• 07 October 2025, Tuesday 10:59
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

OKULA BAŞLAMAK

            Okula yeni başlayan mini mini birlerle ilgili bu değerlendirme yazım. Henüz okullar açılalı bir ay kadar oldu. Yeni okula başlayan birinci sınıf öğrencilerinin yaşadığı ve yaşaması olası sorunlar üzerine bir değerlendirme yapmak istedim.

            Öncelikle okula alışamayan çocuklar ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Zira okula alışamayan çocuk okula başlayamıyor. Okula alışamamanın farklı sebepleri vardır. Okul öncesi eğitime devam etmemiş ve birinci sınıfla birlikte ilk kez okul ortamı ile karşılaşan çocuklar okula başlamakta zorluk çekenlerin başında geliyor. Yaş itibariyle okula başlama yaşı normalinde olan bir çocuk bile ilk kez ayrıldığı evinden, ailesinden, geldiği kalabalık ve tanınmaz bir ortamda bocalayabiliyor. Okul öncesi eğitim almış olsa oyun ağırlıklı ortamda eğitim kurumuna bir aşinalık, kabullenme ve uyum sağlamış olur. Bu nedenle okul öncesi eğitim her çocuk için elzemdir.

            Okulun ilk günlerinde hiç okula girmek istemeyen, ailesini bırakmayan, ağlayan çocuklar vardır. Bunlar da okul öncesinde aile tarafından okula hazırlanmamış çocuklardır. Bazıları okulda neler yaşayacakları konusunda en ufak bir fikre sahip değildir. Bu nedenle ortama girmekten korkarlar, güvenli yer olarak gördükleri aile yanından ayrılmak istemezler ve çoğunlukla annelerini sınıf önünde, okul bahçesinde günlerce bekletirler. Bu sürede sınıfta dururlar ama gözleri camda, kapıda akılları teneffüs saatinde annelerine kavuşmaktadır.

            Bu söylediklerimden başka bir grup daha vardır; onlar da ilk günlerde sakin bekleyiş içindedir ve en çok bir hafta sonra okula gitmek istememe davranışı gösterirler. Diğerleri ile ilgili konuşmadan önce bunlara değinmek istiyorum. Bunlar genellikle ev ortamında sıkı kuralları olmayan, canlarının her istediğini ailesine yaptırabilen, daha doğrusu evde sözü geçen çocuklardır. İşte bunlar okul ortamına başladıklarında kurallarla karşılaşırlar. Onlar için kurallara ve yaptırımlarına uymak zordur. Hem yeni şeyleri öğrenmek hem yeni kurallara uyum sağlamak onları zorlar ve zorlandıkları bu ortamdan uzaklaşma eğilimi gösterirler. Evde her istediklerini rahatça yaptırabildikleri için okula gitmeme ısrarını da bir süre sürdürürler. Dediklerini yaptırabilmek için direnirler. Bu durumdaki çocuklar için ailenin dirençli olması ve “ne olursa olsun okula gitmek zorundasın” düşüncesini kabul ettirmeleri gerekir. Yoksa bu sancılı süreç en çok aileleri yıpratır. Bu dönemde okula gitmek istememe davranışına etki eden bir neden de okuma yazma sürecinin zorluğudur. Çocuk bu zorlu süreçten kaçmanın yollarını arar. Öğretmene düşen görev; bu dönemi biraz daha eğlenceli hale getirip çocukların stres ve kaygı seviyelerini düşük tutmaktır. Okulun ilk yıllarında yaşanan bıkkınlık hissi bütün çocuklar için gelecek eğitim yaşamının sekteye uğramasına neden olabilir.

            Şimdi bir de annelerini kapıda bekleten çocukların durumuna bakalım. Bu çocuklarda gözlenen sorun çocuktan değil anneden (genellikle ama bazen hem anne hem baba)  kaynaklanmaktadır. Bu tür çocukların çok korumacı anneleri olduğunu görebiliyoruz. Çocukların kendi başlarına yaptıkları işler çok azdır. Onların her şeylerini anneleri halleder ve çocuklarının kendi başlarına bir şeyleri başarmalarına izin vermezler. Bilinçli yapılan bir davranış değildir. Her şeyin düzenli, tertipli olmasını isteyen anneler çocuğun yeterince iyi yapamadığını düşünerek onun yerine her şeyi yapar. Çocuğun başarısız olması gibi bir şansı yoktur. Oysaki başaramamak en iyi öğrenme şeklidir. Bu çocuklar düşmeyi bilmez, kalkmayı öğrenemez. Okula başladığında düşmek ve kalkmak zorundadır. Bu durumdaki çocukların ebeveynlerine şunu söylerim “Çocuğunuzdan siz ayrılın. Okula bıraktığınızda sizden ayrılmayan çocuğunuz değil, ondan ayrılamayan sizsiniz.”

            Okula bırakılan çocuğa güvende olmadığını hissettirecek her türlü konuşma ve beden dili onun okula uyumunu olumsuz etkiler. Çocuğa okulda güvende olduğu, okul çıkışında kendisini bekleyeceği, asla bırakmayacağı söylenir. Ancak teneffüste gelip bahçede onu göreceği, camdan bakınca kendisini görebileceği, kapıda kendisini bekliyor olacağı söylenmez çünkü bunlar çocuğa bulunduğu yerin güvenli olmadığı ve annesinin korumasına gereksinim duyduğu hissi verir. Bu his de onun okula uyumunu zorlaştırır.

            Şimdi bu söylediklerimden çıkaracağımız; çocuklarımızın sağlıklı bir okul yaşamı olması için okul öncesinden okula hazırlamak, çocuklarımızın kendi başlarına kişisel bakımlarını yapmalarını sağlamak, küçük beceriler edinmelerini sağlamak ve başarma duygularını desteklemek gerekmektedir. Okula başlamak yeni bir yaşama başlamaktır. Okul çocuğun sosyal yaşamının başladığı ve çocuğa özel bir alandır. Kişilik gelişiminin en önemli aşamalarından biridir. Sosyal rollerini edineceği bu alanda kendi başına mücadele etmeyi öğrenmesi için gerçekten okula başlamalı.

 

İLKAY KUMTEPE/5.10.2025


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık