• 01 October 2018, Monday 19:07
MehmetSarı

Mehmet Sarı

ÜLKEMİZDE TARİKATLARIN KÖTÜLÜĞÜ SÜRÜYOR

Süleymancıların tarikatının Adana Aladağ’daki yurdunda yangın çıkmış, yangında on bir kız öğrenci yanmış ve yaşamını yitirmişti.

Yurt binasında yeterli denetim yapılmaması nedeniyle yangın çıktığı ve böylece ölüme sebebiyet vermek suçundan yargılanan ve görevinden alınan eski Aladağ Milli Eğitim Müdürü Mehmet AKTAŞ ödüllendirilerek okul müdürü yapılmış.

Gene Adana Milli Eğitim Müdürü olan Turan AKPINAR da Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanmış. Ben de eski bir eğitim müfettişi olduğumdan, yangının denetimsizlikten çıktığı iddiası üzerine yargılanan görevli Aladağ Milli Eğitim Müdürü’nün ödüllendirilerek okul müdürü yapılmasını, ülkenin ve eğitimin içine düştüğü tarikatçılık ile adaletsizliğin acı bir durum ve ülkemize daha da getirecekleri felaketlerin habercileri olarak görüyorum bu olanları…

Bunların suçluları yalnız bunlar değil. Şu zamanda tarikat, cemaat ve şıhların, şeyhlerin çoğalmasına seyirci kalan, hatta bunların kuruluşlarına da devlet desteği verildiğinin televizyonlarda söylendiği durumlar, ülkenin sanırım nereye götürülmek istendiğinin belgesi gibidir.

FETÖ denen tarikat, kaç yıldır yapılmakta olan soruşturmalarla bile kökü kazınamadı ve siyasileri kimler hala bilinmiyor maalesef. Şimdi bir de bu “fetö’nun” yerine, ülkemizde yerine geçenler olduğunu televizyonlar söylüyor. Sonra bu tarikat, cemaatlerin sayısı ellileri çok aşmış deniyor.

Ben Bitlis ilinin Ahlat ve Adilcevaz ilçelerinde 1960 yıllarında dört yıl ilköğretim müfettişliği yaptım. Köy ilkokullarına teftişe gittiğimde bu okullarda bir tek kız çocuğu göremedim. Sebebini öğretmenlerine sorduğumda, “bu bölgelerde şıhlar var, onlar kızların bizimle olmasının namahrem olduğunu söylüyorlar. Ondan babaları göndermiyorlar” dediler.

İşte çocuklarını okutmayan, cahil kalmasını isteyenler tabii olarak kendileri bu çocukları ellerine alıp kendi bağnaz düşüncelerini ve islam dışı anlayış ve uygulamaları onlarda maalesef yaşatıyorlar, oralarda. Kadınlara medeni kanuna göre miras verilmiyor, kadınlar sanki oralarda erkeklerin kölesiymiş muamelesi görüyorlar.

Kızlar başlık parasına, dana satılır gibi satılıyor. Bunlar 10-12 yaşlarındaki kızlar oluyor. Bir de evlenince büyüklerinin yanında konuşmuyor ve çocuğunu sevemiyor. Bunu yapmak büyüklerine saygısızlık sayılıyormuş.

Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı kazanınca etrafındakilere, şimdi büyük savaşa başlayacağız, bu da cehaletle savaş olacak demiş ve başlatmış. Türk alfabesini getirmiş, okuma ve yazmayı kolaylaştırmıştır. Okulları çoğaltmış, öğretmen yetiştirmeyi arttırmış, eğitmen kurslarıyla eğitmenler yetiştirmiştirti. O’nun isteği üzerine köy enstitüleri yurdun her yerinde açılarak okulsuz ve öğretmensiz köy bırakılmamıştı. Bir de sağlıkta çok geri köylere köy enstitülerinde sağlık bölümü oluşturularak buralardan sağlık memurları yetiştirilip köyler sağlık geriliğinden kurtarılmıştı.

İşte bunları yapan Atatürk ülkedeki şeriatçılığı, tarikatçılığı da yok etmeye çalışmıştır. Bu yönde islamiyetin gerçek olarak halk tarafından benimsenmesi için Diyanet İşleri idaresini kurmuş, istemiş ki halk gerçek islam dinini öğrenip uygulasın. Bir de Elmalı Hamdi Efendi’ye halkın anlaması için Kuran meali yazdırmış. Parasını kendi cebinden ödemiş.

Her zaman dinen kutsal günde evinde bir hafıza kuran okuturmuş Atatürk; dinimiz islamiyeti de iyi bilen ve akıl dini olarak, son din olduğunu hep beyan eden kişidir.

İslamiyeti yalnız çıkar için kullanan tarikatçılar gibilerinin din anlayışına karşıymış. Onun için devletimize laikliği getirerek, dinin devlet işlerine karışmamasını sağlamıştır. Dinin, Allah ile kulun arasında yaşanılan bir inanç işi olarak ele alınmasını istemişti.

Ama ülkemizde tarikatların islam dışı uygulamaları, bağnazlıkları ve sömürüleri sürüyor hâlâ. Çok insanı yanlış inançlar aşılayarak, ruh hastası ve kafa bozukluğuna tutuyorlar; böylece sağlıksız insanlar oluşturuyorlar.

Bir de islam dinini siyasete sokuyorlar. Böylece ayrılıklar ve düşmanlıklar oluşturuyorlar.

İşte bir örneği şu Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı örnek kitap listesinde yer alan “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı kitapta Kuran’ın şöyle dediği belirtiliyormuş: “Sağcılar Allah topluluğudur. Solcular da şeytan topluluğu” diye belirtiliyormuş.

Ülkemin insanları, bakın güzel islam dininin kitabı Kuran-ı Kerim’de böyle bir sözün söylenmediği ortada iken, dini siyasete sokan ve dini çıkar için kullananların bu vatana yaptıkları kötülüğe bakın.. Vatandaşı din yoluyla nasıl ayrıştırıp, bölmeye çalışıyorlar. Böylece ülkeyi düşman kamplarına dönüştürmeyi arzuluyorlar ve böyle bir kitabı, Milli Eğitim Bakanlığı örnek kitap diye yayınlıyor. Eski bir eğitmen olarak buna şaştım kaldım. Ülkemizi nereye götürüyorlar diye düşünceye daldım. Aydınlanmacı oluşumu bile anlamakta zorlandım.

Bir de suç işleyenlerin yeni tayinlerle ödüllendirilmesini, eski bir eğitim müfettişi olarak anlamam pek mümkün görünmedi.

Çünkü iyi bir eğitim düzeni ve uygulanışı o ülkeyi iyiye götürür, kötü olan da başka bir ülkeyi kötüye götürür diyordu Atatürk. Sonra “ulusları kurtaracak olan, yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” diye belirtiyordu.

Ama Atam, bu tarikat işlerine karışan ve görev ihmallerinden çıkan yangında on bir kız çocuğunun ölmesine sebep olan öğretmen ve müdürlerin, sanki suçları yokmuş ve görevlerinde başarılarmış gibi ödüllendirilerek atanmalarının yapılması, sanıyorum kamu vicdanını çok rahatsız etmiştir ve daha da etmesi sürecektir.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık