- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 27 February 2018, Tuesday 17:57
- 3504 kez okundu
Çocuklara vahşice yapılanlardan bahsediyorum. Ne yapmalı ya da yapmamalı ki çocuklarımızı koruyabilmeliyiz?
Çocuklar ve kadınlar, her ikisi de gün geçmiyor ki bir erkek tarafından kötü bir muameleye maruz kalmasın. Peki bu kötü muameleyi yapanlara ne oluyor? Hiçbir şey … Bu ne demektir? Başkalarının da bu tür davranışlara yönelmesi demektir. Cezası yoksa, herhangi bir şekilde caydırıcı etkisi olan bir uygulama yoksa bu suçun işlenmesine devam edilir.
Yasalar bunu sağlamıyor diye biz sessiz kalırsak aynı duruma destek oluruz. Bir şeyi istemiyorsak sesimizi yükseltmeliyiz. Sessiz kalmak suça ortak olmaktır.
Anne baba, hala, teyze, dayı, amca, arkadaş vs. olarak çocuklarımıza ses çıkarmayı öğretmeliyiz. İstemediği şeye “Hayır” demeyi öğretmeliyiz. Bunun adı “reddetmek”tir. Gerçi yetişkin olarak bile reddetmeyi bilmiyoruz. İstemediğimiz pek çok durumu reddedemiyoruz ve ortaya çıkan sorunu başkalarının çözmesini bekliyoruz. Ya da hiç alakası olmayan kişilerle dedikodunun ötesine geçmeyen konuşmalarla içimizi rahatlatıp duruma alışarak devam ediyoruz. Bu konuda söyleyeceklerim çok fazla ama burada asıl söylemek istediğime gelmek istiyorum. Çocuklarımıza reddetmeyi nasıl öğretmeliyiz?
Öncelikle iyi niyetli olarak çocuklarımıza yaptığımız yanlışlardan bahsedeyim. Çünkü bunlar çok masumane görünseler de çocuklarımıza “istemediğin şey sana yapılıyorsa sesini çıkarma, sabret” düşüncesi yerleştirmektedir. Yoksa, bilinçli olarak aklı başında hiç kimse bunu çocuğa öğretmez.
Daha minik bir bebekken ve çocukluk döneminin başında çocuklarımızı nasıl sevdiğimize dikkat etmeyerek başlıyoruz aslında. Onları hırpalamanın, mıncıklamanın, hatta ısırmanın sevgi olduğunu zannediyoruz.
Böyle söyleyince bir garip oluyor ama üzerinde biraz düşünün. Çocukları çok sevdiğini söyleyen kişiler küçük bir çocuk görünce “Ay, ne tatlııııı” çığlıkları ile çocuğa yaklaşır ve yanağından başlayarak sıkmaya başlar. Çocuğa ve çocuğun ailesine yakın biri ise bu sevme (!) işi biraz daha abartılıp çocuğu sıkarak her tarafını öpmeye ve hatta ısırmaya kadar gider. Bu sırada çocuğun çırpınması ve bağırması boşunadır. Yanındaki ebeveyn de “ağlama, seviyor seni” diyerek olaya destek olur. Bu olay bir kere olmaz. Çocuk çok sevimli ise artık bunun cezasını çekecektir. Etrafındakiler onu böyle sevmeye (!) devam ederken çocuk durumu kabullenir ve istemese de ses çıkarmaz “beni seviyorlar” diye ...
Bu kadar basit bir davranışla bile çocuğumuza şunları öğretmiş oluruz:
-Sen birini seviyorsan ona istediğini yapabilirsin.
-Sevdiğin insanın istememesi önemli değildir.
-Birinin sana karşı koyması seni istemediği anlamına gelmez.
-Seni seven biri seni çok sevdiği için canını acıtabilir.
-Senin canını acıtanlara ses çıkarma, kötü niyetli değiller.
-Birine dokunmak, öpmek istiyorsan izin almana gerek yok, o istemese de yapabilirsin.
Böyle sıraladığımızda ne kadar kötü geliyor değil mi?
Bu şekilde bir algı ile çocuklar kendilerine yapılan kötü davranışları fark edemiyor, fark etse bile sesini çıkaramıyor.
Buradaki yanlış bilinçle büyüyen çocuk yetişkin olduğunda, kadınsa, erkeğin ona baskı ve şiddet uygulamasına ses çıkarmaz. Birçoğunun açıklaması şu: Beni seviyor ama belli edemiyor. Aslında iyi biri ama kıskanç, seven adam kıskanır vs….
Eğer bu kişi erkekse, sevdiği kadına her kötü muameleyi kendine hak görür. Yaptıkları sevdiğini korumak içindir ... “Çok sevdiğim için öldürdüm” cümlelerini duymadık mı?
Son sözüm şu ki, çocuklarımıza sevginin ne olduğunu ve birine sevdiğini göstermenin yollarını öğretmemiz gerekir.
Kendi bedeninin ve başkalarının bedeninin önemli olduğunu öğretmemiz gerekir.
Birine dokunmak için onun iznini almak gerektiğini öğretmemiz gerekir.
Çocuklarımıza “hayır” demeyi öğretmemiz gerekir.
Bütün bunları onlara örnek olarak, davranışlarımızla öğretmemiz gerekir.
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
04.01.2022 Öğretmenlik Meslek Kanunu
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.