• 30 November 2018, Friday 8:04
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Öğretmenliği öğrenmek

Ben yıllarımı öğretmenlik mesleğine adamış biri olarak sürekli mesleğimi ve kendimi sorgularım. İnsanın her alanda özeleştiri yapması gerektiğine olan inancımdandır bu belki de. Sebebi çok da önemli değil ama sonucu önemserim. Çünkü kendimi eleştirerek daha fazla gelişebileceğimi ve öğrenebileceğimi düşünürüm. Bir öğretmenin her daim öğrenci kalması gerektiğine inanırım. Öğrenmeyi bıraktığında öğretmenliği de bırakmıştır derim. Çünkü insan öğretmenliği en çok öğrencilerinden öğrenir.Herkes gibi benim de birbirinden çok farklı öğretmenlerim oldu. İyi ya da kötü, her birinden öğrendiklerim var. Örnek aldığım ya da onun gibi olmamayı dilediğim. Hayatımıza giren insanlar bizi şekillendirir. Okula başladığında her anne baba çocuğuna iyi bir öğretmen seçmeye çalışır, bir de aynı öğretmen ile ilkokulu bitirmesini ister. İyi bir öğretmen bulmuşsa aynı öğretmen ile bitirmesi de iyi bir şans olarak düşünülür. Ama istediği gibi bir öğretmen değilse durum farklıdır. Bu kadar da büyütmemek gerekir olayı. Çünkü okul hayatında mutlaka kendine model alacağı bir tane öğretmene rastlar mutlaka. Olmasa bile kimi model almayacağını öğrenir. Gördüklerini değerlendirir ve onun gibi olmamayı seçer. Bu da iyi bir öğrenmedir. Aslında daha iyi bir öğrenmedir. Çünkü birine benzemeyi istemek kendin olmaktan uzaklaştırabilir insanı ama benzemek istemediklerini fark etmek ise kendini bulmaktır.

Benim de örnek aldığım ve almadığım örneklerim oldu. Onlar sayesinde öğretmenliği öğrendim. Kendime hep kim gibi olmak istemediğimi sorarım. Her öğrencimle ilişkimde istemediğim kişilere benziyor muyum diye kendimi sorgularım. Neler öğrendim öğretmenlerimden?

İlkokul öğretmenimden ilk öğrendiğim şey; ne kadar iyi niyetli olursa olsun bir öğretmen asla kendi çocuğu ile aynı okulda olmamalıdır. Bir köy okulunda başka seçenek yoktu ama onca iyi şeyden, sınıfın en iyisi olmamdan, çok başarılı olmamdan daha kalıcı etkisi olmuştu bende ve ilkokulda verdiğim bu kararı halâ beğenirim. Kendi çocuklarımla aynı okulda olmadım.

Başka bir ilkokul öğretmenimden sınıftaki çekingen bir öğrenciye sevgi ile yaklaşmanın durumu çok tersine çevirebildiğini öğrendim.

İlkokulda çok farklı yerlerde okuduğum için çok farklı öğretmenler gördüm. Bunu gerçekten bir kazanç olarak görüyorum. Bu nedenle çocuğunun öğretmeni değişmesin isteyenlere önerim özellikle her yıl farklı öğretmenlerde eğitim almalarını sağlamaları oluyor.

Başka bir ilkokul öğretmenimden iyi niyetli olsa bile çocuğun fiziksel görünümü ile dalga geçilmemesi gerektiğini, onlara alaycı bir bakış bile atılmaması gerektiğini öğrendim.

Hiç sevmediğim, adını ve yüzünü bile hatırlamadığım bir öğretmenimden duyduğum bir sözü hiç unutmadım. Hayatımda kendime rehber edindiğim ve öğrencilerime de yapmalarını söylediğim bir davranış edindim.

Dedi ki: “Her gün yatağınıza yatınca o gün olan olayları gözünüzün önüne getirin ve yaptığınız iyi/ kötü şeyleri bir düşünün. Hangilerini yeniden yapmak istersiniz, hangilerini yaptığınıza pişmansınız?”

İşte bu söz benim için o günden sonra iyi bir yol gösterici olmuştur.

Bir öğretmenimden, sorumluluğu öğrencilere bıraktığında çok iyi işler çıkarabildiklerini öğrendim. Öğrencilere güvenmek ve inanmak gerekiyordu. Onlara öğrenmeleri için alan bırakmak gerekiyordu. Senin ezberlettiklerinin dışına çıkabilirlerdi. Bunu öğrendiğimde lisedeydim ve bunu yapabilecek öğretmenin gerçekten ezberin dışında bir alan hâkimiyeti olması gerektiğini fark ettim. O günden beri yetkinliği çok önemserim.

Bir öğretmenimden, ergenlik çağındaki en sorunlu çocuğa bile samimi, içten bir yaklaşımla ulaşılabileceğini öğrendim.

Başka bir öğretmenimden, arkadaşları içinde rencide etmeden yardıma ihtiyacı olan çocuklara yardım edilebileceğini öğrendim.

Çok sevdiğim matematik dersinde bir gün ödev yapmayı unuttuğum için benimle özellikle ilgilenen ve tamamen iyi niyetle bir sorunum olup olmadığını öğrenmeye çalışan öğretmenim sayesinde insanların görünenden farklı olabileceğini öğrendim. Tüm iyi niyetine karşın o öğretmenimle aramdaki ilişkiyi, gerçekten sorunları olduğu için sürekli ödev yapmayan arkadaşlarıma aynı ilgiyi göstermediği için kestim. O derse ilgim kalmadı. Ön yargılı olmak insanın iyilik yapmasını engelliyordu.

Öğrencileri ile arasında uçurumlar oluşturmayan, kendini gereğinden fazla önemsemeyen öğretmenlerim sayesinde ise öğrenciler ile samimi ilişkiler kurmanın öğrenci başarısını arttırdığını öğrendim. Çocuklara insan olarak değerli olduklarını hissettirmek gerekiyordu.

Hepsinden birlikte öğrendiğim ise öğretmenlerin de insan olduğu ve doğruları kadar hatta daha fazla yanlışları olabileceği oldu.

Çocukluğumdan beri öğretmen olmak isteyen ben öğretmen olduktan sonra en çok da öğrencilerimden öğrendim öğretmenliği. Onlarla bir araya geldikçe, yaşadıkça, paylaştıkça öğrendim.

Bir öğrencimin evde kardeşi ile baş başa bıraktığı annesini düşünürken sınıfta derse odaklanamadığını öğrendim.

Ağır özürlü bir öğrencimden, onlara karşı nasıl davranacağımı ve nasıl yardım edebileceğimi öğrendim.

Yazmaktan yorulan öğrencime isterse yazmayabileceğini söylemenin onu ne kadar mutlu edebildiğini öğrendim.

Herkesin aynı hızda öğrenmediğini öğrendim. Kendi hızında ve istediği yönde öğrenmenin daha kalıcı olduğunu öğrendim.

Okuma yazmayı çok zor öğrendiği ve akademik olarak arkadaşlarından çok geride olduğu halde bunu ona hiç belli etmediğim öğrencimin kendine olan güveninin giderek arttığını ve öğrenme isteğinin eksilmediğini öğrendim.

İlkokulda çok çalışan -hatta gereğinden fazla- ders dışında sosyal bir aktivitesi olmayan çocukların okul hayatından bıktıklarını ve bir yerlerde pes ettiklerini öğrendim. Tam tersi durumdaki öğrencilerin de gün gelip çok başarılı olabildiklerini gördüm. Her yaşın kendine has özelliği vardı ve çocuklar içlerinden geldiği gibi o yaşın tadını çıkarmalıydı.

Önceki kardeşleri okulda problem yaratmış olan ya da çok kötü bir aileden gelen öğrencimin başarısını gördüğümde asla ön yargılı olmamak gerektiğini öğrendim.

Bir çocuğun bakışını yakalamanın onun için ne kadar önemli olduğunu öğrendim.

Günaydın ve iyi akşamlar derken çocuğa dokunmanın onda yarattığı hazzı öğrendim.

Evlerinde olan her olayı gelip heyecanla anlatan çocuğun kendini ne kadar güven içinde hissettiğini öğrendim.

Onlara karar verme hakkı tanıdığımda düşünme becerilerinin geliştiğini öğrendim.

Birbirleri ile değil kendileri ile yarışmaları gerektiğini söylediğimde daha iyiyi yapmaya çalıştıklarını öğrendim.

Yarışarak değil yardımlaşarak başarmalarını desteklediğimde birlik olmayı öğrendiklerini, birbirlerine değer verdiklerini öğrendim.

Onlara değerler eğitimi vermekten çok onlardaki değerleri yok etmemeyi öğrendim.

Öğretmem gereken şeyin bilgi olmadığını, öğrenme isteği ve farkındalığı olduğunu öğrendim. Ve daha sayamadığım çok şey öğrendim.

Kısacası ben öğretmenliği ve daha nice şeyleri öğrencilerimden öğrendim. Oysa hep öğretmenlerin öğrettiğini zannederiz. Acaba kim öğrenci, kim öğretmen?

Öğretmenler günü kutlu olsun, diyen tüm öğrencilerime ve öğretmenlerime sesleniyorum. Beni ben yapan tüm değerlerimin oluşmasında her birinizin katkısı var. İyi ki her biriniz ayrı ayrı vardınız ve varsınız.

Sizlerin de günü kutlu olsun. (22.11.2018)

İlkay KUMTEPE


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık