• 13 April 2021, Tuesday 10:12
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

SALDIM ÇAYIRA

Dilimizin güzelliklerinden biridir deyimler. Bazen anlatmak istediklerimizi çok kolay kısa ve öz anlatırlar.

Bugünlerde “Saldım çayıra Mevla’m kayıra” deyimi dolandı dilime. Zihnimden atmaya çalıştım olmadı. Köreltmeye çalıştığım bir köz gibi. Tam sönecekken ufak bir rüzgâr alevlendiriyor yeniden. Olmayacak, bari yazayım da kurtulayım dedim.

Tabi ki eğitimi saldık çayıra.

Salgın başlayalı bir çözümsüzlük, bir kararsızlık, bir son dakika yöneticiliği aldı başını gidiyor. Tamam, olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız da öngörümüz biraz gelişseymiş iyi olurmuş.

Sürecin başında hemen kapattık okulları. Aklı başında birçok kesim hemfikir oldu. Her yeri kapatalım ama okulları açalım, dedik. Çocuklar bizim geleceğimizdir, dedik.  Eğitimi her şeyden önde tutmalıyız dedik. Çocukların sosyal duygusal öğrenmeleri dedik. Geleceğimizden vazgeçemeyiz dedik. Okulları açalım ama tedbir almayı da elden bırakmayalım dedik.

Olmadı, okullar kapatıldı. Uzaktan eğitim yapıyoruz dedik. Çocukları ekran başına hapsettik. Küçücük bir telefondan tüm gün ders dinlemenin ne demek olduğunu yaşamadan bilemezsiniz. Karar alıcıları, yöneticileri çok değil sadece bir gün ekran karşısından ders dinlemeye davet ediyorum. Sadece bir gün bir telefon ekranından tüm gün ders dinleyin ve sonra kararlarınızı bir daha gözden geçirin.

Sonra bir ümit doğdu; aşı geliştirildi. Aşı ha geldi ha gelecek derken geldi. Yine dedik ki; tüm ülkenin geleceği için eğitim sektörü öncelikli olmalıdır. Aşılamaya öğretmenlerden başlayın. Zaten mantıklı olan budur. En yaygın temas durumunda olan meslek gurubu olması onu öncelikli kılar. Bir de çocuklar ve geleceğimiz söz konusu olduğu için önceliklidir eğitim.

Peki, ne oldu?

Bugün oldu hala öğretmene aşı yok. Salgın boyunca; öğretmenin hakkı ödenmez, onlar olmasa bu süreci atlatamazdık, var olun, sağ olun sloganları havada uçuştu. Ama iş uygulamaya gelince…

Okulları yüz yüze açmadan önce öğretmen aşılaması bitirilseydi salgın bu kadar artış gösterir miydi? O, çok değerli olduğunu söylediğiniz öğretmenleri futbolculardan önce aşılasaydınız sözleriniz inandırıcı da olurdu ayrıca.

Şimdi de öğretmenler aşılanıncaya kadar okulları kapatın diyoruz. Bu sefer de; çocuklardan bulaşı az oluyor mazereti var. İstatistiklerle yalan söylemek diye bir söz var.

Çocuğu okula göndermek velinin isteğine bağlı, isteyen dilekçe verip göndermez. Dilekçe vermeye de gerek yok, istemeyen göndermiyor. Devam takibi var mı? Yok. Kayıtlara geçen verilen dilekçeler. Canlı derslere katılmak zorunlu mu? Değil. EBA ve EBATV den izlesin. Hiçbir aracı yoksa kayıtlara giriyor ve araç temini için çeşitli olanaklar kullanılıyor.

Öğretmeni aşılama kararı alıp uygulamaya konulamıyor. Okulların kapatılması kararı alınamıyor. Resmiyette açık olan okullar, aileler korkudan çocuklarını göndermedikleri için fiiliyatta kapalı. Az öğrenci geldiği ya da hiç gelmediği için uzaktan derslerle öğretmenler çocuklara ulaşmaya çalışıyor. Kayıt var mı? Yok, ispatlayamam.

Karar almak sorumluluk ister, öngörü ister, çözüm odaklılık ister. Eğitimde yaşadığımız ise tam bir kararsızlık, öngörüsüzlük. Sorun ortaya çıkıyor ve alanda el yordamı ile günlük çözümler bulunuyor. Anlayacağınız eğitim tam bir “saldım çayıra…” hallerinde.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık