• 26 December 2022, Monday 10:23
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

ÖDÜL VE CEZA

Eğitimde kullandığımız iki önemli yaptırımdır ödül ve ceza. Bazen varlığı ile bazen yokluğu ile terbiye aracı olarak kullanılır.

Ödül “yaptığı bir işten ya da davranıştan dolayı verilen armağan” olarak tanımlanırken ceza “uygun olmayan tepki ve davranışları önlemek ya da böylesi uygunsuz eylemler için, yapana karşı uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem” olarak tanımlanır.

Bebeklikten itibaren önce ailesi sonra yakın çevresi tarafından bu iki yaptırıma da maruz kalır çocuklar. Sonra okul döneminde hem ödül hem ceza artık daha sık karşılaştığı şeylerdir. Ve kişiliğin oluşmasına da davranışların şekillenmesine de etki eder.

ödül ve ceza sadece eğitim için uygulanmayıp öğrenme süreçlerinde de başvurulan yaptırımlar olarak karşımıza çıkar.

Okula yeni başlamış bir çocuk öncelikle uyum sürecindedir. Ancak bu uyum sürecinde hem eğitim almaya hem de öğrenmeye devam eder. Günümüzde başarı odaklı rekabetçi sistem nedeniyle çocukların eğitim almaları ikinci planda kalmakta herkes öğrenme üzerine odaklanmaktadır. Bu odaklanma çocukta kesin başarıyı getirecek inancıyla yapılmaktadır. Ama gerçekte sadece kaygı oluşturur.

Çocuk yeni bir ortamda olmanın huzursuzluğunu yaşar. Ailesinden ayrı, çoğunlukla kocaman bir binada tanımadığı bir sürü kişi ile tüm gününü geçirmek zorundadır. Bu süreçte de en iyiyi başarmak zorundadır. Okul öncesinde sosyal ortamlarda bulunmuş, yaşına uygun gelişmişlik sağlamış, cezadan çok yerinde ödüllerle kişiliği şekillenmiş çocuklar bu süreci kolay atlatır ve istenen başarı seviyesini elde edebilir.

Bizim üzerinde durmamız gereken kısım ise bu çizgi üstüne çıkamayan çocuklar olmalıdır. genellikle çizgi üstünde olanlar az sayıdadır. Her öğretmenin göz bebeği, övünç kaynağı olurlar. Ama toplumu sadece onlar oluşturmayacak ve eğitimde göz ardı edilmemesi gereken gurup hatta öğretmenin göz bebeği olması gereken gurup yine çizgi altındakilerdir.

Öğretmenin göz bebeğidir dedim. Eğitimde değişim, dönüşüm, kapsayıcılık sözleri ve kişisel gelişim eğitimleri havalarda uçuşadursun hala sınıftaki başarılı öğrencileri ön plana koyarak reklam yapan, övünen öğretmen ve okulları görmekteyiz. Sözlerim bunlaradır.

Sınıfta hızlı öğrenen çocuk günün, haftanın yıldızı olarak ödüllendirilirken aynı hızda öğrenemeyenlerin cezalandırıldığı unutulmamalıdır. hiçbir zaman o ödüllendirilen gruba giremeyecek çocuk nasıl çalışsın, kazanabileceğine inancı oluşmaz ki.

Çocuğun başarabileceği inancı onun için en büyük ödüldür. Bu ödül de küçük başarıları takdir edilerek verilir. Başarma duygusu sonunda yaşayacağı hazzın en büyük ödül olduğunu anlamayan kişi her zaman başkalarından onay bekler. Sonunda da kendi kararlarını veremez. İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı ayırt etme yetisi kazandırmak, özgür düşünme becerisi edindirmek olan eğitim “aferin” duymak için isteneni yapan bireyler yetiştirmeye başlar.

Yanlış! Arkadaşlar, öğretmenler, yöneticiler, hepinize söylüyorum. Gereksiz ödül ve gereksiz başarı gösterileri yanlış. Çocukları birbiri ile kıyaslayacak çalışmalar yanlış.

“Her çocuk özeldir ve kendi hızında öğrenir” Bu söz bütün okulların girişine yazılmalı ve eğitim sisteminin tek vizyonu olmalıdır.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık