• 14 May 2016, Saturday 20:03
MehmetSarı

Mehmet Sarı

Artık, her bakımdan üretime yönelelim ...

Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi

Kur’anımız: “İyi kulum kullarıma iyilik edendir” diyor. Ki, kullar canlıdır ve bu canlıların baş ihtiyacı oksijen gazı ve gıdadır.

Canlılar oksijensiz bir dakika bile yaşayamaz. Böylece Allahımızın canlılara verdiği, armağan ettiği yaşam ölümle biter. Bu oksijeni ise ağaçların yeşil yapraklarını fotosentez yoluyla, havadaki karbondioksiti alıp onun yerine oksijeni üretirler. Böylece tüm canlılar doğada yaşam olanağı bulurlar.

Yani yeşil yapraklar bu olanağı sağlayan fabrikalardır. Bu olmasaydı yaşam ve doğa denen engin zenginlik ve güzellik asla olamazdı.

İşte bu gerçeği gören peygamberimiz olmuş. “Kıyamet kopacağı zaman hangi ibadeti yapalım” diye soran bir müslümana, “Ağaç dikin” diye cevap vermiş.

Yani, ağaç dikmeyi ibadet olarak ümmetine böylece bildirmiştir, büyük devrimci resûl…

Ama İslam ülkeleri ağaç dikmede ve üretmede yeterli çabayı göstermiyor ve ibadet olduğunu tam anlamıyor maalesef.

Artık canlıların ikinci ihtiyacı gıdadır. Gıdasız da yaşanamayacağı gerçektir.

Demek ki Kuran’ın emri olan iyi kul olma, ancak bu iki ihtiyacı sağlamakla yerine getirilmiş olabilir, ancak.

Bu da başta eğitimle, akılla, bilgi ile ve üretmekle meydana getirilebilir. Ayrıca bir de üretmenin, eğitimin, bilgi sahibi olmanın ibadet olduğuna da inanılması ve uygulanması gereği vardır.

Bir de yalnız İslamiyet’i üretime yöneltmek yetmez. Her ülkedeki milli eğitimi üretici, demokrat, laik kılmak üretimi ve kalkınmayı sağlamak ve arttırmak amacıyla eğitimde de değişiklik yapma zamanı gelmiş bulunmaktadır. Bunun için de eğitimi, eğitim ilmine göre evlatlarımızın ilgi ve yeteneklerine uygun uygulanır hale getirilmelidir. Ayrıca her il ve ilçede aile okulları açılmalıdır ki, ilk öğretmen olan anne babalar eğitilmiş olsunlar.

İşte bu olmayınca eğitim temelsiz oluyor. Sonuç tam başarılı olamıyor.

Görülebildiği kadar, yaşadığımız karanlık ve kötülükler terör ve ekonomik gerilikler, ne olduğumuzu göstermiyor mu?

Demek ki eğitimimizi, kültür ile tarım ve toprak reformlarını hemen gün geçirmeden harekete geçmeli, hem de diyanet işlerimizde İslamiyet’i üretime yöneltilmelidir, yukarıda anlattığım gerekçelerdeki gibi… Yani üretmenin ibadet olduğunu, Kur’an ve peygamber hadisleriyle belgelemelidir, din bilginlerimiz artık İslam ülkelerinin üretim ve demokratik geriliği dünyada son bulmalıdır.

İşte bu gerginlik son bulsa, ne emperyalistlerin emir kulu olmaları, ne de terör üretmeleri söz konusu olur. Mezhep zıtlaşmaları olmaz ve kardeş kardeşi öldürmeler durur.

Ayrıca İslam ülkeleri tam bağımsız ve özgür, demokrat yaşar olurlar.

Ama yukarıda belirttiklerim, önerilerim olamazsa, emperyalistlerin emrinde, geri yaşamaları, tek adam yönetiminde kalmaları sürer, maalesef.

Özet olarak Atatürk ilke ve devrimlerine dönmek veya sahip çıkmaktadır kurtuluş… Ayrıca kurtuluş, Atatürk’ün 1927’de belirttiği şu öngörüsünde bulunmaktadır:

“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, ilim ve devlet düşmanı oldukları, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdıkları için yasakladık. Çünkü çok değil yüz yıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz, göreceksiniz ki bazı kişiler, bazı cemaatler bir araya gelip bizlerin din düşmanı olduğumuzu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa gelecek, ama sıra devleti bölüşmeye gelince birbirine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki, o gün geldiğinde her biri diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”

İşte bu öngörüyü halkım iyi bilmeli ve uyanık olmalıdır. Aldatmalara kanmamalıdır ama, gene aldanmış ve çukura düşmüş ki, bugün yaşananlar oluyor maalesef…


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık