- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 April 2018, Saturday 18:39
- 4454 kez okundu
İlkay KUMTEPE
Gündemimize yeniden oturan öğretmen performans değerlendirmesi taslağına bir öğretmen bakışı ile değerlendirme yapmak istedim.Dikkate alınır ya da alınmaz bilemem ama söylemek istediklerim/söylediklerim sadece kişisel görüşümdür.Öncelikle taslağın maddelerini ele alıp üzerinde yorum yapmak gerektiğini düşünüyorum.
Temel ilkeler bölümünde yer alan Madde 4, “Katılımcılık ve Uzlaşma: Performans değerlendirme paydaşların geniş katılımı ile gerçekleştirilir” demektedir. Paydaşlar katılmak istemezse bir yaptırımı olacak mıdır?Bu geniş katılım nasıl sağlanacaktır?
Madde 4, “İşlevsellik ve çok yönlülük: Performans değerlendirme, öğretmenlerin eğitim ihtiyaçlarının tespiti, görevde yükselme, adaylık iş ve işlemleri gibi hususlara kaynak oluşturur ve insan kaynakları yönetiminin diğer unsurları ile birlikte ele alınır.”
Eğitim ihtiyaçlarının tespiti bu şekilde mümkün değildir.Bir sınava dayanarak öğretmenin eksiğini tespit edemezsiniz.Öğretmenin öncelikli işi, sınıfında öğrencilerine lider olmak, onların öğrenme ortamlarını hazırlamaktır.Öğretmenin yazılı ya da sözlü bir sınavla bilgisini ölçmek demek, her konuda bilgili olmasını beklemek demektir.Öğretmen her konuda bilgi sahibi olamaz, olmamalıdır.Günümüzde her türlü bilgiye çok hızlıca ulaşılabiliyorken öğretmenin de bilgiyi ezberlemesine yönelik bir sınav sistemi çağımızda olması gereken eğitim anlayışı ile uyuşmamaktadır.Kaldı ki eğitim sistemimizde yıllardır yapılan değişiklikler ile hep düşünen, sorgulayan, üreten, yaratıcı nesiller yetiştirme hedefinden bahsedilmektedir.Bu hedefe ulaşmak için bilgiyi nasıl kullanacağını bilen nesiller yetiştirmek gerekir.Bunu yetiştirecek öğretmenin bilgiyi ezberlemesini şart koşarak nasıl bilgiyi işleyecek nesiller yetiştirmesi beklenebilir ki?Öğretmenler zaten her yıl kendileri için ihtiyaç duydukları hizmet içi eğitim faaliyetleri ile ilgili istekte bulunuyorlar.Bu bir öz değerlendirmedir.Kendinde neyin eksik olduğunu ancak kendisi bilebilir.Ama bu konuda öğretmenlerin talepleri bile karşılanamazken sınavla öğretmende tespit edilen yetersizliklerin giderilmesi için nasıl eğitimler planlanacak ve bu eksiklikler giderilecektir?Biz öğretmenler çok sınırlı olan hizmet içi eğitim faaliyetlerine başvuru yaptığımız halde taleplerimiz karşılanamamakta ve reddedilmektedir.
Eğitim faaliyetlerinin çoğu ise yetersiz kişiler tarafından verilmektedir.Birçok hizmet içi eğitim sonrası kursiyer görüşlerinin değerlendirmesi yapılırsa bu durum açık olarak görülecektir.Öğretmenler kendileri için açılacak hizmet içi eğitim faaliyetlerine gönüllü olarak katılmak istemekte, ancak eğitimlerin de alanında uzman kişilerce verilmesi gerektiğini belirtmektedirler.Şimdi sorarım, gönüllü talepleri karşılayacak yeterlilikte eğitimci bulamazken bir sınav sonucuna göre tespit edilen yetersizlikler hangi eğitimcilerle karşılanacaktır?
Bu maddede belirtilen diğer husus da “görevde yükselme ve insan kaynakları yönetiminin diğer unsurları” ifadesidir.
Görevde yükselme derken öğretmenlik kademelendirilecek midir?Bu basamaklar arası geçiş bir sınava mı tabi olmalıdır?Öğretmenin yapacağı akademik çalışmaların bu basamaklara etkisi olmamalı mıdır?Bilimsel eğitim anlayışını benimsemek demek, öncelikle öğretmenin bilimsel çalışmalara katkısının olması demektir.Sınavla öğretmenlik kariyer basamakları şekillendirilemez.Öğretmenlerin akademik ve bilimsel çalışmalara yönlendirilmesi gerekir.Ancak böylelikle öğretmenlerin gelişimi ve eğitimi sürekli kılınabilir.Bu tür çalışmaların göz ardı edilmesi demek öğretmenlerin yenilik ve gelişmelerden, bilimsel çalışmalardan uzak kalması demektir.Kendini geliştirmeyen öğretmenin öğrencisine de faydası dokunamaz.İnsan kaynakları yönetiminin diğer unsurlarından kasıt, öğretmenin işinden olması ya da daha hafifletici olarak başka alanlara çekilmesi olarak düşünülüyorsa burada da çok büyük yanlış vardır.
Az önce söylediklerime dayanarak tekrar etmek isterim.Sınavla öğretmenlik ölçülemez.Çağımızın eğitimi, gelecek yüzyılı şekillendirecek çocukların eğitimi, bilgiyi nasıl kullanacağı ile ilgili bir eğitim olmalıdır.Böyle bir eğitimi gerçekleştirecek öğretmenlerin bilgisini sınavla ölçmek öğretmeni de yaratıcılıktan uzaklaştırır.
Madde 25, sınav ile ilgili konuları ve yüzdeliklerini belirtmektedir. Öğretmenlik uygulamaya yönelik bir meslektir.Teorik bilgilerin çok iyi olması demek iyi öğretmen olmak demek değildir.Burada belirtilen konularda yazılı bir sınav olacaksa -ki çoktan seçmeli bir sınav olacaktır- sorulan soruların doğru yanıtını işaretlemek doğruları uyguluyor anlamına mı gelecektir.Sınav yazılı olmayacaksa nasıl olacak? Mülakat mı? Sınıfta gözlem mi?öğretmenin öğretmenlik yeterlilikleri nasıl bir sınavla tespit edilebilir? Ayrıca bunu tespit edecek komisyon üyeleri hayatlarında kaç yıl öğretmenlik yapmışlardır? Öğretmenlik tecrübelerinin yanında eğitim ile ilgili kendi yeterliklerini kim onaylamıştır? Eğitim ile ilgili alanda yapılan bilimsel çalışmaların ne kadarından haberdardırlar? Kendileri kaç bilimsel çalışmaya imza atmışlar, kaç makale yazmışlar, kaç kitap değerlendirmişler, kaç öğrencinin sorunu ile ilgilenmişler ve kaç öğrencinin burnunu silip, kaç öğrenciyi ergenlik sorunları ile baş etmeye çalışırken onu dinleyip sorununa ortak olmaya çalışmışlardır?
Öğretmenlik, kitapta yazan bilgileri ezbere bilmek değildir.Öğretmenlik her çocuğun kalbine dokunmaktır, gelecek için ona ışık olmaktır. Öğretmenlik, yeterliliği sınavla ölçülemeyecek kadar hassastır.
Bir kişinin öğretmenliğini ancak onun öğrencisi olmuş kişiler değerlendirebilir.Bunun haricinde yapılan değerlendirmelerin objektif olmayacağı kanaatindeyim.Müdür değerlendirme için öğretmeni sınıfta gözlemleyecek. Bunun için öğretmene denetleme yapacağını haber vermek etik bir konudur. Bu etiğe dayanarak derse katılmak gerek.Ancak bu durumda öğretmenin belki de gerçek sınıf performansını göremeyecektir. Ya da haber vermeden ders denetimi yaptığını düşünürsek, belki de olmadık bir zamanda derse girmiş olacak ve yine gerçek ders performansını değerlendirememiş olacak. Ne kadar olumsuz olsa da farklı çalışmalarda da öğretmeni gözlemleyebileceği için diyelim ki bir değerlendirme yapabilir. Ama okuldaki diğer öğretmenler neye göre bir öğretmen arkadaşlarını değerlendirecektir?Hangi biri sınıfına girip onu derste gözlemlemiştir?Kaldı ki kimse bir başkasının öğretmenliğini değerlendirip eleştirme hakkına sahip değildir.Ama bu ondan da vahimdir. Bilmediğiniz bir konuda değerlendirme yapıp meslektaşının belki de öğretmenlik hayatını bitirmeye kadar gidecek bir çalışmaya imza atmak kimsenin haddine değildir.
Gelelim veli değerlendirmesine; veliler öğretmenlerin sınıf içi performanslarını nereden bilecek?Belki çocuklarının anlattığı kadarıyla belki ortaya çıkan bazı durumlarda öğretmenlerle aralarında oluşan diyaloglara bakarak değerlendirecek.İlkokul döneminde veliler okulla ve öğretmen ile daha yakın ilişki içindeler.Ancak daha büyük sınıflarda veliler hangi öğretmenin ne yaptığından çok haberdar değil.Ancak çocuğun o dersle ilgili bir sorunu varsa görüşme gerçekleşiyor.Bu da bir öğretmeni değerlendirme için yeterli değildir.Eğitimin paydaşları bir işletmeci - müşteri ilişkisi içinde düşünülemez.Öğretmenlik bu şekilde değerlendirilemez.
Öğrenci değerlendirmesine gelince bunun gerekli olduğunu düşünüyorum.Evet, öğretmeni en iyi öğrenci değerlendirir.Bir de öz değerlendirme gereklidir.Ancak bunların da sınırlılıkları olmalı ve sonuçları amaç dışı kullanılmamalıdır.Değerlendirme sonucu öğretmenin gelişimine katkıda bulunmalıdır.
Yirmi yıldır sınıf öğretmenliği yapıyorum.Öğretmenlik mesleğinde kişisel gelişimin gerekliliğine inanıyorum.Öğretmen her şeyden önce öğrenci olmalıdır.Öğrenmeyi bırakan kişi öğretmen olamaz.Öğretmenlik başka mesleklere benzemez.Bu nedenle öğretmen yetiştirme konusunda da sistemimizin önemli eksiklikleri bulunmaktadır.Mesela öğretmen olmadan önce daha sıkı bir eleme yapılmalıdır.Gerekirse eğitim fakültelerine öğrenci alımından önce adayların daha sıkı bir değerlendirmeden geçmesi gereklidir.Öğretmenlik eğitimi süresince teoriden çok uygulamalı eğitim ön plana çıkmalıdır.Kısacası öğretmen olmak kolay olmamalıdır.Hep söylendiği gibi öğretmen olduktan sonra öğretmenliğin öğrenilmesi yanlıştır.
Ancak bütün bu yanlışları performans değerlendirme gibi bir yanlışla kapatmak daha büyük bir yanlıştır.Şunu belirteyim ki, öğretmenin de değerlendirilmesi gerekir.Ama bunun doğru şekilde yapılması önemlidir.Kaş yapayım derken göz çıkarmak olmasın.Kendi adıma uzun zamandır bir değerlendirme çalışması yapmaktayım. Hem öğrenci hem de veli değerlendirmesi. Değerlendirme ölçütünü de kendim oluşturdum.Her yıl yenileyerek geliştirdim.Sene başında velilerin eğitim dönemi ile ilgili beklentilerini alırım yazılı olarak.Onları okur ve değerlendiririm.İlk dönem sonunda yine yazılı olarak dönemin değerlendirmesini yapmalarını isterim.Bu çalışmada hiçbir şekilde isim belirtmeleri gerekmediği için duygu ve düşüncelerini hatta eleştirilerini korkusuzca yapabilirler.Onlara kimin yazdığının değil, nelerin yazıldığının benim için önemli olduğunu söylerim.Çok da güzel değerlendirmeler alırım.Biz öğretmenler hep iyiyi ve güzeli yaptığımızı düşünürüz.Hiç birimiz bilerek ve isteyerek kötü bir şey yapmayız.Ancak yaptıklarımızın başkaları tarafından nasıl algılanıp yorumlandığını bilmek gerekir.Bu bir tür yapıcı eleştiridir.Sene sonunda da, hazırladığım değerlendirme ölçütünü kullanarak değerlendirme yaparım.Daha sonra hem veli hem öğrencilerin yapmış olduğu değerlendirmeleri inceleyip onların açısından bakarım kendime.Bu değerlendirme kâğıtlarında da hiçbir şekilde isim bulunmaz.
Önemli olan yanlışlarımızı görüp daha iyiye ve daha güzele ulaşmak değil midir? Öyleyse bunu yapabileceğimiz o kadar çok yol ve yöntem dururken neden öğretmeni yaptığı işten uzaklaştıracak, moral ve motivasyonunu düşürecek, onu tehdit edecek bir yöntem üzerinde dayatma yapılıyor?
Amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
(28.02.2018)
-
10.01.2025 GÜVEN SORUNU
-
24.11.2024 24 KASIM
-
29.10.2024 CUMHURİYET NEDİR?
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.