• 24 July 2018, Tuesday 21:14
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!

Etrafıma bir bakıyorum da bütün çocukların elinde bir teknoloji aleti, kendilerince oynuyorlar. Çocuklar memnun, ilgi çekici bir şey ve merak ettikleri her şey gibi onu da inceliyorlar, öğreniyorlar. Aileler memnun, çocuklar yanlarında (!) ve sessizce oynuyorlar. Teknoloji firmaları memnun, her gelir grubuna ürün satabiliyorlar. Reklamcılar memnun, çocuklara yönelik pazarlama en kolay ve en hızlı sonuç verendir. Yazılımcılar memnun, hazırladıkları programlar kullanılıyor.

Eee, herkes bu kadar memnunsa, “bundan iyi bir şey olmamalı” diye düşünürüz.

Ama tam tersine, bu kadar geniş alanda memnuniyet varsa asıl bu durum tedirgin edici bulunup sorgulanmalı.

İyi bir şey mi yapıyoruz?

Birçok kişi, kendi uzmanlığı çerçevesinde çocukları teknolojik aletlerden uzak tutmak gerektiğini sürekli olarak ve değişik şekillerde söylüyor. Konuşmaya gelince herkesin bu konuda söyleyecek sözü mutlaka vardır. Genelde söylenenler ise aynı yönde ve bunun yanlış olduğu yönündedir. Ama uygulamada neden yok?

Çocuklar gözlem yaparak ve taklit ederek öğrenirler. Onların ne öğrendiğini kontrol etmek demek gelecekteki toplumu oluşturacak bireyleri şekillendirmek demektir. Çocukları başıboş olarak sanal ortamlarla ve teknolojik gereçlerle baş başa bırakmak informal öğrenme ortamlarına teslim etmek demektir. Kendi elimizle çocuklarımızı bizim istemediğimiz bilgilerle donatacak bir bakıcıya teslim ederiz. Her aile okul yaşına geldiğinde hatta okul öncesinde de iyi okul ve iyi öğretmen arayışına girer. Her ayrıntıyı değerlendirmeye çalışır. Aynı aileler çocuklarının eline cep telefonunu tutuştururken aynı hassasiyeti gösterir mi? Genelde hayır, çoğu bir an bile düşünmez.

Günümüz eğitim kurumlarında en çok karşılaşılan sorunlar, çocuklarda görülen DEHB, otizm ve diğer kaynaştırma unsurlarıdır. Giderek daha fazla sayıda çocuk bu ve benzer tanılarla doktora yönlendirilmekte, ilaç kullanmakta, okullarda destek eğitime gereksinim duymaktadırlar.

Ergen çocuğu olan ailelere baktığınızda en çok şikâyetçi oldukları konunun, çocuklarının insanlarla iletişim kurmamaları olduğunu duyarsınız. Bütün gün telefon ya da bilgisayar başında zaman öldüren, kapı dışına çıkmayan, arkadaşları ile sadece sanal ortamda zaman geçiren, gezmeyen, eve gelen insanlarla konuşmayan, bir sohbet konusunda düşüncesini söyleyemeyen, ama okulda ve derslerinde çok başarılı olan (ya da olabilen) çocuklar geleceğimizin toplumunu oluşturacaklar. Bu çocuklardan nasıl bir toplum olur? O toplumda insan ilişkileri nasıl olur? Bizim çocukluğumuzda öğretilen yardımseverlik, güleryüzlülük, arkadaşlık, dostluk, fedakârlık, saygı, sevgi değerleri bu insanlarda olacak mıdır?

Eğitim sistemimizin insanlara sunduğu iyi bir diplomadır. Bunun ötesinde bir değeri de yoktur. Çocuklarımızı bu iyi diplomayı elde etmeleri için yıllarca çalışmaya yönlendiririz. İyi bir diploma iyi iş demektir. İyi iş iyi gelir ve iyi bir yaşam demektir. Bu hedefe ulaşmış olan nesil, elinde kendi çocukluğunda görmediği olanaklara sahiptir. Ancak tek bir şeye sahip değil; çocuğunu özgürce yetiştirme hakkına. Maddi gücü sayesinde gelişmiş her tür olanağı çocuklarına sağlarlar. En iyi okullarda eğitim, en iyi öğretmenler, en yeni teknoloji … ama çocuklarını hapsettiklerinin farkında değiller. Çocuklarını o teknolojik aletlere ve sanal ortama hapsederler ve özgürlüklerini elinden alırlar. Çocuklar her türlü kötülüğün kol gezdiği dış ortamlarda değiller, en fazla yan odadalar. Kötülüklerden uzak olduklarını ve onları bu şekilde koruduklarını zanneden ailelerin bir kere daha düşünmesi gerekir. Gerçekten güvenli bir yerde mi çocuklarımız?

Yukarıda her gelir seviyesinde ailelerin bunu yaptığından bahsettim. Evet, düşük gelirli aileler (ki özellikle onlar) geliri ile orantısız pahadaki teknolojik aletlere sahiptirler. Bunun sebeplerine girmek istemiyorum. Sahip oldukları bu aleti çocuklarına serbestçe kullandırmaları üzerinde durmak istiyorum. Düşük gelir grubundaki ailelerin eğitim durumlarının da alt seviyede olduğu kabul edilirse, çocuklarına nasıl zarar verdikleri konusunda bilinçli olmamaları da doğal kabul edilmelidir. Ancak benim eleştirmek istediğim kesim, eğitimli ve üst gelir grubuna sahip aileler.

Ailenin maddi durumu iyi ise çocuğa sunulan olanaklar artıyor. Çocuk bebeklikten itibaren teknolojik aletlerle avutuluyor. Her ağladığında eline telefon tutuşturuluyor. Canı istediği kadar tabletle oynamasına izin veriliyor. En son teknoloji bilgisayar istediğinde alınıyor. Çocuk eğlenmek için en iyi AVM’lerin oyun salonlarına götürülüyor. Saatlerce sanal eğlencelerle eğleniyor. Çocuklar gerçek dünyayı tanımıyor. Dediğim gibi bunu cahil bir anne baba yapınca diyecek çok sözüm olmayabilir ama bunu yapanlar eğitimli dediğimiz, yıllarca okullarımızda okutup ellerine doktor, öğretmen, mühendis, avukat vs. diplomaları verdiğimiz kişiler olduğunda ne yaptığımızı iyice sorgulamamız gerekiyor.

Gelişmiş ailelerde çocukların hakları, kişilikleri, özgürlükleri vs. daha çok konuşulur ve düşünülerek özel odaları vardır. Çocuk eve biri geldiğinde de o odadadır, ailenin üyeleri yalnızken de. Çünkü evdeki bireyler de bir arada olmalarına rağmen ellerindeki sanal dünyanın içindedirler. Herkes kendi sanal dünyasını yaşar. İletişim araçları bolluğu vardır ama iletişim yoktur. Asosyal kişilik özellikler, DEHB, otizm vakalarının artmasına şaşmamak gerek. Çünkü çocuklarımızı gerçek hayattan koparıp, insanlardan ve doğal çevreden uzaklaştırıp sanal ortamlarda yetiştiriyoruz. Onların hiç suçu yok. Biz yetişkinler buna bir son vermek durumundayız. Eğitim verdiğimizi söylediğimiz yetişkinler kendi çocuklarını doğru eğitmekte yetersizler. Sanırım okullarımızda en önemli şeyi öğretmiyoruz.

Ortanın biraz üstünde olan gelişmiş aileler (!), çocuklarınızı az gelişmiş olmaktan kurtarmak için onların gelişmelerine fırsat tanıyın. Çocuklarınız sizin refah seviyenizden yararlanabilir ama sizin yaşam birikimlerinizden yararlanamaz. Onların deneyim yapmalarına fırsat verin. Bırakın çocuklarınız düşsün, ağlasın, yaralansın, üzülsün. Bırakın mücadele ederek kazanmayı ve kaybetmeyi öğrensin. Bırakın bir oyuncak yapmak için uğraşsın, o teknolojik aleti icat etmek için uğraşsın. Ama ona, isteyebileceğini düşündüğünüz, onun varlığından siz ona temin edinceye kadar haberdar bile olmadığı aletleri sunarak hayatını karartmayın. Siz böyle yaptığınız sürece çocuklarınız az gelişmiş ülkelerden farksız olacaktır. Kendi gelişmişliğini asla yakalayamayacak, başkalarının üretip geliştirdiklerini onların istedikleri kadar kullanacaklardır.

Çocuklarınızı gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları olmaktan kurtarın.

(21.07.2018)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık