• 02 May 2023, Tuesday 16:19
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

ÖDEV

Ödev konusunda daha önce yazılar yazdım. Ancak bu aralar okuduğum “Ev Ödevi” (Alfie Kohn) kitabının üzerine tekrar bir şeyler yazmak gerektiğini düşündüm. Çağımız eğitim sistemlerinin en önemli sorunu olan ev ödevleri aslında toplumların da ortak sorunu haline gelmiştir. Hangi amaçla ve neye hizmet ettiği sorgulanmadan, yararı ve zararı üzerine düşünülmeden zorunlu olduğu fikrine kapılmış öğretmen ve ebeveynler, yaşadıkları sorunu görmezden gelerek uygulamaya ısrarla devam ediyorlar. Neden?

İşte, kimse kendine bu soruyu sormuyor. Sorsa da herkesin doğru olarak kabul ettiği bir şeye yanlış diyememenin sancısıyla uygulamaya devam ediyor. Her çocuk özeldir, farklı öğrenir diyerek herkese aynı ödevi vererek aynı hızda öğrenmelerini beklemenin neresi doğru bilmiyorum. Alfie Kohn “Ödev vermeyi sürdürmek gerektiği varsayımını, tüm sıkıntılarımıza rağmen sorgulamıyoruz.” diyor. Evet, asla sorgulamıyoruz. Ama hedefimiz “sorgulayan bireyler” yetiştirmek.

Öğrenciler ödevlerin ağırlığından şikayetçi, ebeveynler ödevlerin ağırlığından şikayetçi, öğretmenler çocukların ödevlerini düzenli yapmamalarından şikayetçi ama hepsi de ödevin yararlı olduğunu, sorumluluk bilinci kazandırdığını falan söylüyor. Eğer sorumluluk bilinci kazandırsaydı bugün pek çok ergen/genç insanın ailesi “Evde hiçbir sorumluluğu yerine getirmiyor. Elini bir işe sürmüyor. Odası darmadağın, eşyalarına sahip çıkmıyor. Zorla ders çalıştırıyoruz. Sınavlara hazırlanmıyor, bizim ısrarımızla dersin başına oturuyor.” gibi bir sürü şikâyette bulunur muydu?

Evlerde yaşanan “ödev” stresini düşünün; çocuk yapmak istemez, anne ya da baba ısrar eder. Ödevini bitirmeden ….. yapamazsın, tehditleri gelir. Onlar da işe yaramaz bir süre sonra. Anne baba da farkındadır ödevlerin çok olduğunun ve çocuğun tek başına üstesinden gelemeyeceğinin. Ama ödevi yaptırmazsa “ilgisiz ebeveyn” olmakla yaftalanacaktır. Veli toplantısında düşeceği durumu gözünde canlandırır. Öğretmenin “çocuğunuzun ödevlerini yaptırmalısınız “ uyarısını duyar kulaklarında. Bazen ödevleri kontrol ettiğini belirten imza da atmaları istenir. Çünkü öğretmen, ailenin çocuğu ile ilgilendiğini görmelidir. Sonra çocuğa yüklenir. Bir seçenek de ödevin bir kısmını kendinin yapmasıdır. Daha sonra bu kısımlar çoğalarak devam eder. Ödevinin doğurduğu bunca soruna rağmen ödevi reddedemez. Bana çocuğunun çok ödevi olduğunu söyleyen insanlara “ödev yapmayı reddedin” derim. Bu işin başka çıkış yolu yoktur.

Hep ertesi gün okulda o ödevlerin nasıl kontrol edildiğine takılır kafam. Onca çocuğa tek tek geri dönüt verilmiş, her birinin ödevleri ile ilgili onlarla konuşulmuş, yanlışlarının yerine doğruları gösterilmiş olur mu? Bence imkansız.

Malum ödevler test soruları şeklinde ya da çalışma yaprağı denilen boşluk doldurma falan. Her çocuk sadece bir soruda yanlış yapmış olsa, diğer doğruları için olumlu dönüt vermek ve yanlış olan sorusunu nasıl çözmesi gerektiğini anlatmak en iyi ihtimalle 3 dakika (bu iyi bir ihtimal değil aslında) eder. Ortalama 30 öğrencisi bulunan bir sınıfta bu 90 dakika demektir. Sınıfta kaybedilmiş iki derstir. Siz çocuklarla ödev kontrol ederken diğer çocuklar ne yapacak? Genel uygulama; öğretmen ödevlerin yapılıp yapılmadığını bir imza atarak kontrol eder. Sonra belki doğru yanıtları bütün sınıfa söyler, onlar da doğru ve yanlışlara işaret koyar.

Peki, ödev kime ne yarar sağladı?

Sadece sorgulamak birçok sorunu çözecektir.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık