• 30 October 2018, Tuesday 18:39
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Mesele ‘ders saatleri’ mi?

Milli eğitimde beklenen açıklama öncesi ortaya çıkan yorumlardan biri, okuldaki ders saatlerinin azaltılması yönündedir. Bu durumun artı ve eksileri iyi değerlendirilmelidir.

Gerçekten, okulda geçirilen ders saatleri mi fazladır, çocukların okulda geçirdiği saat mi fazladır yoksa bir ders için ayrılan süre mi fazladır?

Tam gün olan okullarda çocuğun geçirdiği saat fazla mıdır? Eğer verimli geçmiyorsa, fazladır evet.

Verimlilik dediğimiz zaman herkes ezberlenen konu, yazılan yazı, çözülen soru sayısı olarak bakar. Bu verimlilik değildir. Okulda geçirilen zamanın fazlalığı değerlendirilirken çocuğa sağladığı fayda açısından bakılmalıdır. Egemen güç açısından okulda geçirilen zamanın fazlalığı masraf olarak görülüyor diye düşünülür ama bu masrafın getirisi değerlendirildiğinde katlanılabilir. Çünkü okulda tutulan çocuk egemenin istediği kalıba sokulabilecek, itaat etmeyi, söyleneni ezberlemeyi ve yapmayı öğrenecektir. Bu durum yönetmeyi kolaylaştırır. Bu nedenle okulda geçirilecek fazla zaman egemen güç açısından doğru bir adımdır.

Aile açısından da memnuniyet vericidir. Çalışan anne babalar için okul güvenli (!) bir bakıcıdır çünkü. Çocuğun geleceği için doğru eğitim aldığına inanır ve bu nedenle de okulda geçirilen sürenin kısalmasını istemez. Anne çalışmıyorsa bile, çocukla belli bir yaştan sonra baş etmek güçtür ve onu okula göndererek bu sorunu çözer. Bu durumdaki veliler için okulların tatil olduğu dönemler kriz durumlarının arttığı durumlardır. Çocukları için ne yapacaklarını bilemezler ve bir an önce tatil bitse diye bakarlar.

Çocuk için duruma bakalım. Okulda olmaktan mutlu mudur? Daha uzun saatler okulda kalmak ister mi? Var olan saatler onun hayatına yeni değerler katıyor mu yoksa hayatından çok önemli anları çalıyor mu?

Çocukların çoğu için okul mutluluk verici bir yer değildir. Okul sıkıcıdır. Zorunlu olduğu için okuldadır. Üniversitede okuyan bazı gençlerle konuştuğumda, okula neden gittiklerini, orda neden bir şeylerin öğrenilmek zorunda olduğunu çocukken hiç anlayamadıklarını söylemişlerdi. Zorunlu oldukları için gittiklerini düşünüyorlarmış. Yine bir başkası, okulda bir günde anlatılan dersi on dakikada internetten öğrenebileceğini, bu nedenle derse girmenin anlamsız olduğunu söylemişti.

Bence okuldaki saatlerin uzunluk kısalığını düşünmek yerine o zamanı nasıl daha etkili ve verimli kılarız, çocukları hem eğitirken hem mutlu kılarız, ona bakmak gerek.

Tartışması yapılan konu, çok fazla sayıda ders olduğu ise, hangi derslerin önemli hangi derslerin önemsiz olduğu değerlendirmesi de ayrıca tartışılmalıdır. Gelecek nesiller yetiştirme adına hangi derslerin programa alınması gerektiği üzerine düşünmek gerekir. Bugünkü öğrenciler yetişkin olduğunda ortaya çıkmış olacak meslekler, ortadan kalkmış olacak meslekler, ihtiyaç olacak insan gücü, beyin gücü vs … İyi düşünmek lazım.

Peki ders saatlerinin uzunluğu mu? Bu konu daha da kolay çözülebilecek bir sorun bence. Okullarda zil çalar derse girersin, zil çalar çıkarsın. Kendi planlaman olmaz. Birileri der yaparsın. Ne kadar çalışacağına kendin karar veremezsin. Öyle mi olmalı? Olmak zorunda değil. Zilleri kaldıralım. Her sınıf kendi planlamasını yapsın. Ders saatine de teneffüsüne de serbestçe karar verilebilsin. Kendi disiplinini oluştursun çocuklarımız. Hep başkalarının karar vermesini beklemesin. Başkalarının kontrol etmesini beklemesin. İç disiplini oluştursun.

Okullarda ders saatinin uzunluğu kısalığı değil asıl mesele, okulda nasıl zaman geçirildiğidir. Sadece akademik başarıya yönelik ders etkinliklerinin yapılması değildir. Okulda çocukların zihinsel, bedensel, sosyal, sportif, sanatsal bütün gelişim alanlarında yeterli eğitimi almaları sağlanmalıdır. Gerekirse okulda daha uzun saatler geçirilebilir. Ama zorunlu olmadan, ilgi ve yetenekleri ortaya çıkaracak, zevkle ve istekle geçirilecek saatler.

Okul, çocuğun gerçekten iyi bir bakıcısı olabilir mi? Olabilir ama bu haliyle değil. Bir ülkenin geleceği olan çocuklar her türlü adil ve eşit şartlarda eğitim alma hakkına sahiptir. Okula gitme eşitliği değil. Tekrar edeyim adil ve eşit şartlar. Her okulda adil ve eşit şartlar oluşturulursa okul çocuk için iyi bir bakıcı ve eğitim ortamı olur. Her türlü kötülükten kendini kurtarabileceği, zaman geçirmekten mutlu olacağı, ayrılmak istemeyeceği, uzun saatler geçirebileceği ve gerçekten öğrenebileceği yerler olabilir.

Bunları sağlamadan okuldaki süreyi kısaltmışız ya da uzatmışız, dersin adını değiştirmişiz, saat sayısını düzenlemişiz. Cilalamaktan başka bir şey değildir. Bizim cilaya ihtiyacımız yok. İşimize de yaramaz. Bizim daha gerçekçi ve köklü değişimlere ihtiyacımız var. Kolay gele …

(19.10.2018)   İlkay KUMTEPE 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık