- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 September 2020, Monday 9:37
- 2603 kez okundu
Okullar açılacak mı, açılmayacak mı tartışmaları süredursun, birinci sınıfların haftada bir gün olarak okula başlayacağı açıklaması geldi. Bir yanda okula başlayacağı ilk günün heyecanı diğer yanda bilmediği, görmediği bir tehlike ile karşı karşıya olma korkusu içinde okula başlayacak mini mini birler.
Çocukların korku ve heyecanı çocukluk hevesleri, hızlıca ortama uyum sağlama becerileri sayesinde aşılabilir sanırım. Ama ailelerin endişesi ve öğretmenlerin kabusları daha zor giderilir.
Yüz yüze eğitimin başlamayacak olması endişesi ailelerde de öğretmenlerde de bir panik ve belirsizlik oluşturdu.
Aileler hem çocuğum okula gitmezse öğrenemez, geri kalır endişesinde hem de okula giderse hastalık kapabilir, eve getirebilir endişesinde. İki seçenek de onları rahatsız etmeye yetecek kadar zor.
Öğretmenlerin endişesi de yüz yüze görmeyeceği ve daha önce tanışıp duygusal bir bağ kurmadığı çocuğa sanal ortamdan nasıl okuma-yazma öğretebileceğini bilmemekten kaynaklanıyor. İkinci ve daha üst sınıfların öğretmenleri biraz daha rahatlar. Çünkü çocuklarla birbirlerini tanıyorlar ve aralarında bir etkileşim var.
Şimdi buraya kadar söylediklerimde kullandığım iki kavram üzerinde durmak istiyorum. Biri “duygusal bağ kurmak”, diğeri “etkileşim”
Çocuğun öğrenmesinde en büyük etkenlerden biri duygusal bağ kurmaktır. Bunun beraberinde sosyal bağ kurmaktan da bahsederiz. Ancak küçük çocuklar sosyal bağdan önce duygusal bağ ile hareket ederler. Duygular onlar için önemlidir. Birini severlerse onu dinlerler. Sevdikleri kişiye saygı duyarlar, güven duyarlar. Bunlar duygusal eylemlerdir. Ailesinden ayrılıp ilk kez kendi başına sosyal bir ortamda bulunacak çocukların bu duygusal bağları kurmaya gereksinimi vardır.
Öğretmen için de bu bağlar önemlidir. Çocuklara kendini sevdirmeyen, onlarla bireysel yakın temas kurmayan, çocuğun güvenini kazanmayan, çocuğun gözlerine bakmayan öğretmen sınıfta öğretemez.
Bu nedenlerle yüz yüze eğitimin başlamasını her öğretmen önemser.
Ama olağanüstü bir dönemde bulunuyoruz. Birçok insanın sağlığı ve hatta yaşamının tehlikeye girmesi söz konusu olduğunda uzaktan eğitim alternatifinin nasıl en iyi şekilde yapılacağına odaklanmak gerekir.
Burada belirttiğim “en iyi” den herkes başka bir şey anlıyor ama ben fiziksel ve ruhsal sağlığı yerinde bireyler yetiştirmekten bahsediyorum.
Aileler ve çocuklar için görüş ve önerilerimi başka bir yazıya saklayıp burada birinci sınıf okutacak öğretmenlere bazı önerilerimi dile getirmek istiyorum.
Onlara ilk önerim sakin olmalarıdır. Ne yapacağız düşüncesi ile oluşturacakları panik, hata yapmalarına ve kontrolü elden kaybetmelerine neden olur.
Bu işi yıllardır nasıl kolaylıkla yaptıklarını düşünerek bu sefer de yapmaları gerekenler konusunda doğru kararları vererek bu işin üstesinden geleceklerini kendilerine sık sık yinelesinler.
Yüz yüze geçirecekleri günlerde çocuklara okuma yazma ve harf öğretme telaşına düşmeden sadece onlarla duygusal bağ kurmaya odaklansınlar. Bu sürenin azlığı onlarda acelece bir şeyleri öğretme telaşı doğuracaktır.
Bir an önce okuyup yazsın diye çocuğa ve aileye bir yük bindirmek bu zorlu süreçte çocukların kendine güvenini yitirmesine neden olabileceği gibi çocuk ile anne baba arasındaki ilişkileri de zedeler. Evde bir kaos ve kavga ortamı oluşur. Bunlar şu süreçte yaşanmasını en son beklediğimiz şeyler. Bu söylediklerim yüz yüze eğitimde de ortaya çıkan durumlardı. Ancak çocuk okula gittiğinde evdeki bu kaos ortamından kurtulup yaşıtları ile birlikte oluyordu. Başkalarının da kendi gibi olduğunu görerek bir rahatlama yaşıyordu. Şimdi öğrenemeyen çocuk kendini daha çok suçlayabilir ve güven kaybı yaşayabilir.
Unutmayalım ki aileler eğitimci değil. Onlardan beklentilerimiz çok sınırlı olsun. Öğrenme sorumluluğunu çocuğa verin. Aileye öğretme sorumluluğu vermeyin.
Uzunca bir süre okuma yazma çalışması için harfler, yazılar vs kullanmayın. Okumak bir gereksinim olarak ortaya konursa çocuk okur. Bizim işimiz de o gereksinimi doğurmaktır. Çocuğa öyküler okumak, görsellerle öyküyü tamamlamasını istemek okuma merakını oluşturur.
Bazı çocuklar ses simgelerinin ve seslerin çıktığı yerlerin farkındadır. Bunun farkında olmayan çocuklar için okuma ve yazma zor/karmaşık bir iştir. Çocuklara mutlaka ses ve nefes çalışmaları yaptırılarak bu farkındalık sağlanırsa harflerin öğretimi ve doğru şekilde kullandırılması sağlanır. Üstelik bu çalışmalar çok eğlenceli oyunlar olarak çocukların öğrenme ortamınız ile bağını kuvvetlendirir.
Çocuklar konuşmayı kendi öğrenir çünkü ihtiyaç hissederler. Bizler okuma ve yazmanın ihtiyacını hissettirirsek uzaktan da çocuklar öğrenir.
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.