• 07 January 2017, Saturday 18:57
MehmetSarı

Mehmet Sarı

Çözüm: ‘Kooperatifçilik’te …

Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi

Atatürk zamanında kooperatifçilik gelişmiş ve kuvvetlenmişken, 1950’den sonra gün geçtikçe kooperatifler üvey evlat muamelesi görmeye başladı. Böylece tarım ve üretimde gerilemeler başladı. Bu gerilemelerin baş nedeni, kooperatiflere devlet desteğinin kesilmesidir. Ama Atatürk zamanında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsız olacağı ilkesi kabul edilmiş ve devletin temeli bağımsızlık ve özgürlük üzerine oturtulmuş.

Ülke bağımsızlığının da olabilmesi, yurtta üretimin arttırılıp değerlendirilmesiyle milli ekonominin güçlenmesi gerektiği esası benimsenmiş. İşte bunun için Ziraat Bankası ile tarım üretimini destekleme kuruluşları kuvvetlendirilmiş, devlet desteği ile üretim teşvik edilerek arttırılmıştır.

Başta tarım ürünlerinde yapılan devlet desteği ile ürünler arttırılmış ve değerlenmesi için fabrikaları kurulmuş. İşte bunlardan Tariş, Çukobirlik, Fiskobirlik kooperatifleri kurulmuş ve fabrikalaşmaları sağlanmıştır. Yalnız kooperatiflerin fabrikalaşması ile kalınmamış, Nazilli, Merinos ve Şeker Fabrikalarının bacaları tüttürülmüş, böylece milli ekonomi kuvvetlendirilerek, ulusal bağımsızlık sağlamlaştırılmış. Böyle olmazsa, bağımsızlığın yeterli olamayacağı iyi biliniyormuş.

Atatürk, bağımsızlığı savunurken, bağımsızlığın yaşaması ve kuvvetli durması için milli ekonominin de kuvvetlenmesi gerektiğine inanarak, kooperatiflerin devlet desteğini arttırmıştır. Ayrıca tarım ve hayvan ürünlerinin pazarları için Et Balık Kurumu ile süt ve yem fabrikaları da kurulmuştur.

Ne yazık ki Atatürk’le başlayan üretimi attırma ve değerlendiren fabrika ve pazarlama kuruluşları yok edildi gitti, 1950’li yıllardan sonra…

Yani Kooperatifçilik Haftası artık gereken önem ve devlet desteği ile kutlanmıyor. Desteksiz kalan kooperatifler eski güçlerini kaybetmeye başladılar maalesef. İşte bu kayıp ve gidiş ülke üretimini geriletiyor. Ülkeyi ithalatçı yapıyor ve borçlandırıyor. En kötüsü de, halkı banka kapılarına daha çok düşürüyor. Mülklerini bankalara ipotek vererek borç alarak geçinmeye çalışmaya götürüyor. Borçlarını ödeme zamanı gelince ödeyemeyen çiftçinin ipotekli mülkü satılıyor icra dairelerinde…

Bu durum, ülkede işsizliği ve yoksulluğu da arttırıyor bir de. Ülkede üretim geriliği, dış malların ülkemizi istilasını da oluşturuyor maalesef…

Çünkü dış ülkelerde kooperatifçiliğe önem verilmekte ve tarımda makineleşme arttırılmakta, o ülkelerde üretim artmakta, maliyet düşmektedir. Bizde ise tarımda girdi fiyatları artarken, üretilen ürünlerin fiyatları çok gerilerde kalmaktadır. Ayrıca ileri ülkelerde üreticiye daha çok pirim verilirken bizim üreticiye yarısı bile verilmemektedir.

Ayrıca Milasımızdaki zeytinliklere musallat olan hastalıklar nedeniyle 10-15 yıldır zeytin mahsulü çok az oluyor. Bu hastalıklara bir çare bulan yok, bu kadar müracaat edilmişken gene bu üretimsizliğe bakan yok.

İşte bu Milas zeytinliklerindeki verimsizlik, Milas kooperatifine de zarar getirmektedir. Ama bu zarar yalnız Milas kooperatifinde değil Ege Bölgesinin çok yerinde görülmektedir.

Çünkü Atatürk zamanında Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuş ve zeytinciliği koruyan kanunlar çıkmışken, şu zamanda Milasımızda bu hastalıklara çare bulacak aktif bir Zeytincilik Araştırma Merkezi kurumsallaşması gerçekleştirilememiştir maalesef. Uzun zamandır ve çok defa Milas Önder Gazetesinde yazılar yazdığım halde zeytincinin bu büyük derdi için Milas Zeytincilik Araştırma Merkezi çalışmıyor bir türlü. Daha bir yeri bile yok! Ki Milasımızın baş geliri zeytincilik olduğu halde…

Bu iş yalnız benim yazmamla, söylememle olmuyor. Esas Milas zeytincisinin gerekli ve yetkili makamlara başvurması ve başvurusunu takip etmesi gerekiyor. Ayrıca kooperatifçiliğe destek olacak partiyi bulup, oyunu o partiye vermesi gerekirken, hiç buna göre davranılmıyor maalesef…

Özet olarak, üretici yeterli yönde bilinçli değil. Sorununa sahip çıkıp girişimlerde bulunmuyor. Bilmem ne zaman kooperatifçiliğin kendisi için önemini anlar ve kooperatifçiliğe sahip çıkan parti ve kişileri arar, buhur ve bunları iktidara getirirse, kooperatifçilik gelişir ve kuvvetlenir.

İşte bunu yaparsa bu geriliği aşar, ezilmesi son erer. Yerine paralı, bolluklu günler gelir. Mülkünü satmaktan kurtulur çiftçiler…

Bütün mesele, halkın artık uykudan uyanması, bilinçlenmesi ile çok kitap okur olmasında ve kaderciliğini bırakmasında yatmaktadır. Devamlı sorgulayıcı, araştırıcı bir düşünce tarzına girmesindedir kurtuluşu bence. Halkım yeterli gazete bile okumuyor.

Yani, Allah ile kendini aldatanları artık bırakmasında ve böylece kendi aklına güvenmesindedir kurtuluşu seçmenin..

Artık biatçı değil, verilen torbaya, bir küçük paraya kendini politikacılara satmamasındadır kurtuluşu milletimin…

Ziraat Odalarının, Kooperatifçilerin ‘bu kadar üvey evlat muamelesi görmemeliyiz’ deyip de üreticiye önderlik ederek haklarını savunmasıyla ezilmişliği, yoksulluğu ortadan kalkar üreticilerin..

Bu da iyi bir eğitim alarak olur. Bugünkü dinselleştirilmiş, ilim dışı, ezberci eğitimle asla olamaz, asla kardeşlerim!..


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık