• 08 May 2018, Tuesday 19:11
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Zorbalık

İlkay KUMTEPE

TDK sözlük zorba sözcüğünü “Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse)” olarak tanımlar.Zorba sözcüğü bir sıfattır ve devamında gelen ismi niteler.Zorbalık da zorba olan kişinin yaptığı eyleme verilen isimdir.

Buradaki tanımda “hükmü altında bulunan kişiler” denilmekle birlikte gerçek hayatta bu ifade tam doğru değildir.Çünkü insanların günlük yaşamda direk karşılaştıkları zorbalık her zaman hükmü altına girdikleri kişilerden olmayabiliyor.Onları hükmü altına almaya çalışan kişilerin zorbalıkları aslında insanların fark etmeden ama daha fazla etkisi altında kaldıkları zorbalık türüdür.Hükmü altına girdikleri ya da girmek zorunda kaldıkları kişilere karşı hep hazırlıklıdırlar.Her davranışın altında zorbalık olup olmadığını kontrol ederler ama eşdeğer statülerde bulunan kişilerin zorbalıkları iyice ayyuka çıkmadan görülemeyebilirler.

Öncelikle okul çağı çocuklarının yaşadığı akran zorbalığını ele alalım.Çocuklar okulda eşit statüdeki bireylerdir.Ama bazıları kendilerini “daha eşit” görür ve diğerlerine üstünlüklerini göstermeye çalışırlar.Bu durumda daha pasif kişilikli çocuklar mağdur konumuna düşer.Zorba da kendini giderek daha üstün ve güçlü hisseder.Zorbalığını daha geniş çevrelere yaymaya başlar.Bunda bulunduğu çevrenin etkisi de azımsanmayacak derecededir.Mağdur çocuk ise bu deneyimleri ile hayatı boyunca ya zorbalar karşısında sessiz kalmayı ya da karşı koymayı öğrenecektir.

Genellikle gereğinden fazla anne baba güdümünde yetişmiş olan çocuklar zorbalık karşısında sessiz kalır. Çünkü kendi başlarına karar verip kendilerini herhangi bir konuda savunacak deneyimleri gelişmemiştir.

Zamanının çoğunu sokakta geçiren çocuklara bakın, onlar zorba olmayı da zorbalığa boyu eğip eğmemeyi de diğerlerinden daha erken yaşta öğrenirler.Onların kuralları katıdır.Güçlü olan kazanır.Korumacı bir aile yapısı varsa bu çocuk sokak ortamında zorbaya boyun eğen kişi olacaktır.Bu değerlendirmeyi yaparken çocukların genetik özelliklerinden kaynaklanan kişilik yapılarını da unutmuyoruz. Zorba olmak için gözü kara, cesur, risk alabilen bir yapıya sahip olması gerekir. Mağdur olan ise daha sessiz, belki korkak, ürkek, çekingen çocuklardır.Zorba ile zorbaya karşı duran aslında çok benzer özelliklere sahiptir.Zorbaya karşı duran da; cesur, atak, korkusuz, gözü kara olandır.Aralarındaki fark ise amaçlarıdır; birinin amacı başkalarını esir etmeye çalışması diğerinin ise özgürlüğünü korumaya çalışmasıdır.

Çocuklukta başlayan bu durum keşke oyun olsa ve orada kalabilse.Ama maalesef öyle değil. O çocukların gelecek yaşamlarında edinecekleri toplumsal rollerin temeli. Çocukken karşılaştıkları zorbalıklara boyun eğmeyi öğrenen bir çocuk yetişkin olduğunda fark etmediği ya da fark ettiği zorbalıklara da sessiz kalacaktır. Yanlış atasözlerimizden birini kendine ilke edinir: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”. Ama gün gelir yılan ona yavaştan yavaştan giderek sertleşerek dokunmaya başlar.Ancak burada da “benden değil, başkasından bulsun belasını” savunmasını kendine kalkan edinir ve sürdürür yaşamını.

Debbie Ford, “Niçin iyi insanlar kötü şeyler yaparlar?” kitabında zorba için şöyle bir tanımlama yapar; “Genelde gürültücü bir görünüşü vardır. Yüksek sesle konuşmasını ve gülmesini severler.Dikkat çekme meraklısıdırlar.Zorbalık kılık değiştirmiş korkaklıktır.Asla olmak istedikleri ölçülerde olamayacaklarından korkarlar ve bu yetersizlik duygularını başkalarını ezmeye çalışarak telafi etmeye çalışırlar. Aslında kim olduklarını ortaya çıkarmanızdan korktukları için, saldırgan maskelerinin altına gizlenirler.”

Şimdi bu tanımlamaları okuduğunuzda çevrenizdeki kişileri düşünmeye başlarsınız.Mutlaka bu kalıba uyan, aslında çok masum görünüşlü zorbaların farkına varabildiniz mi?Birilerine bulunduğu makam itibari ile üstünlük kurmaya çalışanlar, herkes tarafından fark edilendir.Ama ya bu şekilde sinsice başkalarına üstünlük kurmaya onları hükmü altına almaya çalışan zorbalar; bunlar her açıdan daha tehlikeli değil midir?Kadın ya da erkek fark etmez.Bir şekilde etrafındakileri konuşması, bakışı, duruşu, oturuşu ve hareketleri ile baskı altına almaya çalışan tipler canlandı mı gözünüzün önünde.Çoğunluk da aman bulaşmayayım diye sesini çıkarmaz.Etrafın sessizliği daha da pervasızlaştırır bu zorbaları.Sonra ne yaparsa yapsın kimse seslenmez. Oysaki yapılacak şey bellidir; ne kadar zavallı ve korkak olduklarını, ne kadar yetersiz olduklarını ortaya çıkarmaktır. Yüzlerindeki zorba maskesini indirmek gerekir.

Çocuklarınızı zorba olacak şekilde yetiştirmeyin.Zorbaların dostu yoktur.Çevresinde onun korkusundan peşinden ayrılmayan dalkavuklar vardır.

Çocuklarınızın cesur, gözü kara, korkusuz karakterini iyi işler yapmaya yönlendirin ki zorba olmasınlar.

Onları vicdan sahibi, başkalarına saygılı bireyler olarak yetiştirin ki zorba olmasınlar.

Çocuklarınızı yetenek ve becerilerini fark edecek, bunları iyi işler için kullanacak şekilde yetiştirin ki zorba olmasınlar.

Başkalarına dost elini uzatmayı, paylaşmayı, tahammül etmeyi öğretin ki zorba olmasınlar.

Onlara karşı zorba olmayın ki zorba olmasınlar.

Onlara her zaman her yerde dik durmayı, güçlü görünene karşı boyun eğmemeyi, el etek öpmemeyi, menfaati için ilkelerinden vazgeçmemeyi öğretin ki zorbaların karşısında durabilsinler, kurban olmasınlar…

(5.5.2018)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık