• 14 February 2018, Wednesday 18:05
MehmetSarı

Mehmet Sarı

Ekonomik kriz, tarımsal üretim, dengeli beslenme …

Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi

Halkın geliri azalıyor, gideri artıyor. Bu durum bir ülke için ekonomik krizdir. Bugün aç ve işsiz birçok aile var. Aileler, banka kartı ile yaşıyor. Herkesin elinde birden çok banka kartı var.

İnsanlar banka kart borcunu, yeni borç alarak kapatıyor. İnsanlar bankalardan ipotekle borç alıyor ama bu borçları ödeyemiyorlar. Bu sefer ipotek ettiği mal, banka tarafından icra yoluyla satılıyor.

İnsanlar tüketici oldu. Hesaplı davranmıyorlar. Yani insanlarımız üretim alışkanlığını bırakıyor, kaybediyor. Ülke olarak birçok gıda ürününü dışarıdan almaya başladık maalesef… Samanı, eti, soğanı, sarımsak ve daha nicelerini… Yani çok şeyi dışarıdan alır olduk. Sözün kısası üretmez olduk.

Bunlar nasıl oldu denilirse, üretimdeki girdi maliyetleri artarken, üretilen malların fiyatı, girdi fiyatları kadar artmıyor maalesef.

Ülkede kooperatifçilik artmıyor ve desteklenmiyor. Böyle olunca ülkemiz de geriliyor, ekonomik krize doğru gidiyor. Ülke, ne yazık ki sıkıntı içinde yaşıyor. Bu sıkıntılar toplumda boşanmaları, kavga-döğüşleri arttırıyor. Toplum huzursuzluk içinde yaşıyor.

İnsanların yüzünün gülmesinde, mutlu yaşamasında ekonomik hayatın büyük rolü ve etkisi var. ‘Aç köpek fırını yıkar’ diye bir atasözümüz vardır. Yani açlık, insanları her türlü kötülüğe götürür. Nasıl ki aç çocuk ağlar, ekonomik krizi yaşayan toplumlar da huzursuzluğu yaşarlar.

Ekonominin iyi olması için başta bir ülkede üretimin iyi olması, bol üretim olması, ülkenin; üretim ekonomisine göre planlanması gerekir. İşte ancak o zaman ülke insanının yüzü güler, mutlu yaşarlar. Ayrıca bu mutluluk sağlıklı yaşamalarını, hasta olmamalarını sağlar. Hastanelere gidenler azalır. Böylece insanlar çalışmaya daha çok zaman ayırabilirler. Bir de çalışma saatleri verimli geçer. Böylece ülkede verim artar, ekonomi güçlenir, toplum zenginleşir. Yatırımlar artar ve ülke kalkınır.

İşsiz insan kalmaz. Yoksulluk, haksızlık biter. Fabrikalaşma artar, ihracat çoğalır. Buna bağlı olarak da ithalat azalır. Böyle bir ülkeye kimse yan bakamaz, düşman olamaz. Barış içinde yaşamanın da temelinde ekonomik kriz vardır.

Et dışarıdan alınıyor ve iddialara göre, üstelik bu etlerin, hasta hayvanlara ait olduğu bilindiği halde alınıyor. Ülkeye getirilerek, insanlara yediriliyor. İşte bu hasta etler, insanlarımızı hasta ediyor ve hastanelere yatırıyor. Bu hastalıkların tedavisi için de çok ilaç harcanıyor. Ayrıca dışarıdan canlı hayvan alınıyor. Bu hayvanlar Anadolu yaşantısına uymadığından yaşamlarını sürdüremiyor ve ölüyorlar.

Yapılacak iş, Anadolu hayatına uyan sığır türlerini kendi besi çiftliklerimizde yetiştirip halka vermemiz gerekiyor. Sonra hasta hayvanlar, halkın sağlıklı ahırları olmadığı için sağlıklı hayvanlarla iç içe yaşıyorlar. Hayvanların hastalıkları böylece insanlara bulaşarak, hastalanmalarına neden oluyor.

Ayrıca insanların sağlıklı olması için sağlıklı ve dengeli beslenmesi gerekir. İşte bunun için her il ve ilçede Aile Okulları açılarak, anne ve babalar çocuklarının beslenmesinde, yetiştirilmesinde bilgi sahibi olmalıdırlar. Örneğin yeni doğan çocuklarına anneleri 2 yıl anne sütü içirmelidirler ki çocuk, gelecek hayatında sağlıklı olsun. Bir de dengeli beslenme yaptırılmalıdır. Vücudun ihtiyaç duyduğu kadar karbonhidrat, protein, vitamin ve mineraller alınmalıdır.

Genetiği ile oynanmış ürünlerden oluşan gıdalar, insanlara zarar verir. Bunlar, GDO’lu besinlerdir ve zararlıdırlar. Bu bakımdan genetiği bozulmuş tohumlar dışarıdan alınıp ekilmemelidir.

Ektiğimiz toprağa hayvan gübresi atılmalıdır. Yani suni gübre atılmamalıdır …


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık