- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 May 2018, Tuesday 18:57
- 4312 kez okundu
Şimdi nereden geldim bu konuya? Uzun süredir uğraştığım sorulardan biridir neden insanların taciz, tecavüz vakalarında sessiz kaldığı. Katıldığım bir cenaze töreninde konuştuğum, dinlediğim yaşlı insanlar ve onların anlattığı hikayeleri, bende yeni sorular oluştururken var olan bazılarını da yanıtladı.
Bizler, özellikle şehir yaşamına alışmış, kırsal yaşamdan ve feodal ortamlardan uzak kalmış kişiler, başka hayatların farkında değiliz. Ufak tefek farklılıklarla herkesin bizim gibi yaşadığını zannediyoruz. Hoş, bu kırsal kesimde yaşayan insanlar için de böyledir. Onlar da başkalarının kendileri gibi yaşadığını, düşündüğünü zannederler. Yani birbirimizden kopuk ve başka hayatların farkında olmadan yaşıyoruz aslında. Söze gelince birçoğumuz bu farklılıklardan bahsedebilir ama günlük yaşamın rutinine girince unutuyoruz bütün söylediklerimizi. Sonra da duyduğumuz haberlere “Aaa, öyle de olur mu, nasıl insan bunlar?” nidaları ile tepki veriyoruz.
Ne tür haberlerden bahsediyorum? Ensest ilişkiler, resmileştirilmiş haliyle aile içi evlilikler.
Nereden ve nasıl gelenekselleşmiş bilmiyorum. Bunun incelemesini de yapmak istemiyorum. Ama Anadolu’da yerleşmiş bu feodal yapının bozulamamış olması cumhuriyetin en büyük eksikliklerinden biridir. Sadece cumhuriyetin değil İslam’ın da en büyük eksikliklerinden biridir. Hem en yakın aile üyelerinin karşı cinslerini birbirine haram kılacaksın hem de din görevlisinin ya da resmi makamın onayıyla bu durumu meşru sayacaksın. Bunu anlamak kolay değil.
Belki de küçük yerleşim alanlarının dışına çıkılamayan bir yapı olduğu için insanlar böyle bir çözüm bulmuşlar. Yakın akraba evlilikleri. Daha sonra bazı topluluklarda kurallar katılaşmış ve topluluk dışı evliliklere izin çıkmaz olmuş. Bunda tabii ki ekonomik ve sosyolojik pek çok etken bulunmaktadır.
Konuştuğum yaşlı insanlar kuzenleriyle, kayınlarıyla, kayın çocuğu ile evlendirilmiş kişiler. Bir kısmı da hikayenin daha derin boyutunu söylüyor. Çocuğu olmadığı için ya da OĞLU olmadığı için bir eşya gibi baba evine geri gönderilmiş, daha sonra başka birilerine verilmiş (!). Farklı kombinasyonlarda özlük - üveylik seçenekleri mevcut. Bazıları şanslı; evlendirildiği amcaoğlu/kızı ile bir ömür iyi kötü yaşamış. Bu yaşananlar kadınlar açısından çok kötü bir senaryo ama inanın bunu yaşayan erkekler için de hiç iyi bir senaryo değil. Bir kadınla evlenmek kendisinin karar verme özgürlüğü olmadığı gibi o kadından ayrılmaya karar vermek de onun özgürlük alanında değil. Hiç kimse kendi seçtiği hayatı yaşama hakkına sahip değil.
Neyse, konuştuğum yaşlı kadınlar işin ilginç bir noktasını daha aslında tek cümleyle özetleyiverdi; “Keşke bigavuravarayık. Ama bigavuryoktu ki…” söylenen ortada. Kapalı bir toplum olmaktan dolayı başka seçenekleri de yok. Ne kadının ne erkeğin…
Bütün bu söylediklerim zannetmeyin ki çok eskiden oluyordu. Şu an bu hayatları yaşamak zorunda olan ve bizim bilmediğimiz nice yaşamlar var. Kimse kusura bakmasın ama biz bu ülke halkını kör bir kuyuda bıraktık. Onlara eğitim ile ışık tuttuğumuzu zannediyoruz ama sadece tünelin ulaşılmaz bir yerlerinden sızan bir ışığı gösteriyoruz. Kuyudan çıkmaları için onların elinden tutmamız gerek. Etraflarında ışığa ulaşabilecekleri başka yollar olduğunu görmelerini sağlamamız gerek. Meşru kıldığımız şeylerin aslında ne kadar gayri ahlaki olduğunu fark etmemiz gerek.
Şimdi işin asıl boyutu, meşrulaştırılmış hatta resmileştirilmiş Ensest kısmında. Dinen ve ahlaken, ne derseniz deyin ailenizden birilerine yan gözle bakılması bile namus meselesi iken, üvey kardeşlerin evlendirilmesine kadar uzanan meşruiyet durumunu nasıl ortadan kaldıracağız?
Bir kişi kuzeni ile üvey babasının oğlu ile, üvey annesinin kızı ile, kocasının kardeşi ile, kocasının kardeşinin çocuğu ile, karşılıklı değiş tokuş ile evlendirilirken nasıl bir yasal sınırlılıkla karşılaşıyorlar? Bunlara engel olmaya çalışan var mı? Bu Ensest ilişkileri resmileştiren devlet, Ensest ile mücadele ettiğini iddia edebilir mi?
(26 Nisan 2018)
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.