• 29 May 2020, Friday 9:34
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

NASIL BİR NORMAL?

Tam üç ay önce erken ara tatil ile başlayan uzaktan eğitim süreci ilk günkü hızından biraz daha farklı bir şekilde devam ediyor. İlk günlerde alelacele başlayan süreçte hazırlıksız olmanın verdiği bazı acemilikler yaşanmadı değil. Hem MEB, hem öğretmenler, hem öğrenci ve aileler kendi açılarından ilk panikle ne yapacakları konusunda bir yandan düşünüp bir yandan uygulamalar başlattılar. Herkes ne yapabileceğini düşünüp ve öğrendiği yeni şeyleri uygulamaya koydu. Sürecin başında eksik yapmama kaygısı ile yoğun şekilde yapılan çalışmalar artık rayına oturdu. MEB açısından değerlendirmeyeceğim zira durumu en profesyonelce karşılaması gereken kurum o. Aileler ve öğretmenler, öğrenciler artık rutin ders işleme saatlerine, ödevlere alıştılar. Yani ortaya yeni bir normal çıktı. Dersin normal zamanı, ödevin normal zamanı vs.

Salgın bitecek mi bilmiyorum ama hızını azalttığı şu sıralar konuşulmaya başlayan başka bir normal var. “Yeni normal” denilen süreçte neler normal olacak? Ya da nasıl bir normal olacak?

Normal yaşam standartlarımıza geri dönecek miyiz? Normal eğitime geri dönecek miyiz? Bu konuda bilim en doğru seçeneği bize verecek ama ne kadar normal desek de eski normal durumlara dönmeyeceğimizi düşünüyorum.

Tarihten ders almak gerekirse geçmiş salgın dönemlerinde neler olduğunu gözden geçirmek gerekir. Dönemsel farklılıklar olsa da salgınların kontrol altına alınması öyle üç ay eve kapanmakla olmuyor. Bugün teknolojide, bilimde, iletişimde daha ileri durumdayız. Bu bize daha kolay çözüm yolu bulmada ve tedbir almada kolaylık sağlıyor. Ancak önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz. Hızını azaltan salgın normal dediğimiz sürece geçiş sağladığımızda ortaya çıkacak etkileşim sonucu tekrar hızını arttırabilir ya da virüs şekil değiştirerek yeni bir tehdit oluşturabilir. Tamamen başka bir virüsün tehdidinin ortaya çıkmayacağını da bilemeyiz.

Öyleyse yeni normal diyerek eski yaşantımıza geri döneceğiz algısı yaratmayalım kendimize. Yeni yaşam şartları diyebiliriz, yeni düzen diyebiliriz ama yeni normal değil. Çünkü henüz o normalin içeriği belirsiz. Normal olması için bir rutine dönüşmüş olması gerekir.

İnsanoğlu doğal yaşamdan uzaklaşıp diğer canlıları kendi için var zannederek, bütün dünyaya egemen olmaya çalıştığı bu zamanda görünmez bir varlığın altüst ettiği yaşam kültürünü yeniden şekillendirmek zorunda. Doğa ile savaşarak, üstün olduğunu iddia ederek olmayacağını anlamış olmalı. Zira doğa ile savaşın yenilen tek tarafı insandır. Kendini doğanın bir parçası olarak görmeye başlamalı ve yeni düzenini bunun üzerine yapılandırmalıdır.

Peki, yeni oluşturulacak normal yaşamda eğitim nasıl olmalıdır?

Alışılagelmiş bir eğitim sistemi ve okullar yaşamımızın olmazsa olmazlarındandı. Herkes okulları ve eğitim sistemlerini eleştirse de gereken adımlar bir türlü atılamıyor ve değişim gerçekleşemiyordu. Kim derdi bir gün okula gitmeyeceğiz ve uzaktan dediğimiz bir sistemle öğrencilere ulaşacağız diye. Okula gitmemek olur muydu? Okulların en önemli sorunlarından biri değil miydi devamsızlık?

Şimdi okulların açılma planları yapılırken yeni okul modellerinin düşünülmesi ve planlanması gerekir. Bütün okulları büyük bir dönüşüm bekliyor. Bu dönüşümü MEB’in öngörmesi ve hazırlığını iyi yapması gerekir. Yukarıda söylediğim gibi rehavete gerek yok, yeni bir salgın olmayacağı garantisi de yok. Öyleyse her an bu tehdit altındaymış gibi önlem almak zorundayız.

Yeni okul modeli ters yüz eğitim sınıfları modeline benzeyecektir. Çocukların okulda kalabalık olarak geçirecekleri sürelerin azaltılması gerekir. Uzaktan edinilecek bilginin okulda ezberletilmesi için gereksiz zaman harcanmayacaktır. Okulda, uzaktan yapılamayan uygulamalar, sonuç üzerine değerlendirmeler, eldeki bilginin ürüne dönüştürülmesi gibi çalışmalar yapılacaktır. Uzaktan elde edilebilecek hiçbir şey okulda ders olarak yapılmayacaktır. Bu sayede okulda geçirilen süre ve etkileşim en aza indirilecektir.

Okul binalarının şu anki halleri düşünüldüğünde, en doğru seçenek acilen köy okullarının yeniden açılmasıdır. Taşımalı eğitim hem servislerle –ki çok sayıda öğrencinin bir arada bulunması riski arttırır- yapılması açısından hem de taşınan okulda yoğunluk yaşanması açısından olumsuzluk oluşturur. Köy okullarının başka bir olumlu yanı da az kişiyle ve doğal bir ortamı kullanarak eğitim yapabilme şansının olmasıdır.

Okullar açılırsa derslerin büyük bölümünün kesinlikle açık ortamlarda, hava koşullarına bakılmadan yapılması gerekir. Zira hava koşullarını engel olarak görmek değil hava koşullarına göre önlem alarak çalışmalarını planlamak, mücadele becerisi kazandırır. Zor koşullarda uygun çözümler bulmayı öğretir.

Bütün büyük ve kalabalık okulların sayılarını azaltma yoluna gidilmeli, okul binaları daha küçük ve geniş bahçesi olan alanlara dönüşmelidir. Bu hemen gerçekleşemez ama geleceği öngörerek hazırlıkları yapılmalı, mümkün olan en hızlı şekilde uygulamaya geçilmelidir.

Dediğim gibi bundan sonraki normal için yeni standartlar oluşturmak gerekir. Bunun için eski üzerinden nasıl değişiklik yaparız diye düşünmek anlamsızdır. Tamamen yeni bir normal oluşturulacağına göre geçmişten ancak ders alınabilir. Şimdiye kadar yapılanların ne kadar olumsuz şartı varsa yeni normale geçici olarak bile girmemelidir.

Yeni yaşam düzenimizde sanal ortamlar ve araçlar daha çok yer alacak. Ancak herkesin bu olanağa sahip olmadığını düşündüğümüzde normal dediğimiz durumun –genelde ortalama değerler normal olarak ele alınır- herkes için aynı olmayacağı kesindir. Bu ortalamanın iki ucu vardır ve ikisi de değerlendirilmelidir. Bir ucunda her tür olanağa sahip olanlar. İstediği sanal ortamda istediği bilgiye ulaşabilen ve herhangi bir okul ortamına nerdeyse gerek duymadan öğrenmesini sürdürebilenler. Bunlar için belki de okula gitmeden belli dönemlerde sınav geçerek diploma alma şansı önerilecek.

Ortalamanın diğer ucu, hiçbir şekilde sanal ortamlara ve gerekli araçlara ulaşamayanlar. Asıl toplumları tehdit eden kısım burası. Eğitimi okullar sayesinde alabilen, dış dünya ile bağını okul sayesinde kurabilen, doğduğu yerin kaderini okul ve eğitim sayesinde değiştirip bambaşka bir kaderi yaşayabilenler. İşte yeni yaşam düzeninde eğitime erişim herkesin hakkıdır diyerek, sosyal devletin gereklilikleri yerine getirilmeli. Eğitimde adaleti sağlamanın tam zamanıdır.

Yeni düzenimizi oluştururken şu anı değil gelecekte karşılaşabileceklerimizi öngörerek, günü kurtaracak önlemler değil uzun vadeli planlamalar yapmalı. Eğitimde söyleyip de bir türlü gerçekleştiremediğimiz değişim için bundan uygun zaman yok. Zira bütün şartlar bizi buna zorluyor. Direnmek anlamsız.

 

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık