- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 09 March 2018, Friday 19:00
- 4297 kez okundu
İlkay KUMTEPE
Sıradan bir başlık aslında bu. Doğal olarak bugün için hemen herkesin yazdığı yazılardan biri gibi duruyor. Doğrudur da … Herkesin yazdığı yazılardan biri ama benim bakış açımla gördüklerimi değerlendiriyor.
Kutlama nedir? Anma nedir? Artık her görüşten herkesin bir anma ve kutlama günü var. Sürekli olarak da bu konularda mesajlar alırız. Katılırız, katılmayız, beğeniriz, beğenmeyiz.
Birincisi kutlama ile anmanın ayırımına varmak gerekir. 8 Mart bir kutlama günü değildir. Bir anma günüdür. 1857 yılındaki vahim olay adına yapılan anma günüdür. Bu nedenle bugün yapılan hiçbir kutlama mesajına katılmıyorum. Dünya Emekçi Kadınlar Günü; ‘Kadına toplum yaşamında verdiğimiz onca sorumluluğun içerisinde emekçi olmayan kadın var mıdır?’ diye sorasım geliyor da, olmadığını düşünemiyorum. Aslında düşünebiliyorum, ama bunlar zaten kadınlı erkekli emekçi olmayan bir sınıf. Her şeyiyle sömürü düzeninin en tepesinde olan, hiçbir şey için emek harcamayan insanlar. O nedenle onları buradaki yazımdan ayrı tutmak isterim. Çünkü asıl dokunmak istediğim, kadını ve erkeğiyle sömürü düzeninin sömürülen kısmında olup da kendilerini kadın erkek diye ayırarak birbirlerini de sömürenler…
İşte Kadınlar Günü kutlamaları ile ilgili ikincisi diyeceğim nokta burası. Kutlama mesajları var toplumun her kesiminden. Falan parti, filan sendika, falanca STK, falan kişi, ….. vs. hepsinde ortak gördüğüm şeyi söyleyeyim. Anamız, bacımız, sevgilimiz, erkeğin destekçisi, çocuğun bakıcısı, sefakar, cefakar, kadınımız, kızımız, şöyle yüce, böyle yüce …… cümlelere bakın, yine bütün yük ve sorumluluk kadınların üzerine verilmiş. Erkekler yine sıyrıldınız aradan, güzelim pohpohlama sözcükleri ile sıyrıldınız yine işin içinden …
Bütün kutlama sözcüklerinde bile söylem ayrımcılığı mevcut. Önce dilimizdeki bu söylem ayrımcılığını bitirelim. Söylerken seçtiğimiz özenli sözcükler zihnimizin arka planında olanları gözler önüne seriyor aslında.
Kadın için ayrıca hak istemek zorunda olmayalım. İnsan olarak eşit olduğumuzun farkında ve bilincinde olalım. Kadınlar, önce sizler hemcinslerinizin uğradığı her türlü haksızlıkta kayıtsız şartsız onun yanında olabilmelisiniz. Kadın, yüzde yüz erkeğin suçlu olduğu bir durum için bile “Ama o da ……” diye başlayan cümlelerle kadına yönelik bir eleştiri cümlesini aklından bile geçirmediği gün, bu gerçekleşmiş demektir.
Erkek, kendi yaptığı bir davranışı bir kadın yaparken “Ama o …..” diye başlayan cümleleri aklından geçirmediğinde. Çok uzak hayaller değil mi? Her iki cinsiyetin de kadının sınırlarını kaldırmadığı, kadını insan olarak görmediği sürece bu sorunlar devam eder. Kadını erkekle eşitlemeye yönelik sözlerden kurtulalım. İnsan olarak görelim birbirimizi. Bir şeyler erkek olduğumuz için hak, kadın olduğumuz için yasak. Kendi koyduğumuz bu kuralla içimizden birilerini ezip sonra da onu bu eziklikten kurtarmaya çalışıyoruz. Hem de ezene müdahale etmiyoruz. Ezilene öğüt veriyoruz.
Kadınlarla ilgili sorulara bakalım, hepsi de erkek egemenliğinin bir sonucu. Erkeğe toplumda verdiğimiz ayrıcalığın bir sonucu. Önce ayrıştırıp, ezip, sesini çıkaramaz hale getirin. Sonra da yüceltmeye çalışın.
Bugün ortalıkta kadın ile ilgili yapılan açıklamaların hemen hepsinde kadını erkekten ayrı tutan ifadeler var. Üstelik bunu yaparken yine erkeği yücelten ifadeler.
Kadınlar, önce anamız saygı duyalım.
Kadınlar, bizim kızlarımız koruyalım.
Kadınlar, eşimiz koruyalım.
Kadınlar, can yoldaşımız, hayatta destekçimiz, onları üzmeyelim.
Kadınlar, çocuklarımızın anası …….
Kadınlar zor günümüzde yanımızda olan ……
Kadınlar, erkeğin yapamayacağı en zor işleri yapan …..
Kadınlar, her tür zorluğa katlanan …
Kadınlar, her tür zorbalığa katlanan …..
Kadınlar, kadınlar, kadınlar, ………
Hepsinde koruma, kollama, gözetme vs. var. Peki kimden koruyoruz kadınları? Siz erkeklerden.
Öyleyse çözüm belli. Bırakın kadınları da artık erkekleri ıslah edin.
Edin de, kendilerini insan, kadınları da ayrı bir varlık olarak görmeyi bıraksınlar.
Her insan eşit ve hür doğar ……. (8 Mart 2018)
-
10.01.2025 GÜVEN SORUNU
-
24.11.2024 24 KASIM
-
29.10.2024 CUMHURİYET NEDİR?
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.