. Bir annenin kendi çocuğu ile ilgili böyle bir yayın yapma hakkı var mı? Tabi ki yok. Çocuklar ebeveynlerin malı değildir.

Yapılan eylemin etik olmaması üzerinde durmayacağım. Videodaki çocuğun “yardım ediiiiin” çığlığı üzerine yorum yapacağım.

Kısaca anlatayım; videoda bir anne yeni okuma öğrenen çocuğuna, bize göre çok basit olan bir metni okutmaya çalışıyor. Çocuk ise annesinin kucağından kurtulmaya çalışıyor ve “yardım ediiiin” diye bağırıyor bir taraftan. Öncelikle çocuğun maruz kaldığı bu durum bir istismardır ve suçtur.

Asıl dikkat çekmek istediğim kısım ise çocuklarımıza ne yaptığımızdır. İlkokula başladığı anda okul, öğretmen, veli üçlüsünün yarışı başlar. Bu yarışta herkes çocuğun üstündedir ve küçücük bedeni ile hepsini taşımaya çalışır. Çalış, sürekli çalış, komutları ile kamçılanır. Oynamaya kalktığında “Bırak oyunu, dersini yap.” komutu gelir. Biraz boş verse “Hadi, bitirmen lazım.” uyarısı tepesindedir.

Çocuğu büyümeye başladığına pişman ederiz. Oysa daha büyümek için çok yolu vardır. Okula başladığında büyüme yolculuğunun bir bölümünü okul eşliğinde götüreceğini unuturuz. Bu süreci bir çırpıda geçebilecekmiş gibi kamçılarız onu. Oysa biraz rahat bıraksak tadını çıkararak bu yolculuğu bitirecektir. Üstelik daha çok şey öğrenerek.

Okulda öğretmen bir an önce öğreneceğini düşünerek –ki onun da üzerinde baskı yapan unsurlar vardır- diğer bütün dersleri iptal eder ve bütün gün okuma yazma öğrenmeyle geçer. Bir an önce okuma yazma öğrenilecek ki soru çözülecek. Oyun oynamanın zamanı değildir. Bolca okuyup yazmalıdır. Bunun için mümkünse bütün teknolojik destekler sağlanır. Bilgisayar, akıllı tahta, yazıcı, tarayıcı ne varsa sınıfa temin etmenin yollarına bakılır. Kaynak kitap almadan olmaz. Çocuk yazma alıştırmaları yapacak. Ne kadar çok yazarsa o kadar iyi öğrenir, yazısı da güzel olur. Oysa o küçücük parmaklarda henüz gerekli kaslar oluşmamıştır. Yorgun düşen parmaklar giderek kötü yazar, yazmaktan nefret eder çocuk.

Evde tekrar etmeden olmaz, unutur hemen düşüncesiyle ödevler verilir. Öğretmene göre on dakika, aileye göre saatler süren, çocuğa göre ise hiç bitmeyen ödevler. Zaten tüm gününü okulda öğrenmeyle geçirmiş çocuk bu sefer de ailesi ile ders çalışmak zorundadır. Ailesi ile geçireceği birkaç saati serbestçe –hiçbir şey yapmasa bile- geçirmeye hakkı yoktur. Genellikle anneler bu rolü alır ve çocuğa evde öğretmeye çalışır. Çoğunun öğretme beceri ve bilgisi yoktur. Gayet doğal çünkü öğretmek öğretmenin işidir. Anne ile çocuğun ödev yapma savaşı başlar. Yorgun çocuk direnir, işi uzatır, gerilim artar, sesler yükselir, karşılıklı restleşmeler başlar. Yorgun düşen ve artık kurtulamayacağını anlayan çocuk mümkün olduğunca özensiz bitirmeye çalışır. Bazen de bitiremeden pes eder. Anne dayanamaz çocuğunun ödevsiz gitmesine. Öğretmenden şikayet gelecektir, kendisi ilgisiz anne olacaktır, çocuğu mahcup olacaktır. Yapıverir ödevi çocuğun yerine. Okuma yazma sürecinde başlayan bu durum sonraki ödevlerde ileri boyuta taşınır. Çocuğun yerine sorular çözülür, araştırmalar yapılır, maketler, projeler vs. çocuk değil de aile öğrenmeye başlamıştır. Çocuklarda isteksiz ve bezgin bakışları görmek mümkündür. Çocuk kaçar bunlardan ve genelde teknolojik aletlere sığınır. Ailesi ile geçireceği her an artık ödev önüne getirilmektedir. Öyle ki kitap okumak da ödevdir. Çünkü kitap okuyup okumadığı bile sıkı kontrolden geçer. Okudun mu, anlat bakalım. Olmadı bir de kitaptan sınav yapalım. Çocuğa güvenmeyeli olur mu? Okuyacağı kitabı seçemesin, okumanın tadını da almasın, bütün hevesini zorlamalarla yok edelim.

Daha söyleyecek çok şey var da…

Şu çocuğun çığlıklarını duyun lütfen. Yardım Edin!

Çocukların çocukluklarını öldürmeyin. Okuma yazmayı öğrenmeleri için bütün zamanlarını sınırsız bu işe ayırmaları gerekmiyor. Tıpkı konuşmayı öğrendikleri gibi onları bir zamana sıkıştırmadan da okuma yazma öğrenmelerini sağlayabiliriz.

Bu çığlık o yaştaki tüm çocukların çığlığı, duyun lütfen…

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık